Mimesis Haber/ Sanat Meclisi’nin hazırladığı Ağustos 2018 Sanatta Hak İhlalleri Raporu’nu okuyucularımızla paylaşıyoruz:
Seçimler ve yönetim değişiklikleri ile başlayıp olağanüstü halin “kaldırıldığı” bir yaz yaşadık. Ancak, sanat alanı baskı ve engellemelerden yakasını kurtaramadı, heykele saldırıdan düşünce suçlusu olarak cezaevine tıkılmaya varana dek türlü olumsuzluklar yaşadı. İşte Ağustos 2018’de sanat alanının başına gelenler:
- ATV adlı iktidar yandaşı kanalda ekranlara gelen Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisinden ‘özel hayatı ve içkili görüntüleri’ iddiasıyla çıkarılan Deniz Çakır, “duruşumdan taviz vermeden yoluma devam edeceğim ve omurgalı bir birey olmanın erdemiyle yoluma devam edeceğim. Hep öyle yaptım… İyi insan olmak güzel… Yanlış olanın karşısında durmak da… Her zaman sevgi ve umutla” şeklinde bir açıklama yaptı. Güvenç Dağ Üstün ise, “Emeğin değerini çok iyi bilen, Türkiye’de kadın olmaktan nasibini almış canım sevgilim! Omurgalı, onurlu, dik duruşun birçok kişiye örnek olsun. Seninle gurur duyuyorum. O büyük ustanın dediği gibi: En güzel günlerimiz, henüz yaşamadıklarımız” diyerek destek verdi.
- TRT 1 ekranlarında yayınlanan “Elimi Bırakma” dizisinde oynayan Dolunay Soysert’in ayağı, bir aksiyon sahnesinde kırıldı. Soysert’in olduğu sahneler senaryoya göre yeniden şekillendirilecek.
- Bursa Cumhuriyet Caddesindeki Kitap Okuyan Kız heykeli Bursa Büyük şehir Belediye Başkanının emriyle kaldırıldı. Gerekçe olarak ise, “kızları ateizme özendirdiği” yönünde iddialar var. Belediye, heykelin tadilat amacıyla kaldırıldığı yönünde bir açıklama yaptı.
- Bir ihbar üzerine sosyal medya paylaşımları incelenen tiyatrocu Cenk Dost Verdi hakkında açılan ‘örgüt propagandası’ soruşturması hapis cezasıyla sonuçlandı. Tiyatrocu hakkında, sosyal medya paylaşımları nedeniyle bir ihbarda bulunulmuş ve kendisi hakkında ‘örgüt propagandası’ yapmak suçlamasıyla soruşturma açılmıştı. Verdi’nin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamaya göre, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün “PKK ve canlı bomba destekçiliği” iddiasıyla açtığı soruşturma 10 ay 15 gün hapis cezası ile sonuçlandı. Tiyatrocu, cezanın infazı için İzmit’e gitti. Verdi, ”akıl tutulması” olarak değerlendirdiği ceza hakkında sosyal medya hesabından açıklamada bulundu. Tiyatro oyuncusu Verdi, cezaya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada “Bilinmelidir ki mevcut iktidarı eleştiren her fikri tehdit unsuru sayıp yargılayan kamu kurumlarının ve yöneticilerinin bu ayrıştırıcı, kıyıcı tutumlarının beni ve bizleri korkutup sindirmek yerine daha bilinçli birer muhalif haline getiriyor. Sonuç ne olursa olsun… Baskılar karşısında değil boyun eğmek aksine yılmadan, azalmadan aklın, bilimin ve inadına sanatın birleştirici gücü ile halk için üretimde kalacak, icracısı olduğum tiyatro sanatının bana en başından aşıladığı muhalif tavırla her sahnede ve her alanda doğruları söylemeye, şimdiye kadar söylediklerimin de arkasında durmaya devam edeceğim” dedi.
- “Yasak Elma” dizisi setinde, set çalışanı Özge Ş’yi taciz ettiği iddia edilen Oyuncu Talat Bulut hakkındaki soruşturma tamamlandı. Soruşturmada yeterince delil bulunamadığı gerekçesiyle ‘takipsizlik’ kararı verildi. İddiaya göre olay, sette kostüm asistanı olarak çalışan Özge Ş’nin sahne öncesi Talat Bulut’un kravatını düzeltmek isterken Bulut’un “odaya girelim orada düzelt” demesi ve odada tacizde bulunmasıyla yaşanmıştı.
