Mimesis Haber/ Her yıl 20 Mart tarihi, Dünya Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu Günü olarak dünya çapında kutlanmaktadır. Assitej Türkiye Merkezi YK üyesi Özgehan Uştuk tarafından Türkçe’ye çevrilen uluslararası bildirileri, tiyatro kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.
Başkanın mesajı
Dünyamız ayrışma ve bölücülükle parçalanmış durumda. Çevremizde her yerde liderler ve stratejiler insanları ırk, dil, kültür, ekonomik durum, cinsiyet, bir fikre bağlılık, ait olma ve olmama temellerinde birbirine düşürme peşinde… İnsanlığımızın her yönü birileri tarafından bu ayrışmayı daha derinleştirmek ve daha yüksek kuşku ve korku duvarları dikmek için kullanılıyor. Sonuç olarak, Ubuntu isimli, “varım çünkü varsın” ve “bir insanı insan yapan diğer insanlarla olan ilişkileridir” fikirlerini temeline alan Afrika kaynaklı felsefi duruşa sırtımızı dönmüş gibi duruyoruz.
Çocuklarımıza ve özellikle de kendimize yaptığımız bu büyük yanlışlığı nasıl düzeltebiliriz?
Çocuklarımız neyi paylaştığımızı hatırlayacakları ve bir insan olmanın ne demek olduğunu gösteren çoklu gerçekliği kavrayacakları anlara sahip olmalılar. Kendilerine hiç benzemeyenlere karşı empati geliştirebilsinler diye bu bölücü dile kafa tutan yeni düşünme yollarını keşfedecekleri alanlara ihtiyaçları var. Dünyanın sunabileceği neşe ve güzelliği hatırlayabilmeleri için bir toplum içerisinde birlikte olma deneyimlerine ihtiyaçları var.
ASSITEJ tiyatronun diğer insanlarla ve daha da önemlisi kendimizle daha derinden bir bağ kurma hissine giden birden fazla kapı araladığına inanmaktadır.
Bir süre önce, New York’taki The New Victory Tiyatrosu tiyatronun çocuk ve gençlere olan faydaları ile ilgili beş yıl süren bir araştırmanın sonuçlarını yayımladı. Beklenmedik önemli sonuçlardan biri, tiyatroya maruz kalmışlığın bu çocuklarda yarattığı geleceğe karşı ümitvarlık hissiydi. Bu sonuç, tiyatro gösterimleri ve atölyelere katılmamış çocuklardan oluşan kontrol grubunda ise tam tersiydi ki bu gruptaki çocuklar gelecekteki okuma ve çalışma olanaklarına dair azalan umutlara sahiptiler.
Umut neden bu kadar önemlidir? Umut pozitif enerji üretir ve bu enerji özgüven, irade, azim ve son olarak da insanın kendi yaşamında ve diğerlerinin yaşamlarında farklılıklar yaratabilecek somut eylemlere dönüşür. Her çocuğun umut sahibi olmaya ihtiyacı vardır.
Bu yüzden hadi bugün, kişisel ve sosyal durumları bir kenara bırakıp bir çocuğu ya da genci tiyatroya götürelim ve her çocuğun sanat ve tiyatroya ulaşabilmesi için gösterilen çabayı destekleyelim. Ve biz, bu mesleği icra edenler, hadi kendimizi – bugünün ve yarının aşkına – genç insanların dünya algılarında bir fark yaratabilecek kaliteli deneyimler sağlamaya adayalım.
Yvette Hardie, ASSITEJ Başkanı
Joyee (8)’nin mesajı:
Her şey tiyatroya bağlıdır. Ben tiyatronun çok özel olduğu bir yerde, Hindistan’da doğdum.
