Bahar Çuhadar
İki yaşındaki kızıma, doğduğu gün hastaneden gösterdiğim ilk İstanbul parçası, ağaçlarla kaplı bir park olmuştu. Kızım bu şehrin eski bir semtinde büyüyor. Bu şehrin eğri büğrü sokaklarında koşacak, gülecek, sarhoş olup ağlayacak, âşık olacak, kendini denizin kıyısına atmak isteyecek, devasa binaların arasında yıldızları bulmaya çalışacak. Benim denizin ucunda çay içtiğim Beşiktaş’taki eski çay bahçesini, kapılarında büyüdüğüm, öğrendiğim Emek Sineması’nı eski AKM’yi, Kemancı’yı hiç bilmeyecek. Belki doğduğunda ona gösterdiğim park bile durmayacak yerinde. Ama büyüdükçe, İstanbul onun o da İstanbul’un bir parçası olacak. “Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin” diyeceğim ona. Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun bu şehre, bu şehrin kadınlarına eşsiz armağanı olan oyununun adını ödünç alarak…
İstanbul’dan daha güzel üç kadının anlattığı bu oyunu bu şehri içinde hisseden herkes izlesin istemişimdir hep. Şimdi çok daha geniş kitlelere erişebilecek şekilde, şehrin gözbebeği tiyatrosunda, İstanbul Şehir Tiyatroları sahnelerinde anlatıyor kendi öykülerini ve kendi İstanbullarını; Melis, Başak ve Ayfer. Kız, anne ve anneanne…
Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun yazıp yönettiği; BAM İstanbul prodüksiyonu olarak üç sezon oynayan, Melis Öz, Başak Kıvılcım Ertanoğlu ve Ayfer Dönmez’in aklımızdan kolay kolay çıkmayacak nefis performanslarıyla izlediğimiz oyunu; üç başka iyi oyuncu Yeliz Şatıroğlu, Esin Umulu ve Şebnem Köstem devraldı. Şehir Tiyatroları da bu oyunla kapılarını kuşağının dikkat çekici ve üretken kalemlerinden Mahmutyazıcıoğlu’na açmakla kalmadı bir yandan da bizatihi bu şehre, bu şehrin kadınlarına dair bir oyunla, şehrin tiyatrosuna taptaze bir soluk getirmiş oldu.
‘Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin’de üç kadın sizi 70’lerden bugüne müthiş bir İstanbul serüvenine çıkaracak. Nerede ağlayıp nerede güldüğünüzü karıştıracak, belki prömiyerde olduğu gibi -oyunun hep zirve noktası olagelmiş- ‘zombi’ sahnesinde oyunu alkışlarla keseceksiniz. Üç kadın ahşap sandalyelerinden hiç kalkmadan anlatacak: Üsküdar’da bir armut ağacı hayal ettirecek size, Beşiktaş’taki o eski çay bahçesini anımsatacak, denize dökülmemize bile izin vermeyen paravanlara, inşaatlara sövdürecek, sizi yalnız bırakan, hayatınızdaki erkeklere ağır sitemler yollatacak, çocukluk merakınızı, gençlik heyecanınızı, yaşlanma korkunuzu düşürecek aklınıza. Kadınların ‘içlerinden söyledikleri’ni duymanızı sağlayacak. Ve sizi tanışacağınıza çok memnun olacağınız bir yazarla buluşturacak.
Şatıroğlu, Umulu ve Köstem İstanbul’un kadınlarını tanıştıracak size. Şüphem yok ki birkaç oyun sonra, üç deneyimli oyuncunun oyunculuk tonları birbirine iyice yakınlaşacak, metnin komedisi de bedenlerinden daha da fazla taşacak…
Salı geceki prömiyerde, Dario Morenolu açılış şarkısı ‘İstanbul’un Kızları’nın daha ilk notasıyla birlikte, neredeyse her satırını ezberimde olan bu oyunun, ömrüne İstanbul Şehir Tiyatroları sahnesinde devam etmesinin ne kadar isabetli bir karar olduğu, bu ana tanıklık etmenin ise ne denli kıymetli olduğunu hissettim. Küçücük bir tiyatronun, daracık bir kadroyla hazırladığı; üç sandalye ve yersizlikten kumaşın parça parça ayrılarak çizildiği bir İstanbul fonundan ibaret dekoru içinde, bu şehrin tiyatro hayatını canlı tutan küçük salonlarda defalarca kez oynamış bir oyun bu. Şimdi Şehir Tiyatroları’nın imkânlarıyla yeniden var edildiğini görmek, bu oyunun ötesinde bir şeyler söylüyor bize. Bu şehirde ‘rağmen’ tiyatro yapan kadınların ve erkeklerin artık çok daha iyi görüldüğünü gösteriyor. Bu umutlu kapıyı açan Şehir Tiyatroları’nın yeni genel sanat yönetmeni Mehmet Ergen’e bir teşekkür borçluyuz.