- 703 sayılı KHK’nin ardından, TRT’nin yeniden yapılandırılması ve 3 bin kişinin işten çıkarılacağı iddiası gündeme geldi. Ayrıca, emekliliği gelmiş personelin de emekliliğe zorlandığı belirtiliyor. TRT Genel Müdürlüğünün sanatçısından tonmaisterine ve spikerinden idari kadroya kadar 50 yaş üzerindekileri emekliliğe zorladığını belirten sanatçılar, yaşananları “sadece Ankara radyosu değil, tüm illerdeki TRT radyolarında çalışanlar emekliliğe zorlanıyor. Kalanları kısa sürede bir havuzda toplayacaklar, oraya buraya gönderecekler. Para kalmadı, radyoyu kapatacaklar” şeklinde aktarıyorlar. TRT genel müdürlüğü yardımcılıklarına ve başkanlıklara karayollarından, devlet su işlerinden yandaşların atanarak getirildiğine dikkat çeken sanatçılar, basın yayınla alakası olmayan kişilerin yönetici yapıldığını söylüyorlar ve “Bir yönetici; ‘ana kumanda gereksiz, eski yayınların tekrarı yapılır, yayın telefondan da yapılabilir’ diyecek kadar bilgisiz ve radyoyu tanımıyor. Yönetim tarafından yıllardır, medya yapım şirketlerine ve yandaş sanatçılara çok yüksek paralar verildi, programlar yaptırıldı. Halkın parası peşkeş çekildi. TRT’nin kasasında para kalmadı, ekonomik kriz de bir yandan. Televizyonda da küçültülmeye gidiliyor. Televizyonun Ankara’dan İstanbul’a taşınacağı ve Ankara’daki binaların da satılacağı söylentileri var” diyorlar. Bir halk müziği sanatçısı ise, halk müziğinin TRT’den kaldırılarak yok edilemeyeceğini vurgulayarak; “Halk müziği saz ve ses sanatçılarına zaten solcu, Alevi diye baktıkları için halk müziği lağvedilecek. TRT cumhurbaşkanlığına bağlandı. Artık kalan ses sanatçıları da havuzdan belediyelere verilir ya da cumhurbaşkanlığında tasavvuf müziği korosu olarak ilahi söylerler. TRT halk müziğini kaldırsın. Bu halk var oldukça halkın müziği de yaşar” dedi.
- İktidar kendi ‘milli değerlerine’ uygun olmayan sanat eserlerinin incelenmesi için ihbar hattı kurdu ve en çok izlenen yabancı diziler mercek altına alındı. Gençlik ve Spor Bakanlığı (GSB) Eğitim Kültür ve Araştırma Genel Müdürlüğü, yabancı dizi ve filmlerde ‘Türk kültür ve geleneklerine’ uygunluk arayışına girdi. Kendisine göre ‘milli değerlere uygun bulmadığı içerikleri sansürleyecek olan iktidar, Bakanlığın ‘Farkındayız’ projesi kapsamında gençlere sanat eserlerinde sansürün nasıl yapılması gerektiğini öğretecek. ‘Milli değerlere uygun olmayan’ sanat eserleri ve sanatçılar için ihbar hattı kuruldu. GSB’nin ‘Farkındayız’ adı altında kurduğu web sitesinde ünlü diziler ve klipler inceleme altına alınıyor. Şimdiye dek 40 yabancı içeriğin incelendiği sitede sanatçılar ve yapımlar doğrudan hedef gösteriliyor. Çocuklara izledikleri içeriklerde ‘dini değerlere aykırılık, Türk kültürüne uygunluk’ gibi içerikleri aratacak ve sansürü öğretecekler. İktidar dört bir yandan kendi kültürel hegemonyalarına uymayan içeriklerin peşine düşerken, 100 bin genç ile ailelere, öğretmen ve imamlar aynı proje kapsamında seminer verecek.
- Devlet Tiyatroları’na (DT) bağlı Taksim Küçük Sahne’nin kapanacağı iddia edildi. 198 kişilik kapasiteye sahip sahnenin artık ‘sinema müzesi’ ya da farklı bir alanda faaliyet vereceği belirtildi. Muhsin Ertuğrul ile Vedat Nedim Tör’ün 1951 yılında Beyoğlu Atlas Pasajı’nın içinde kurduğu sahne DT’nin İstanbul’daki 7 sahnesinden biri. Küçük Sahne eğer kapatılırsa 15 milyondan fazla nüfusa sahip İstanbul’da sahne sayısı 6’ya düşecek.