Yetimhanedeyken bile orada tiyatronun önemli olduğunu biliyordum. Annem tiyatronun bir parçası. Ben tiyatronun bir parçasıyım. Ben “Çokluk Evi” yapıyorum ki o da bir çeşit tiyatro – performanslar yapıyoruz, bu tarz şeyler. Her çocuk eğlenceli şeyler yapma hakkına sahiptir. Çokluk evi gibi. Bollywood da yapıyorum çünkü geldiğim yere uyuyor.
Her şey tiyatrodur. Anlatması zor. Anlamayan birine bunu anlatmaya çalışmam. Onları götürür ve gösteririm ki kendi gözleriyle görebilsinler.
Tiyatro sensin. Ne yaparsan yap tiyatrodur. Çevrendeki her şey tiyatrodur. Sen tiyatrosun. Tüm vücudun tıpkı bir tiyatro gibi birlikte çalışır. Büyük bir performans yaratmak için. Bu performans senin yaşamındır.
Tiyatro olmadan, hayal gücü olamazdı. Kimse kendisi olmayı beceremezdi. Hikayeler olmadan, herkes her zaman sıkılırdı. Biraz kasvetli – çok da iyi hissetmezlerdi. Ay gibi olurdu. Kimse büyük şapkalar yüzünden birbiriyle iletişim kuramazdı aslında.
Eğer hayal gücün yoksa bunu düzeltebilecek tek şey tiyatrodur. Sana bir şeyler öğretir. Sana sevgiyi öğretir. Nasıl farklı şekillerde olduğunu gösterir. Ve onu bilmeyen farklı insanların birbirlerini nasıl da sevebileceklerini gösterir. Eğer güçlü bir hikayeyse, bizleri değiştirir. Tiyatro özel, iyi ve güzeldir. Ve biz tüm hislere sahip olmalıyız – eğer oyun bizi üzüyorsa, o zaman bize umut da verebilir – bu daha sonra gerçekleşebilir, çoğunlukla da gerçekleşir.
Jojo (11)’nun mesajı:
Ben 11 yaşındayım ve disleksik bir çocuğum. Azcık da küfür eden bir insanım. Ben beni anlayan insanları severim, benim gibi. Bir şeyin parçası olmak istiyorum. Dünyayı değiştiren bir insan olmak istiyorum. Bir tiyatro oyununda, çocuklar ve fikirler ve politika ile ilgili Çocuklar Partisi’ndeyim. Dünyayı bu şekilde değiştirmeye başlayabilirim.
Tiyatro önemlidir çünkü hikayeler gösterir. Hikayeler nesiller boyu neler olduğunu gösterir. İnsanlar nereden gelmiş, neden buradalar ve nasıl olmuş da buradalar. Bilmemiz gereken şeyler. Böylelikle insanları ve neler yaptıklarını anlayabiliriz.
İlk oyunum aslında annemin karnındayken Adelaide’de bir müzik festivalindeymiş. Hatırladığım ilk oyun ise bir opera. Çünkü Roger’ın kuzeni bir opera sanatçısı. Roger benim dedem.
Hayal gücünü, diğer herkesinkinden farklı olan kendi hayal gücünü kullandıran tiyatro oyunlarına bayılıyorum. Çünkü oyundaki şeyleri görmek zor veya orada değiller ve sen onları hayal etmek zorundasın. Onları uydurursun. Sonrada onları çok da güzel görürsün. Ama diğer insanlar, senin kafanın içinde olandan çok daha farklı bir hikaye ya da resim görüyor olabilir.
Eğer çocukları tiyatroya götürmezseniz, tiyatro durur. Tiyatro hareket halindeki yaşamları ve kalpleri ve canları gösterir. Eğer küçük bir çocuğu tiyatroya götürüyor olsaydım, çok küçük bir çocuğu, ona her şeyi yolda anlatmazdım. Kendisi izler ve sonra bana açıklardı.
Eğer bir daha tiyatroya gidemeyeceğim söylenseydi, üzülürdüm. Kızardım.
Eğer tiyatroda gördüğüm bazı şeyleri görmemiş olsaydım, ben, ben olmazdım.
Ve ben kendimi seviyorum.