Alaturka Bir Komedi; Raif ile Letafet

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Metin Boran

Son yıllarda tiyatro ortamında özellikle görsel anlatımda ortaya çıkan değişim arayışları, metin yazarlığı ve oyunculuk üsluplarında da yeni kurgu tekniklerinin ve oyunculuk tarzının denenmesinin önünü açtı. Ancak bu arayışlar, her toplulukta pratik olarak bütünlüklü bir başarı yakalayamadı.

Bu başarısızlığın sebepleri arasında en başta, ekiplerin ortak akılla kolektif bir bilinç oluşturmakta yetersiz kalmaları ve duygu ve düşünce dünyası ortaklığında bir türlü ‘topluluk’ olamamaları sayılabilir. Yanı sıra ele alınan metnin yetersizliği ve sakatlığından oluşan anlatım bozukluğu ve görsel kurgunun sığlığı, tek düze hali ve egosu yüksek, üstten bakan anlayışlarla ortaya konulduğu izlenimi veren deneysel arayışların da seyirci düzleminde başarılı bulunmadığı ve kabul görmediği gerçeğinin nedenleri arasında sayılabilir.

Fakat bu defa durum farklı…

Karşımızda, geleneksel gösterim motiflerinden harmanlanarak oluşturulmuş deneysel bir anlatım denemesi var.

Cihangir Atölye Sahnesi’nde sahnelenen müzikli komedi Raif ile Letafet adlı oyunu izledikten sonra bir kez daha düşündüm.

Evet, sahnede ortak akıl, kolektif bilinçle toplumsal yaşamdan sızan bir hikayeyi ölçülü ve özenli bir iç tutarlıkla nasıl ve ne şekilde okunaklı bir üslup bütünlüğüyle anlatılabileceğini örnekleyen hatta ortaya bir model de koyan Cihangir Atölye Sahnesi’nin Raif ve Letafet adlı alaturka müzikli oyunundan söz ediyorum…

Arzu Gamze Kılınç ile birlikte Muhammet Uzuner’in kuruluşunu gerçekleştirdiği Cihangir Atölye Sahnesi, ilk oyun olarak genç oyuncu Kıvanç Kılınç’ın yazdığı, Muhammet Uzuner’in sahneye uyguladığı Raif ile Letafet adlı komediyle seyircinin karşısına çıkıyor.

En başta söylenmeli, Raif ile Letafet, Kıvanç Kılınç’ın dil tutarlığı ve kurgu bütünlüğü bağlamında başarıyla yazılmış bir oyun. Metnin görsel anlatımında Uzuner’in, berrak bir zihinsel akışla, özenli, ölçülü ve iç tutarlıkla ortaya koyduğu reji yorumu hikayeyi zengin bir görsel anlatıma dönüştürüyor.

Bir aşk ekseni etrafında kurgulanan bu alaturka hikayede, her biri bir modelle işlenmiş ondan fazla tip var ve her biri yaşayan, hayatta karşılığı olan, sahnede varlıkları ile hayatta bir değerin simgesi olan figürler… Oyuncular; Aras Cem Güler, Barış Özgenç, Bülent Düzgünoğlu, Kıvanç Kılınç ve Sinem Ünsal sahnede, iyi düşünülmüş, ölçülü ve dengeli oyunculuk formatı ile bu figürleri kusursuz olarak yansıtıyorlar. Sezon başında bir araya gelmiş oyuncular daha ilk oyunlarında bir ortak bir üslupla adeta bir takım oyunculuğu ortaya koyuyorlar. Müzikalde Anadolu’nun geleneksel gösterim biçimlerinden oyunculuk örnekleri ve modern oyunculuk tekniklerini ustaca buluşturarak iç içe geçirerek yeni bir anlatı denemesini başarıyla gerçekleştiren yönetmen Muhammet Uzuner, biçimsel yorumunda ortaoyunu tiplerinden Kavuklu ve Pişekar’dan, Hacivat ile Karagöz’e, Shakesepare’den Brecht’e modern oyunculuğun örneklerini ustaca harmanlayarak anlatıya taşıyor. Böylece zengin bir oyunculuk biçimi ile müzikalin biçimsel anlatımını güçlendiriyor.

Görsel anlatı da oyunculuk performansına uyumlu dönemin atmosferini yansılayan Ali Seçkiner Alıcı’nın isabetli müzikleri ile Hicran Akın’ın hareket tasarımı ile bütünlük oluşturan reji yorumu dilde, harekette ve duyguda gösteriyi zirveye taşıyor.

Uzuner reji yorumuyla, şairi azam, romantik Abdülhamit Tarhan’ın dilini ve sesini, Müsahipzade Celal’in anlatım tekniğinden gelen biçim güzelliği ile buluşturup, Neyzen Tevfik’in nüktedanlığından bir parça alıp Aziz Nesin’in mizahının yanına koyuyor, üstüne de Haldun Taner’in tebessümünü serpiştiriyor. Bertolt Brecht’i de açık biçim auranın merkezine koyarak seyirciyi tebessümle düşünmeye çağırıyor.

Şiirsel dili, ölçülü mizahı, tamamlanmış, yaşayan tipleri ile ciddi bir komedi örneği olan Raif ile Letafet’in sahne uygulamasındaki bu ‘gülümseterek düşünme eylemi’nin başarısı Uzuner’in, oyunculuk motiflerini ustaca bir araya getirerek, geçmişi bugüne taşıyan bugünü geçmişe götüren içeriğini dengeli bir tutumla ele alarak hikayeyi, içerik ve biçim olarak zengin ve dinamik görsel anlatıya dönüştürme düşüncesinin pratik uygulamasından geliyor.

Tiyatro ortamında yeni arayışlar diye yırtınan “egosu yüksek,” “ben yaptım oldu bitti” anlayışı ile anlaşılmaz işleri seyircinin başına musallat edenler… Biçim sevdasına tutulup içeriği ıskalayan yarım akıllı kasıntı oyuncular… Kerameti kendinden menkul “en avangard olanını ben yapacağım” havasından bir türlü sıyrılamayan özentili snoplar… Sığ bilgileriyle vasata hizmet ederek ortamda caka satan kibirli tiyatro adamlarından oluşmuş ekipler…  Ve bir de dönemin biat kültürünün yanında olmak adına metne olur olmaz kelime yerleştiren muhafazakarlık adına pespayeliklere pirim veren orta karakterli az aktör, çok oyuncular… Cihangir Atölye Sahnesi’nde seyirci karşısına çıkarılan Raif ile Letafet’te görüldüğü gibi anlaşılır olmak hiç zor değil.

Evrensel

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Metin Boran

Yanıtla