DTCF Tiyatro Bölümü ve Muammer Karaca Tiyatrosu’nun akıbetini tartışaduralım yeni bir saldırı gündeme damgasını vurdu. Müjdat Gezen Sanat Merkezi Akit Gazetesi’nin hedef göstermesinin ardından saldırıya uğradı.
Belki de saldırı kadar vahim başka bir olay da saldırıyı sahiplenen ve Müjdat Gezen’e hakaretin de ötesinde açıkça küfreden yayın organlarının olmasıydı. Üstelik Yılmaz Özdil’e göre henüz Kültür Bakanı’ndan, Milli Eğitim Bakanı’ndan geçmiş olsun ziyareti dahi yok. Herhalde şükretmemizi istiyorlar. Ne de olsa “yangına körükle gidebilirler”, değil mi? Bu arada Şehir Tiyatroları ve Devlet Tiyatroları’ndan kurumsal anlamda destek ziyaretinin gerçekleşmemesi de tarihe not olarak düşülüyor!
Çok açık ki bu saldırı, yalnız Müjdat Gezen’e ve bir eğitim kurumuna değil tüm seküler çevrelere verilen mesajdır. Ancak şunu da vurgulamak gerekir: Saldırıdan sonra Müjdat Gezen’in tavrı ve konuşmaları da en az saldırı kadar etkili olmuştur.
Alçak saldırıyı alaya alması ve dik durarak karşılaması seküler cenahın son ana kadar dayanmasını ve direnmesini ima eden çok önemli bir mesajdı. Kendisinin de dediği gibi “Bu yangın çabuk söner ama bizim içimizdeki cumhuriyet ateşi sönmez. Hayır demeye devam edeceğiz!”
Öte yandan seküler cenah adına bir mesaj da yine bir kültür sanat kurumundan, BGST’den verildi. Geçtiğimiz günlerde BGST KHK’lara karşı durmak için bir dayanışma çağrısı yaptı. “Burada KHK geçmez!” sloganıyla BGST Kanun Hükmünde Davetiye Kampanyası’nı duyurdu. Gösterilerinde KHK mağdurlarına davetiye ayırdıklarını açıkladı.
Bu kampanyanın önümüzdeki günlerde geniş bir çevreyi içine alarak büyümesi ve hatta bir dayanışma bütçesi oluşturulmasına yönelmesi, direniş ve dayanışma ağları yaratma adına ayrıca değerli olacaktır.
Hocaların hocası Sevda Şener’in de dediği gibi: “Tiyatro sanatı insanı eşiklerde sınar”.