Başkanlık rejiminin ilanı samimi bir muhalif duruş açısından turnusol kağıdı işlevi görüyor. “Yeni Türkiye’yi kabullenmeliyiz” diyerek yeni rejime biat ettiklerini söyleyenler arasında seküler olduğunu bildiğimiz sanatçılar da var: Ahmet Ümit, Bülent Ortaçgil, Mazhar Alanson, Çağan Irmak… Elbette el etek öpmüyorlar. Daha da kötüsünü yapıyorlar. Biatlarını incelikle kamufle ediyorlar. Birer hoşgörü timsali kesilerek esiri oldukları korkuları topluma mal etmeye çalışıyorlar. “Hepimiz aynı gemideyiz” derken gözlerimizi yaşartıyorlar.
Bu trajikomediyle ilgili iki yazar dikkat çekici yazılar ortaya koydular.
Birgün gazetesi yazarı Fatih Yaşlı iktidarın hangi yandaş mecraları kullanarak kaleyi içeriden fethetmeye çalıştığını deşifre eden önemli bir yazı yazdı. Röportajlardan üçü aynı gazeteden, ikisiyse aynı muhabirle yapılmıştı. Bahsi geçen sanatçıların yeni sisteme alışın dediklerini belirten Fatih Yaşlı, bu sanatçıların susmaları yönünde çağrı yaptı. Muhalefeti sindirme yönündeki söylemlere ise alışmama mecburiyetiyle karşılık verdi.
Mesleki ve Örgütsel Dayanışma..
Portalimiz yazarlarından Ömer Faruk Kurhan konuyu iktidarın kültürel hegemonya kuramamasıyla ilişkisini kurarak, yeni rejimin “yeni bir yandaşlık” ve “biat” sistemi kurmak istediğini belirtti. Biat çağrısı yapan sanatçıları ise seküler yandaş olarak tanımladı. Muhalif duruşa sahip sanatçıların ise itaatsizliklerine mesleki ve örgütsel bir çerçeve kazandırmaları gerektiğini hatırlatan Ömer F. Kurhan’ın yazısına buradan ulaşabilirsiniz.
Yeni iktidarın derinleşen ekonomik kriz ve yaklaşan yerel seçimler öncesinde, değişken kurnazlıklara başvuracağını tahmin etmek çok zor değil. Türk-İslam otoriteryenliğine karşı, seküler, kültürel çoğulcu ve demokratik bir kültür sanat yaşamını kurabilmek adına, muhalefetin kendini güncellemesi, örgütsel altyapısını oluşturması gerekiyor. Hem de acilen… Yüksek siyaset yanılsamalarına kapılma sendromu yüzünden örgütlü bir muhalefet kurmayı sürekli erteliyoruz. Bu gidişle 2023’e gelindiğinde çok farklı şeyleri tartışıyor olabiliriz…
Bu süreçte ise sanatçılara toplumun aynası olmaktan başka işler düştüğü ise kesin… Örgütsel dayanışma olanaklarından uzak durduğumuz müddetçe, üretimlerimiz daracık bir odayı ferah göstermekten başka bir işe yaramayabilir.