Canan Yeniokatan
Hata yapmaya zorlanmamış tek bir insan var mıdır yeryüzünde? Cesaretin bir erdem olduğunu savunanların ise vay haline!
Mucidini, yani Madam Curie’yi bile zehirleyen radyum elementiyle tanışmadan önce inci gibi güzelliğe sahip, hayat dolu kızlardı onlar.
İşte o kızlar o dönemlerde son derece moda olan, boyunlarına zevkle taktıkları siyah incilere benzeyecekler, yaşam onlar için sonsuzluğa dönüşecekti. Peki, sonsuzluk nedir? Yaşam mı? Ölüm mü?
Masallar, masallar, masallar… Ne kadar meraklıyızdır, gerçek olmayan, hayal ürünü, umut vaat eden masallara ya da gözümüzle görmediklerimize inanmaya ve içten bağlanmaya.
Gerçekler acıysa, masallar da tatlıdır.
***
1920’li yıllarda radyum elementinden yapılmış saatler o kadar revaçta idi ki herkesin derdi o saatlere sahip olmaktı. Aslında cephedeki askerler için üretilmeye başlayan saatler, radyum elementi ile boyandıkları için karanlıkta parlayabiliyordu. Bu özelliği sayesinde insanları cezbetmişlerdi. Hatta o derece ki, Waterbury saat fabrikası artan talebi karşılayamamış ve 500 genç kız daha işe alınmıştı.
İş o kadar kolaydı ki… Saatlerin ve pusulaların kadranlarını, karanlıkta parlayan radyum elementiyle, ağızlarında ıslattıkları bir fırça yardımı ile boyamak.
Koşa koşa, cıvıl cıvıl gidiyorlardı her sabah işlerinin başına. Grubun masalcısı genç Mae de bu kızlardan biriydi. Kendisinin eli ağır olmasına rağmen, uydurduğu masallarla diğerlerine umut vaat ederken, çalışma tempolarını da artıyor diye terfi bile alacaktı.
Radyum elementinin ünü o kadar çılgınca yayılıyordu ki, radyum elementli takviye şurupları, içecekler, kokteyller, kremler, rujlar, ojeler, kadın çorapları üretilmeye, hatta kadınlar saçlarını parlatmak için, radyumu saçlarına sürmeye başlamışlardı.
Yazarı Karden Kasaplar’a (kendisi aynı zamanda oyuncudur) 2017 Necati Cumalı ödülünü kazandıran oyun, 2018’de sahneye koyulmuş.
Oyun ekibi son derece başarılı. Rollerine büyük bir emek ve titizlikle, Yönetmen Laçin Ceylan hanımefendinin de yadsınamaz katkıları ile hazırlandıkları açıkça belli.
Karakterler özenle yazılmış, karakterlere uygun oyuncular da aynı özenle seçilmiş. Aktris olmak isteyeninden, anne olanına, dindar olanından idealist olanına, en gencinden, en yaşlısına birbirinden güzel altı kadının vahşi kapitalizm karşısındaki amansız savaşını izliyoruz.
Oyunun sahne amiri sevgili Savaş Aykılıç hocama ayrıca teşekkür etmek isterim. O olmasaydı bu güzel oyunu uzun bir süre izleme imkanım olamazdı.
Tiyatroya yıllarını vermiş, tiyatro sanatını yalayıp yutmuş bir duayen oyuncu, oyunun sonunda oyunu ayakta alkışlıyorsa, bu oyun için yazılacak pek bir şey yok, izlemeye değecek çok şey var demektir.
İyi seyirler.