Dikmen Gürün
Değerli bilim insanı, doktor, hoca ve aynı zamanda Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) kurucusu olan Türkan Saylan’ın aramızdan ayrıldığı Mayıs 2009’dan birkaç yıl önce Zehra İpşiroğlu’nun yazmış olduğu “Yapıcılığın Gücü Türkan Saylan’la Söyleşiler” kitabını köşemde tanıtırken, bu çalışmanın sadece o döneme değil, yarınlara da önemli mesajlar verdiğini belirtmiştim. Güncelliğini hiçbir zaman yitirmedi.
Eleştirel bakış
Kitapta, “Yapıcılık”, “Kadınlardaki Gizil Güç”, “Geleceği Biçimlendirme” başlıkları altında toplanan söyleşiler, Türkan Saylan’ın ülkeyi kuşatan çeşitli sorunların temeline inen eleştirel bakışının izleğini sürdüğü gibi bu sorunlara ürettiği yapıcı çözümlerin de üzerine gidiyor. Soru-yanıt ve tartışma biçiminde gelişen söyleşi ve sohbetler birlikte düşünmek ve tartışmak gibi alanları tetikliyor. Ne ki bu, hele de günümüzde, her alanda eksikliğini duyduğumuz, yaşadığımız bir olgu. Bu bağlamda, söyleşinin bir yerinde, “Dinin eğitimde belirleyici olması çok sakıncalı bir şey” diyor Türkan Saylan ve din odaklı yanlış algıların yüzyılımızda belirleyici olmasının ne demokrasi ne de insan haklarıyla bağdaştığını ileri sürüyor. Fazla uzağa gitmeye gerek yok: İzmir depreminin acısını ülkece yüreğimizde hissettiğimiz, bu acıyla adeta kenetlendiğimiz, türlü politikaların sebep olduğu korkunç yıkımlarda, enkazlar altından, insanlık adına canla başla çalışarak onca canı kurtaran tüm arama/kurtarma ekiplerine şükranlarımızı ilettiğimiz şu günlerde bile çevremizde uçuşan çirkin söylemler, Saylan Hocamızın da her fırsatta vurguladığı gibi din adına yeşertilen yanlış algıların, yanlış öğretilerin bir örneği değil mi? Hele de cehaletin tavan yaptığı şu yıllarda nasıl da konuşuyor sözde din adına, iman adına kimi kendini bilmez karanlık kafalar!
Yapıcı bir kişilik
Yine “Yapıcılığın Gücü”ne dönüyorum: Kitap, Türkan Saylan’ın yapıcı kişiliğinin taşıdığı evrensel değerleri ortaya koyuyor. Bu açıdan, Zehra İpşiroğlu’nun Almancaya çevirdiği ve eşi Norbert Mecklenburg’un editörlüğünü yaptığı kitabın Almanca olarak yayımlanması önemli. Frankfurt Rüsselsheim’da yapılan tanıtıma Alman okurun ilgisinin yoğun olduğunu İpşiroğlu’ndan öğreniyoruz. Ayrıca yakın zamanda Essen, Mannheim ve Stuttgart’ta da tanıtım programları yapılacak. Frankfurt’taki etkinlikten sonra Alman basınında çıkan yazılarda Türkan Saylan’ın yapıcı kişiliğinin ve yoğun empati yetisinin üzerinde durulduğunu ve de çocuk hakları, kadın hakları, kadınların eğitim hakları gibi alanlarda verdiği inanılmaz mücadeleden söz edildiğini de yine İpşiroğlu paylaşıyor.
Evrensel sorgulamalar
Kitaplarıyla Türkiye ve Almanya arasında köprü kurmayı amaçlayan Zehra İpşiroğlu, bu çalışmasıyla da Türkiye’yi son yıllardaki politik gelişmelerle özdeşleştiren dar bakışı kırmayı amaçladığını söylüyor. Nitekim, Almanlara yönelik diğer kitaplarında da sözgelimi “Eine Andere Türkei (Başka Bir Türkiye)” yıllardır demokratikleşme mücadelesi veren yazarların, sanatçıların izini sürerken bu tür gelişmelerin Almanya’da yeterince görünürlük kazanamadığını dile getiriyor. Kuşkusuz bir ülkeyi eleştirmek o ülkedeki olumsuz gelişmeleri ve bu gelişmelere karşı koyanların mücadelelerini bir bütün olarak kavramayı koşulluyor. Aksi halde eleştiri kolaylıkla ötekileştirme ya da karalamaya dönüşebiliyor.
“Yapıcılığın Gücü” kitabında gündeme gelen bazı sorunlar ise kadınların ezilmesi, yükselen dinci ve milliyetçi görüşlerin insanları kıskaç altına alması, göç sorunları vb. Alman toplumunun da yabancı olmadığı konular. Öte yandan Türkan Saylan’ın kutuplaşmaya geçit vermeyen duruşu, ırkçılığın, ayrımcılığın, ataerkilliğin ve popülist politikaların dünya genelinde korkutucu boyutlarda yükseldiği şu dönemde büsbütün değer kazanıyor. Bu açıdan bu değerli kitabın sadece Türkiye’deki gelişmeleri anlayabilmek açısından değil, insan haklarına, kadın ve çocuk haklarına sahip çıkan örnek bir duruşu görünür kılmak açısından da başka dillere çevrilmesinin anlamlı olacağını düşünüyorum.