Metin Boran
Fransız ulusal komedisinin kurucularından olan Moliere’in (1622- 1673) dünya sahnelerinde en çok sahnelenen oyunlarından Tartuffe bu defa Mam’Art Tiyatro tarafından farklı bir yorumla yeniden sahnelere taşınıyor.
Moliere’in, kilise ve sahte din adamlarını eleştirdiği ve dönemine göre cesur bir dil kullanarak yazdığı Tartuffe ilk olarak 1664 yılında sahneleniyor ve ardından oyun saray çevresinde “Din düşmanlığı yaptığı” gerekçesiyle yasaklanıyor ve yazarı kiliseden aforoz ediliyor.
Tartuffe oyunu, bugünün Türkiye’sinde etrafımızı saran yozlaşmış dinsel tarikat ve cemaatlerin sinsi kadrolarının siyaseti, sanatı, kültürel etkinlikleri ve dahi iktidarı belirlediği bir lanet dönemde isabetli bir tercih olmuş.
Irmak Bahçeci’nin çevirisi ve uyarlamasıyla sahnelen oyunun yönetmenliğini Emrah Eren üstleniyor. Dekor tasarımını Melih Karakurt’un yorumladığı müzikli komedinin kostüm tasarımı Sadık Kızılağaç’a, müzikleri ise sahnelerin Usta Müzisyeni Tolga Çebi’ye ait. Işık yorumu ise Yakup Çartık’a ait.
Sahte din adamı Tartuffe zengin Pernelle ailesinin evine dadanmış, adeta dokunulmazlık içinde yiyip içmekte, ailenin babası Orgon’un karısı ve kızına karşı kötü niyet beslemektedir. Orgon evdekilerin uyarılarını dikkate almaz. Tartuffe’ün bu niyetinden bihaber, aymazlık içinde gerçekleri görmekten aciz Orgon, bu sahte din adamı ile kızını evlendirmek istemektedir. Fakat Tartuffe aynı zamanda Orgon’un karısına da ilgi duymuş, aralarında yakınlaşma olmuş, Tartuffe için işler çatallaşmıştır. Tartuffe bir yandan da Orgon ailesinin mülkiyetine göz dikmiştir.
Oyun yaklaşık olarak dört yüz yıl önce yazılmış ve oynanmış… Şahıslar ve olaylar tıpkı bugün yaşamış ve yaşanmış gibi…
Irmak Bahçeci, oyun kişilerini azaltarak, yoğun bir dini söylemle bezediği Tartuffe uyarlamasında, sınırlı olay örgüsüyle ikiyüzlü karaktersiz din adamı görünümlü ucubenin şehvet düşkünlüğünü, mülkiyet hırsı ve ahlaksızlığını karşısına alarak geçmişte ve günümüzde yaşanmakta olan riyakarlığı teşhir etmeyi hedefliyor. Uyarlamada çapsız bir din adamı, etrafında bulunan insanları, dini cümlelerle, cilalı retorik ve belagatle kendine inandırarak, büyük bir beceriyle gerçek niyetini ve amacını gizliyor ve sonunda kendine kurulan kumpasla asıl niyeti ortaya çıkıyor.
Yönetmen Emrah Eren sahne yorumuna güncel siyasal klişe cümleleri de dahil ederek seyirlik bir komedi ortaya koymayı hedefliyor ancak reji mantığı tutarsızlıklar içeriyor. Sondan başlayarak söyleyelim Tartuffe’ün gerçek niyetini anladığında Orgon’un “Kandırıldım, aldatıldım” diye çırpınmasını aymazlığına mı yormalı yoksa Tartuffe’den beklentisini gizlemek için mi durumdan kendini sıyırmaya çalışıyor burası belli değil. Yanı sıra Tartuffe’ü yorumlayan Beyti Engin söylemi, tavrı ve duygusuyla sempatik bir figür ortaya koyuyor. Oysa Tartuffe ahlaksız, sahtekar ve iki yüzlü bir şahsiyet olarak seyircide nefret uyandırmalıydı. Beyti Engin’in yorumu ile seyirci Tartuffe değil Orgon’a kızıyor. Oyunda sanki kabahat sadece babadadır.
Diğer yandan Tartuffe’ün karşısında konumlanan şahısları yansılayan oyuncular Elmire (Goncagül Sunar), Valeri (Ziver Armağan Açıl) ve Marianne (Sevi Demirçivi) reji yorumda hareket ve söylem olarak komedinin öne çıkması için görevlendirilmişler sanki. Orgon’da izlediğimiz Fatih Al, düşünsel derinliği ötelenmiş sığ bir oyunculuk örneği ile çıkıyor karşımıza. Tartuffe’ün sahtekarlığı ortaya çıktığı anda bile sarsılmıyor ve espri yapmaya devam ediyor. Cleante rolünde Cemil Büyükdöğerli ölçülü ve titiz oyunculuğu ile önemli bir görev üstleniyor. Damis rolünü canlandıran Sefa Tantoğlu bazı sahnelerde abartıyla ortaya çıksa da içinde bulunduğu durumu samimi olarak yansılama çabası dikkatlerden kaçmıyor.
Dorine’i yorumlayan Feri Baycu Güler samimi ve abartısız oyunculuğu ile göz dolduruyor. Güler, sahnede duygu ve hareket uyumunu olayların akışına göre sürdürerek gösterinin merkezine yerleşiyor.
Mam’Art’ın Tartuffe’ü eleştirel yanlarıyla beraber emek verilmiş, görsel yanı ve seyirlik niteliği güçlü bir oyun olarak karşımıza çıkıyor. İzlenmeli… Emeği geçenlere teşekkürler.