Trabzon Halk Tiyatrosu: Zanaat Değil Sanat Yapıyoruz

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Koronavirüs ile büyük bir darbe yiyen tiyatronun sorunlarına çözüm bulunmuyor ama yaşanan tüm bu sıkıntılara rağmen Trabzon Halk Tiyatrosu yoluna devam ediyor.

Türkiye’de son yıllarda tiyatrolar üzerinde baskılar artarken, koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla birlikte tiyatrolar kapandı. Sahneye çıkamayan, oyunlarını izleyiciyle buluşturamayan tiyatrocuların sorunları gittikçe büyüyor. “Normalleşme” adı altında tiyatro sahnelerinin kademeli olarak ve yüzde 60 izleyici kapasitesi ile açılması tiyatrocuların sorunlarına çare olmadı. Yaşanan tüm sorun ve sıkıntılara rağmen sanatlarını icra etmeye çalışan Trabzon Halk Tiyatrosu oyuncuları, kentte çalışmalarına devam ediyor.

MA’dan Tolga Güney’in haberine göre İngiliz oyun yazarı William Hazlitt’in “Tiyatrosu olan bir ülkede kötülükler, çirkinlikler, yanlışlıklar sürüp gitmez” sözlerinden hareketle 2005 yılında yola çıkan bir gurup oyuncu Trabzon Halk Tiyatrosu’nu kurdu. Trabzon Halkevi bünyesinde çalışmalarını sürdüren grup içerisinde mühendisinden öğrencisine, garsonundan inşaat işçisine kadar farklı meslek gruplarından insanları barındırıyor. Akşam iş çıkışlarında ve izin günlerinde bir araya gelip prova yapabilen grup, oyunlarda kullandıkları dekor ve kostümleri de kendileri hazırlıyor. Salgın öncesinde çocuklar için hazırladıkları “Kral Çıplak” oyununu sahnelemeye hazırlanan gurup araya salgının girmesiyle bu oyunlarını sahneleyemedi. Grup bu yıl içinde Hristo Boytchev’in savaş ve deliliği konu edindiği “Kuş Albay” isimli oyunu sahnelemeye hazırlanıyor.

Toplumsal sorunları ön plana çıkarmak için

Aynı zamanda inşaat mühendisi olan Trabzon Halk Tiyatrosu yönetmeni Cemre Can Avcı çıkaracakları oyunlara beraber karar verdiklerini belirterek, “Bu işi bir zanaat olarak değil sanat olarak yapıyoruz. Hadi toplanalım bir oyun çıkaralım gibi değil, işe profesyonel yaklaşıyoruz. Bu işin kişisel bir hazzı var. Hepimizin anlatacağı iyi ya da kötü hikayeler vardır. Önemli olan bunu güzel anlatmak. Toplumda gördüğümüz birçok sorun var. Bunu insanlara göstermek ya da zaten göz önünde olan sorunlarsa biraz daha ön plana taşımak için tiyatro yapıyoruz” dedi. “Eğer sanat yapıyorsan muhalifsindir zaten” diyen Avcı, estetik açıdan diğer ekiplerden farklı olduklarını belirtti. Şehirdeki diğer ekiplerinin daha çok söz üzerine bir sanat yaptıklarına dikkat çeken Avcı, kendilerinin ise daha çok görsele dayalı bir tiyatro anlayışlarının olduğunu söyledi.

Oyunlara salt mesaj olarak bakmıyoruz

Yaptıkları her oyunun sosyal içerikli olduğunu dile getiren Avcı, “Bunun için biz oyun seçerken salt mesaj olarak bakmıyoruz. Şöyle bir şey olabilir arkadaşlarla toplanıp biz bu sorunun üstüne yönelelim ve buna yönelik bir oyun yapalım. Eğer böyle karar alırsak öyle bir oyun da seçebiliriz. Ama bu sene öyle yapmadık. Bu sene hangi yazarın hangi hikayesini seçersek en güzel nasıl anlatabiliriz diye yola çıktık. Hristo Boytchev’in ‘Kuş Albay’ isimli oyununu seçtik. Onda da karakterlerin uyumu, oyunun geçtiği dünya hem çok eğlenceli aynı zamanda çok dramatik bu yüzden seçtik” ifadelerini kullandı.

Trabzon’da tiyatroya ilgi: Ekstra salon arayışına girmiştik.. 

Dışarıdan belli olmasa da Trabzon’da çok gelişmiş bir tiyatro kültürü olduğunu ifade eden Avcı, Türkiye’de ilk operanın 1800’lü yıllarda Ermeniler tarafından Trabzon’da yapıldığını aktardı. Yine 1900’lü yıllarda Trabzon’da Ermeni, Rum ve Türk gruplar tarafından tiyatro yapıldığını söyleyen Avcı, o ilginin şuanda da devam ettiğini ifade etti. Bu ilginin Halk Tiyatrosu içinde geçerli olduğunu aktaran Avcı, “Geçen sene salon günlerimizi doldurmamıza rağmen seyircinin talebi devam ettiği için ekstra salon arayışlarına girmiştik. Ayrıca Trabzon Halk Tiyatrosunun özel bir seyirci kitlesi olduğunu da tecrübelerimle görüyorum. Oyunlardan sonra gelip oyun üstüne tartışmak isteyen insanlar ile birlikte götürüyoruz bu işi” diye belirtti.

Çocuklara bir şeyler vermek istiyorum

İki yıldır Trabzon Halk Tiyatrosu içerisinde bulunan Trabzon Teknik Üniversitesinde İşletme öğrencisi Anıl Zengin de tiyatroyu bir ifade biçimi olarak tanımlıyor. Özellikle çocuklar için bir şeyler yapmak istediğini söyleyen Zengin, “Salgın nedeniyle oynayamadığımız ‘Kral Çıplak’ adlı bir çocuk oyunumuz var. Trabzon Halkevinin aynı zamanda yaz okulları var, her yaz çocuklarla bir araya geliyorduk. O yüzden de bir çocuk oyunu yapmak benim için hem çocuklara bir şeyler vermek hem de kendime dair bir şeyler yapmak istiyordum” dedi.

Trabzon Halk Tiyatrosu’nun misyonunun halk için sanat yapmak olduğunu söyleyen Zengin, tiyatroya uygulanan sansür ve baskılara karşı inatla ve ısrarla oyun çıkarmanın da çok değerli olduğunu vurguladı.

Kolektif yaşam ve paylaşmayı öğrendim

Aynı zamanda garsonluk yapan oyunculardan Şerife Uyanık ise Trabzon Halk Tiyatrosu’nun kendisine çok şey kattığını söyledi. Tiyatro ile birlikte topluluk önünde konuşma fobisini yendiğini söyleyen Uyanık, aynı zamanda kolektif yaşamı ve paylaşmayı öğrendiğini dile getirdi. Uyanık, “Oyunların bir mesaj içermesi gerektiğini düşünüyorum. Oynadığımız oyunlarda da bir mesaj vermeye çalışıyoruz. En azından bireysel olarak ben o kaygıyı güdüyorum. Oyundan sonra izleyicilerden aldığımız tepkiler ya da daha sonrasında iletişim halinde olduğumuz zaman aldığımız tepkilerden mesajımızı verebildiğimizi görüyorum” dedi.

Vermelerin gereken mesajın toplumsal dayanışma olması gerektiğini ifade eden Uyanık, “İnsanlar tek başına bir şey yapamazken birlikte oldukları zaman bir şeyler yapabileceğini gösteren mesajlar verebilmeliyiz” diye konuştu.

Yeni Yaşam Gazetesi

Paylaş.

Yanıtla