İşsiz Kalan Tiyatrocular Hikayelerini Anlattı: Memleketine Dönen de Var Taksicilik Yapan da

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Işıl Çalışkan’ın Birgün’de yayınlanan söyleşisini paylaşıyoruz

Işıl Çalışkan pandemide büyük zarar gören tiyatrocularla hikâyelerini konuştu. Emre Saka, memleketine dönmek zorunda kaldı, Emre Tandoğan, evini kapatıp tiyatrosunun kulisine yerleşti. Sena Özbey ise taksicilik yaparak geçimini sağlıyor.

“Salgında en çok yara alan alanlarından biri kuşkusuz tiyatro. Perdelerin kapanmasıyla birlikte binlerce tiyatro emekçisi de işsiz kaldı. Çoğu tek umut olarak gördüğü Bakanlığın tiyatrolar için yaptığı yardımlardan faydalanamadı.

Haliyle geriye ağır bir yıkım tablosu kaldı. Farklı işlere başvuranlar, memleketine dönenler, evini kapatıp tiyatronun kulisine yerleşenler…

Hikâyelerini tiyatroculardan dinledik.”

EVİNİ KAPATIP TİYATROSUNUN KULİSİNE YERLEŞTİ

Küçük Salon’un sahibi Emre Tandoğan, çarpıcı örneklerden biri. Evini kapatıp tiyatronun kulisinde kalmaya başlayan Tandoğan yaşadıklarını, “Bir yandan ev kirası, bir yandan tiyatronun kirası derken dayanma gücümüz kalmadı. Tiyatronun altında kulis olarak kullandığımız bir odamız vardı. Orada bir düzenleme yapıp en azından evi oraya taşıyalım ki giderler biraz azalsın dedik” sözleriyle anlatıyor. Geçen sezonun da kendileri için çok parlak geçmediğini anlatan Tandoğan, “Aralık ayında evimizi boşaltsak mı diye düşünürken zaten martta pandemi olunca dayanamadık ve evimizden çıktık” diye konuşuyor.

Son sekiz aydır tiyatroda iş yapamadıklarını ifade eden Tandoğan’ın salonu, Kültür Bakanlığı’nın destek paketinden faydalanamayanlar arasında. Büyük bir belirsizliğin içinde olduklarını ifade eden tiyatrocu “Bizim gibi daha farklı bakış açısıyla tiyatro yapanlara bu desteğin verilmediğini gördük. O aslında bir ümitti. Biriken kiraları ödeyebilmek adına ancak o da ortadan kalktı” diyor.

Tandoğan, destek paketinden faydalanamama sebebini şöyle yorumluyor: “Bir yandan da sanatın aslında altyapıdaki gelişimini kendi içindeki devinimini değişimini arayan bizim tiyatrolarımız ve bu noktada bize yardımcı olan kimse yok. Bu da bizi yıkıma yönlendiriyor. Mesela benim yaptığım işlerde direkt siyaset yoktur ama çok yoğun felsefi düşünceler vardır. Tiyatronun biçimine dair de devinimci, yıkıcı ve zaman zaman geleneği yıkıp yeniden kurmak adına çalışmalar yapan tiyatrolarız. Ancak bizleri yıkıma terk ediyorlar neden böyle bir tiyatro istemiyorlar? Cevabı açık aslında…

Yardım listesinde ilk sırada yer alan 10-15 tane tiyatro bahsettiğim görünür olan tiyatrolar. Kısacası yapılan yardımlarla kamunun gözüne sokulacak olan tiyatrolar. Diğerleri ise hiçbirimizin tanımadığı şimdiye kadar hiç bilmediğimiz kişiler. Bazen diyoruz ki başka başka şirketler kendilerine kaynak mı yaratıyor?”

Tandoğan, “Sahnelerimi kaybetmemek için elimizden geleni yapacağız” diyerek sözlerini sonlandırıyor.

KİRASINI ÖDEYEMEYİNCE MEMLEKETİNE DÖNDÜ

Tiyatro Gülgeç’in kurucusu Emre Saka, kirasını ödeyemeyince ailesiyle birlikte İstanbul’daki home ofis olarak da kullandıkları evlerini kapatıp memleketi Burhaniye’ye döndü. “Kukla yapıp en azından kiramızı karşılayabileceğimiz bir bütçe sağlamak daha kolay. Kira burada 1000 lirayken İstanbul’da 2 bin – 3 bin lira” diyor. Bir bebekleri olduğunu anlatan Saka, sürecin dolayısıyla kendileri için daha zorlayıcı olduğunu anlatıyor.

Saka, “Hayat bizi mecbur bıraktı” dediği hikâyesini şöyle anlatıyor: “İstanbul’da ekonomik olarak ve hastalıkla ilgili (İnci kızımız bir bebek olduğu için) fazla sıkışmaya başladık. Yazın ailelerimizin yanına Burhaniye Ören’e geldiğimizde uzun süre çok arada kaldık, karar vermek hiç kolay olmadı. Uzun zamandır en azından yılın 6 ay kadar bir bölümünü doğada geçirsek doğadan şehre ürettiklerimizi götürsek gibi düşünüyorduk ama daha yaşlanınca olur sanıyorduk. Hayat bizi mecbur bıraktı.”

“Ailelerimiz Burhaniye Ören’ de; bildiğimiz yerde olmak istedik” diyen Saka, “Ekonomik, sağlık ve psikolojik olarak süreci yönetmenin daha kolay olabileceği bir yer Ören. 8 ay burada olma kararı aldık. Biraz dünyayı izleyeceğiz ve sonra karar vereceğiz. Ekonomik olarak zor bir süreç, tiyatroların tiyatronun var olması ve devamlılığı için çareler arıyoruz” diye konuşuyor. Şimdi eşiyle birlikte kukla yapmaya başladıklarını ifade eden oyuncu, kuklalarını Instagram’da tiyatrogulgec ve kuklagulgec hesabından paylaştıklarını söylüyor ve ekliyor: “Yazdığımız oyunların provalarını burada yapacağız. Hem çocuklara hem de büyüklere masallar yazmaya ve kuklalarımızla anlatmaya da devam edeceğiz.”

ŞEHİR TİYATROSU’NDAN TAKSİ ŞÖFORLÜĞÜNE

Amed Şehir Tiyatrosu oyuncusu Sena Özbey ise geçimini taksicilikten kazanıyor. Önceden Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi bünyesinde oyunculuk yaptığını belirten Özbey, hikâyesini şöyle anlatıyor:

“657’ye tabii sözleşmeli memurduk. Kayyum halkın iradesini ele geçirdikten sonra sözleşmelerimiz yenilenmedi. Hemen organize olup Amed Şehir Tiyatrosu’nu kurduk. İki oyunla seyirci karşısına geçtik.Birçok arkadaşımız ekonomik anlamda zorlandığından dolayı başka başka işler yapmak zorunda kaldık. Ben de geceleri büfede çalışmaya başladım. Gündüz prova, gece iş gidip geliyorduk. Sonra aklıma taksi fikri geldi ve başladım bir şekilde kendimi bu işin içinde buldum.” Pandemiden sonra zaten durumun daha da kötüleştiğini söyleyen Özbey, “Tiyatro kapalıydı belli bir kaynağımız yoktu. Evliyiz, çocuk var, kira var. Ev geçindirmek zorundayız. Ne olacak bilmiyorum…” diyerek sözlerini sonlandırıyor.

Birgün

Paylaş.

Yanıtla