- Sinema örgütleri, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ulusal yarışma kategorisinin geçtiğimiz sene kaldırılmasının ardından ortak bir açıklama yayımladı.21 vakıf, dernek ve meslek birliğinin imzaladığı ortak açıklamada, AKP’li Belediye Başkanı Menderes Türel’in ulusal yarışma kategorisini kaldırma kararını protesto ederek hiçbir etkinliğine katılmayacaklarını duyurdu.Yapılan ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi:”Elli yılı aşkın bir süredir ülkemizin en önemli festivali olan Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin ulusal yarışma bölümleri Başkan Menderes Türel tarafından geçtiğimiz yıl kaldırılmıştır. Tüm sinema sektörünün festivale katılmama kararı almasıyla Antalya tarihindeki en silik festivalini yaşamıştır.Antalya Film Festivali’ne ulusal ve yerli kimliğini yeniden kazandırmak için yaptığımız girişimler bu yıl da karşılık bulmamıştır.Türkiye sinema sektörünü oluşturan kurum ve kuruluşlar olarak her ne gerekçeyle yapılırsa yapılsın kısa, belgesel, uzun metraj ulusal film yarışmaları kaldırılmış bir Antalya Film Festivali’ne razı olmayacağımızı ve hiçbir etkinliğine katılmayacağımızı yeniden duyuruyoruz.Tüm sinema emekçilerini, sanatçılarını, yerli ve yabancı kamuoyunu festivale ve etkinliklerine katılmamaya davet ediyoruz.”
- Türkiye’de ve dünyada 2008’den bu yana gösterilere çıkan sokak sanatçısı Erdal Çoban’a İzmir Alaçatı’da canlı heykel performansı sergilediği için zabıta ve polisler kabahatler kanununun ‘çevreye zarar verme’ maddesine istinaden para cezası kesti. Gösteri yaptığı dükkânın önü için sahiplerinden izin alarak gösteriye başladığı ve kimsenin rahatsız olmadığını belirten Çoban, “Yaklaşık yarım saat gösteri yaptım. Sonrasında hem polisin hem zabıtanın müdahalesine maruz kaldım. Arkadaşlara sokak sanatının izne tabii olmayacağını şehirler için yaşayan kültür varlıkları olduğun söyledim. Para cezası keserek Alaçatı’dan yolladılar. Sokak sanatçıları olarak biz bu durumu kabullenmiyoruz. Sokaklarda halk sağlığına zarar veren birçok durum varken sokağı güzelleştiren sokağa anlam katan insanları mutlu eden ve mutlu etmek için çabalayan performans sanatçılarının böyle bir cezayla karşılaşması üzücü” dedi. Daha önceleri Türkiye’yi temsilen Barselona dâhil birçok ülkede performans gösterdiğine değinen Çoban şöyle devam etti: “Performans alanları bellidir ve insanlar orada rahatça gösterilerini yaparlar. Rusya, Yunanistan ve Romanya’da da bununla ilgili gösterilere çıktım. Dünya üzerinde canlı heykel performansı konusunda dünya rekoru bana ait 24 saat 34 dakika… Alaçatı’da bana çok üzücü bir tavırla yaklaştılar”.
2018 yazı geride kaldı. Sanat alanı yeni bir sezona hazırlanıyor. İktidarın sanat alanını yeniden düzenleme, kendine uydurma, uymayanı yok etme planında bir değişiklik yok. Ülkenin ve kentlerin yağmalanması, betonlaştırılması, halkın sağlığının hiçe sayılması, emeğin ve sanat haklarının gaspı hız kesmeksizin sürüyor. Ülkede ve dünyada yaşanan trajedinin geniş kitlelerce öğrenilmemesi için her yol deneniyor. Sanat alanı da bu baskılardan payını alıyor. Sanat Meclisi olarak sanatın sahipsiz ve yapayalnız bırakılmaya çalışıldığı ülkemizde yapılan saldırıları teşhir ediyor ve kamuoyu ile paylaşıyoruz. Bu duruşun tarihin bu döneminde önemli olduğunu düşünüyoruz. Bakalım yeni sanat sezonunda alanımız neler yaşayacak… Hak ihlallerini yok etmenin yolu karşı çıkmak ve tepkimizi topluca ortaya koymaktan geçiyor. Çünkü halkımızın da dediği gibi, “korkunun ecele faydası yoktur!”.