Canan Yeniokatan
Ilık bir Aralık günü. Elli bir buçuk yaşına merdiven dayamışım. Doktordan çıkmışım. Hastalanmayı ve yaşlanmayı kabul etmiyorum. Bedenim ve doktorlar benimle aynı fikirde değil. Bir buçuk yıldır izlemek istediğim “Giydirici”ye gideceğim doktor dönüşü.
Çok değer verdiğim fakat kendisini izlemeye bir türlü fırsat bulamadığım üstadım Güneş Yakın’ı sahnede göreceğim. Oyun başlıyor.
Celal Kadri Kınoğlu daha önce “Benerci Kendini Neden Öldürdü?” ve “Ben Ruhi Bey Nasılım?” oyunlarındaki performanslarından çoktan gönlüme taht kurmuştu. Bu oyundaki, performansı o tahtın seviyesini biraz daha yükseltti. Sahnedeki enerjisine her zaman hayran olduğum Norman rolündeki oyuncunun, Hakan Çimenser’i biraz gölgede bıraktığını itiraf etmeliyim.
Celal Kadri Kınoğlu ile sahnelerde karşılaşmayalı epey bir zaman geçtiğini , “Benerci kendini neden öldürdü?” oyunundaki çakı gibi delikanlıyı bulacağım hayali ile girdiğim salonda o delikanlının babası olacak yaştaki Kınoğlu ile karşılaşınca fark ettiğimi de itiraf etmeliyim.
Oyun bir kumpanyanın başrol oyuncusunun (Hakan Çimenser) soyunma odasında geçiyor. Kumpanya tiyatroları için zor bir dönem. 2. Dünya Savaşı patlak vermiş; şehirler, sokaklar, binalar bombalanıp durmakta. Oyuncular ise yaşamın kaynağı sahneymişçesine eskisinden daha bir sıkı sarılmaktalar oyunlarına.
Gerek sürekli bombalar altında bir kumpanya tiyatrosunun sahipliğini ve başrol oyuncusu olma sorumluluğunu üzerinde taşımanın stresinden, gerekse artık yaşlanmaya ve zamanın acımasızlığına teslim olmamaya direnen “Sir”, tiyatrosuna gelirken yolda rahatsızlanır. Hastaneye kaldırılır. O akşam başrol oyuncusu olmadığı için oyun oynanamayacaktır.
Sir hastaneden kaçar ve oyuna gelir. “Doktorlar teşhis koyamadıkları hastalığı için “Dinlenmelisin.” derler. Doktordan oyunu izlemeye gelmiş ve doktorun “Dinlenmelisin” dediği benim için yoksa bu oyun bir mesaj mı içeriyordu?
Oyunu izledikten sonra “Yılan dilli iblis bir eleştirmen” olarak elbet ben de iki satır bir şey yazacak idim.
Hayatım’ı anlatan bir kitap yazıyordum. Sadece başlıktan ibaret değildi en azından. Fakat ilerlemiyordu bir türlü. Yaşamımın son kesitinde mi çıkacaktı o kitap piyasaya?
Şimdi ise oturmuş “Giydirici”yi izliyordum.
Sir her ne olursa olsun, ağlaya sızlaya da olsa, o güne, o ana dek sergilediği oyunları birbirine de karıştırsa, repliklerini unutup eli ayağı birbirine de dolansa o gece, o sahneye çıkacak, oyununu oynayacaktır. Sir’i buna teşvik eden de sadık giydiricisi Norman olacaktır.
Sir hayatını anlatan kitap için iki satır karalayacak ama satırlarında en yakınındakiler için tek kelime etmeyecektir. Sir’i buna teşvik eden de sadık giydiricisi Norman olacaktır.
Geoffrey rolündeki Güneş Yakın’ın kısa ama etkileyici performansından söz etmeden geçemeyeceğim. Bu kadar mı gerçekçi oynanabilir bir rol? Bu kadar mı role bürünür bir aktör?
Giydirici 2 perdenin nasıl geçtiğini anlayamayacağınız, gerek oyuncu performansları, gerek oyun temposu, gerek hareketli dekoru, gerek ışıklandırma, gerek efekt yönünden göz dolduran, insanda “İyi ki gelmişim” izlenimi uyandıran bir oyun.
Oyunda, özellikle iki isim var ki -Celal Kadri Kınoğlu ve Güneş Yakın- performanslarına şapka çıkarılır.
Belki de oyunu bu kadar çok beğenmemin sebebi, oyundaki farklı karakterlerde dahi olsa, repliklerin çoğunda kendimle özdeşleştirecek durumlar bulmamdı.
Bu yüzden derim ki, gidiniz Giydirici’yi izleyiniz. Kararı siz veriniz.
Oyunun Künyesi
Yazan: Ronald Harwood
Yöneten: Hakan Çimenser
Çeviren: Ergun Say
Dekor Tasarımı: Savaş Çevirel
Kostüm Tasarımı: İnci Kangal Özgür
Işık Tasarımı: Akın Yılmaz
Müzik: Fırat Akarcalı
Yönetmen Yardımcısı: Celal Kadri Kınoğlu
Asistanlar: Selda Özler; Evrim Feyza Geboloğlu;İpek Altınöz
Sahne Amiri: Ergül Muslu
Kondüvit: Emrah Tırsi
Işık Kumanda: Gökhan Gülçebi
Suflöz: Hande Bahçeli
Dekor Sorumlusu: Selçuk Oltuözer
Aksesuar Sorumlusu: Kürşat Çelik
Kadın Terzi: Raziye Öztürk
Erkek Terzi: Ali Egeli
Peruka:İbrahim Atmaca
Oyuncular: Celal Kadri Kınoğlu; Hakan Çimenser; Rüyam Perihan Dirin; Hülya Gülşen; Ebru Demirdöven; Aral Seskir; Osman Tunca Soysal; Sinan Cem Çabuk; Güneş Yakın; Cem Şahin; Suzan Sabancı; Özgün Bayraktar