Öznur Oğraş Toyon’un, oyuncu Celile Tolon ile yaptığı ve Cumhuriyet’te yayınlanan söyleşisini paylaşıyoruz
Cihangir sokaklarında ilerliyoruz. Bir kafeden içeri giriyoruz. Üst kata çıkıyoruz, koltuklarda yatan kedileri sevdikten sonra başımızı merdivenlere doğru çeviriyoruz. Merdivenleri ağır ağır-hızlı, heyecanlı, gülümseyerek çıkan ve bize doğru baktığında gözlerinin ışıltısıyla yüzümüzü güldüren Celile Toyon ile başlıyoruz sohbete… Tabii ki kedilerden açılan söz, İstanbul’a, ekonomiye, tiyatroya ve hükümete dair uzuyor.
Zülfü Livaneli ’nin sevilen romanından uyarlanan, Nedim Saban’ın yönettiği “ Leyla’nın Evi”nde Toyon, dokuz yıldır Leyla karakterini canlandırıyor. 75 yaşındaki sanatçı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda ve 57 yıldır oyunculuk yapıyor.
Oyun yeni mevsime değişikliklerle, yeni bir versiyonla başladı.
Leyla nasıl bir karakter?
Leyla, İstanbullu bir paşa torunu, yabancı baba ile bir Türk anneden doğma. İki arada kalmış. Oyunda yabancı olan Almancı “Roksi” ile karşılaşınca iki kuşak çatışmasını görüyoruz. Ama kuşak çatışması hikâyemizde, oyunumuzda iyi bir yere varıyor. Aynı fikirde birleşiyor bir aile ve bir çevre oluşturuyor.
57 yıldır oyunculuk yapıyorsunuz, en uzun canlandırdığınız karakter ‘ Leyla’ mı?
Evet, en uzun oynadığım karakter Leyla.