Mehmet Ergen
SEN İSTANBUL’DAN DAHA GÜZELSİN
İstanbul Şehir Tiyatroları
Yazan&yöneten: Murat Mahmutyazıcıoğlu
Oyuncular: Şebnem Köstem, Esin Umulu, Yeliz Şatıroğlu
Ne zaman, nerede: Bugün 20.30’da Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde. 6, 8, 10 Ekim’de saat 20.30’da Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde.
Bilet fiyatları: 14 ve 20 TL.
Süre: 80 dk.
DARÜLBEDAYİ UMUT SAÇIYOR
Özel tiyatrolar pandemi darbesiyle çöküşün eşiğine gelmiş, yüzlerce tiyatro ‘vergi borcu olmaması koşulu’ yüzünden Kültür Bakanlığı’nın desteğine başvuruda dahi bulunamamışken İstanbul Şehir Tiyatroları (ŞT) müthiş bir dayanışma gösterdi. 50 özel tiyatro, ŞT sahnelerinde seyirciyle buluşuyor. Sadece Türkiye’de değil İngiltere’deki tiyatro üretimiyle de gözlerimizi kamaştıran Mehmet Ergen’in genel sanat yönetmenliğindeki ŞT’den benzeri şık hamlelerin sık geleceğini tahmin etmek zor değil. Hafta başında bir araya geldiğimiz Ergen’den ‘minimal sezon’u dinledik…
– “Sezonu beraber açalım” dedik, 50 özel tiyatro ŞT sahnesinde olacak. Dans tiyatrosu da var, popüler oyun da, Kürtçe oyun da. Bu seçkinin biletleri şimdiden bitti.
– İlçe belediyelerine bağlı salonlar da pandemi tadilatının ardından yine özel tiyatroların kullanımına açık olacak.
– Pandemi nedeniyle tek dekorlu, tek perdeli, küçük kadrolu oyunlardan oluşan bir seçki hazırladık.
– Oyunlar bir gün aralıklı; dört oyunumuz da çift kadrolu oynuyor.
– 16 yeni oyunumuzun sekizi, ŞT dışından yazar yönetmenlerin işi. İçeriye taze kan girmesini önemsiyorum. Yazarın en ön safhada olması lazım. Bu isimlerin çoğu (Özen Yula, Murat Mahmutyazıcıoğlu, Cengiz Toraman, Kubilay Tunçer) yazar yönetmenler.
– ŞT’de son 50 yılda çok az eski Yunan oyunu oynamış. Serdar Biliş yönetiminde üç kişilik bir ‘Iphigenia’ tasarladık.
– Kadın yazarların oyunları (‘Kısraklı Kadın’ – Leyla Nazlı yazdı Lerzan Pamir yönetiyor, ‘Kimse Öyle Şeyleri Konuşmuyor Artık’ – Şirin Gürbüz yazdı, Emre Koyuncuoğlu yönetiyor) kadın yönetmenlere teslim.
– Yedi kadın oyuncunun rol aldığı, Bilgesu Erenus metni ‘Yaftalı Tabut’u, yönetmenliğini yetkin bulduğum Yelda Baskın’ı tiyatroya davet ederek kendisine emanet ettim.
– ŞT’de müzikaller ve 20. yüzyılın büyük oyunlarını sahnelemek istiyorum.
– Avrupa’dan çağdaş yönetmenler ŞT ile ortak oyunlar yapmak istiyor, bunu çalışacağız.