Metin Boran
Kadınlar vardır, çağının karanlığına ışık olmak isterler, kadınlar vardır başkaldırırlar ayrımcılığa, ötekileştirmeye, sömürüye… Kadınlar vardır sokakta, fabrikada, çarşıda özgür olmak isterler… İnsanca bir hayatı özlerler… Üretirler, yaratırlar, yetiştirirler… Kadınlar vardır sanatta insan olmak isterler, sahnede özgür… Coğrafyası yoktur dramlarının… Doğusu batısı belirsizdir acılarının, her yön, her muhitte farklı bir dramla yüz yüze bırakılırlar. Sonra yalnızlaşırlar, yaralanır, unutulurlar… İçlerinden bazıları hayatları, anıları ve hikayeleriyle efsaneleşir… Türkü olur… Şiir olur… İmge olur… Yara olur, sızı olur… Kavimleri farklı olsa da hep yaraları aşktandır onların… Ama yine de Sonsuz Günbatımı’na inanırlar…
Hepsi de sanata, edebiyata konu olur, kıymetleri ölçüsünde… Tıpkı İran topraklarında, aysız gecelerde ışık olmaya çalışan, gökteki karanlığın otoritesi tarafından yaşamı lanetlenen Şair, Sinemacı Füruğ Ferruhzad gibi… 1960’lı yıllarda genç yaşında, ceberut şah yönetiminin karanlık dehlizlerinde kendine şiirle, sanatla bir hayat ışığı, bir çıkış arayan Füruğ Ferruhzad’ın (1934-1967) hayat hikayesi tiyatro sahnelerinde…
Yapımcılığını Poyraz Yapım’ın üstlendiği Yaralarım Aşktandır adlı oyunu Öykü Yazarı Şebnem İşigüzel kaleme almış ve Berfin Zenderlioğlu yönetmiş. Oyunda Füruğ Ferruhzad’ın hayatını deneyimli Oyuncu Nazan Kesal canlandırıyor.
Füruğ Ferruhzad, albay bir babanın kızı olarak 1934 yılında Tahran’da doğar. Babası otoriter bir karakterdir, Şah yönetiminde görev alır. Babası, çocuk yaşta Füruğ’a baskı uygulamaya başlar. Otoriteyle ilk kendi evinde tanışan Füruğ, başkaldırının yollarını aramış ve genç yaşta şiir yazmaya başlayarak içine düştüğü ortamı yazgı olarak kabullenmemiş, bilinçlendikçe kendini sanatla, şiirle, sinema ile ifade ederek içeride ve dışarıda bütün otoriteleri karşısına almıştır. Genç yaşta öldüğünde uhrevi ve dünyevi otoriteler tarafından cenazesi kabullenilmemiş ve iki gün bekletilmiştir.
Şebnem İşigüzel, her aşaması dramatik olan bu hayatı sahneye taşırken çıkış noktası olarak, kadının istismarına yol veren siyasi, dinsel ve ahlaki eril otoritenin idare biçimine odaklanmış. İşigüzel eleştirel bir yaklaşımla, kadına boyun eğmeyi ve itaat etmeyi zorunlu sayan ilkel dinsel ve toplumsal öğretileri bir kez daha teşhir ederek, kadının insan olarak bireysel özgürlüğüne vurgu yapıyor ve Ferruhzad’ın çileli hayatı üzerinden eril dünyada kadınların yaşama dahil olma girişimi ve mücadelesini öne çıkarıyor.
Oyunun yönetmenliğini üstlenen Berfin Zenderlioğlu, sahne yorumunda metnin içeriğine uygun olarak, kadın sorunsalını yerelden evrensele taşıyarak hegemonik eril anlayışın kadına tahakkümüne odaklanarak bu çağdışılığı teşhir ediyor.
Zenderlioğlu, metnin görsel anlatımını dekor, kostüm ve ışık unsurlarından ziyade oyuncu üzerine kuruyor. Görsel anlatımın odağına yerleştirdiği Oyuncu Nazan Kesal, her ikisi de kadın olan yazar ve yönetmenin amacını kendine hedef yapıyor ve anlatımı derinlikli ve özenli bir düşünce sistematiği içinde harekete dönüştürüyor.
Nazan Kesal oyunda, sorumluluk bilinci ve titizlikle ortaya koyduğu performansıyla, Füruğ Ferruhzad’ın yaşadığı ortamı, karşılaştığı zorlukları, ruhsal gelgitleri ve sanatsal duruşunu samimiyetle seyirci karşısına çıkararak kadim bir meseleyi evrensel bir çığlığa dönüştürüyor.
Kesal, sahnede tavrını abartmadan ve anlatımda yapaylığa düşmeden, ölçülü duygu bütünlüğüyle Ferruhzad’ın ruhuna, düşünce dünyasına ve hayallerine girerek seyirciyi hüzünlü bir yolculuğa çıkarıyor. Kesal, aklıyla içselleştirdiği Füruğ Ferruhzad’ın iç dünyasını, gördüğü baskıyı ve maruz bırakıldığı eziyeti ve hayata tutunma çabasını bugünün gerçeğiyle buluşturarak oyunculuğu ile anlatımı zirveye taşıyor.
Cem Yılmazer’in, Füruğ Ferruhzad’ın iç dünyasını, yaşam tarzını ve karşılaştığı zorlukları soyut ve sembolik olarak anlatmayı hedefleyen dekor ve ışık tasarımıyla yaratılan anlatım atmosferine Burçak Çöllü’nün müzikleri derinlikli bir fon oluşturuyor.
Yaralarım Aşktandır, geçmişten bugüne örnek bir yaşam üzerinden bildiği, özlediği ve hayalini kurduğu hayatın peşinde, birey tavrını öne çıkararak yaşama mücadelesi veren kadınların bu yolda karşılaştıkları durumları anlatması bakımından önemli bir oyun olarak karşımıza çıkıyor. Emeği geçenlere teşekkürler…