Barış için Akademisyenlerin bildirisine destek olan 433 sinemacıya açılan soruşturmaya kültür meslek örgütlerinden tepki geldi. “Suçu ve suçluyu övme” gibi suçlamalar taşıyan soruşturmaya Kültür-Sen “Anayasanın hükümleri iptal ediliyor” diyerek tepki gösterdi. DİSK Sine-Sen ise kendilerine ulaşan tebligatta istenen kimlik ve iletişim bilgilerini emniyetle paylaşmayacaklarını belirtti. Barış için Akademisyenlerin Avukatı Meriç Eyüboğlu, “Barış talep eden bir metnin suç olduğunu hukuken kabul etmemiz mümkün değil” dedi.
Barış bildirisine imza atmanın suç olamayacağını söyleyen Kültür Sanat Sen Genel Başkanı Yavuz Demirkaya, “Anayasanın hükümleri ihlal ediliyor. İfade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü şu anda da yaşamı savunma özgürlüğü suç sayılmak isteniyor. Sanat dergileri kapatılıyor, akademisyenler yargılanıyor şimdi de sinemacılara soruşturma başlatıldı. Bunu büyük bir hukuksuzluk olarak görüyoruz. Bu hükümetin ideolojik bir hamlesi. Barış bildirisine imza atanlara soruşturma açılmasının bahane olduğunu çok iyi biliyoruz. Çünkü dünyanın hiçbir yerinde barış istemek suç değildir. Barış istemek sadece akademisyenlerin, sinemacıların savunduğu bir şey değil. Sinemacılara soruşturma başlatarak halkın büyük bir kısmına gözdağı verilmek isteniyor. Bir an önce bu yanlıştan dönülmeli. Hükümeti, evrensel hukuka geri dönmeye davet ediyoruz. Bu soruşturmalar derhal durdurulmalı. Barışı savunanlar soruşturulmamalı, yargılanmamalı” diye konuştu.
Sinema Emekçileri Sendikası (Sine-SEN) Genel Başkanı Zafer Ayden, “Barış akademisyenleri hala yargılanıyor. Suç kesinleşmemiş. Oluşmamış bir suçun propagandasını yapmak iddiasıyla soruşturma açılıyor. Kesinleşmemiş bir suçun nasıl propagandası yapılır?” dedi. Gönderdikleri isim listesinde üyelerine ait kimlik ve iletişim bilgilerinin talep edildiğini söyleyen Ayden, “Bizim zaten bilgilerimiz ellerinde var. Çalışma bakanından isteyebilirler. Bilgilendirme yapmayı da düşünmüyoruz” diye konuştu. Ayden sözlerine şöyle devam etti: “Son dönemlerde soruşturma furyası var. Baskı altına alarak yönetmeye çalışıyorlar. Gözdağı vermeyi, baskılamayı, uygulama haline getirmiş bir hükümetle karşı karşıyayız. Bu tür uygulamaların da karşısında durmak gerekiyor. Baskı altına alınmaya çalışılan, susturulmaya çalışılan en geniş kesimler birlik içinde ortak mücadele etmeli. Böylesi bir duruş sergilemeli.”
‘BU SORUŞTURMA HUKUKİ DEĞİL’
Barış için Akademisyenlerin de avukatı olan Meriç Eyüboğlu, “Bildiri kamuoyu ile paylaşıldıktan sonra akademisyenler hakaret ve tehdidin hedefi oldular. Önce Cumhurbaşkanı hedefe aldı. Onunla sınırlı da kalmadı, akademisyenlerin iş akdi tek tek sonlandırılarak üniversiteden uzaklaştırıldı. İşte o günlerde o kadar tehditle karşı karşıya kalmalarının akabinde, toplumun değişik kesimlerinde akademisyenlere destek imzaları toplanmaya başlandı. Avukatlar, sağlıkçılar, edebiyatçılar, mali müşavirler destek imzalar geldi. Sadece ulusal destekle kalınmadı uluslararası destek de geldi” dedi.
Barış için Akademisyenlerin bildirisine destek verdiklerini açıklayan sinemacılara bir yıl sonra soruşturma açılmasına tepki veren Eyüboğlu, “Bu konuyla ilgili tespit ettikleri sendikalara, derneklere üyelerinizin adreslerini bildirin diyorlar. Öyle anlaşılıyor ki bununla ilgili açılmış savcılık dosyası var. Barış için akademisyenlerin maruz kaldığı hakaret ve tehditlere destek amacıyla imza metni oluşturan sinema oyuncuları ile de ilgili bir soruşturma yürütülecek. Bununla da sınırlı kalmayacaktır. Destek veren meslek örgütlerine de, demokratik kitle örgütlerine de sirayet edecektir” diye konuştu. Eyüboğlu, “Barış için akademisyenlerin 4’ü yargılanıyor. Geçtiğimiz günlerde duruşması vardı. Diğerleriyle ilgili ifadeler tamamlanmadı. Daha açık bir ifadeyle söyleyecek olursak imzacılar hakkında ne yapacaklarına karar vermiş değiller. Sadece sinemacılar değil, o süreçte destek veren kesimlere yönelik baskının da artacağını gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.
Bu soruşturmanın hukuki olmadığını söyleyen Eyüboğlu, “Barış bildirisi yaşam hakkı ihlalinin ve diğer ihlallerin savunulmaması gerektiğini söylüyordu. Hala çok yakıcı bir talep. İfade özgürlüğüne ilişkin bir çağrıydı. Bu konuda eleştirilerini söyleyen bir metindi. Böyle bir metnin suç olduğunu hukuken kabul etmemiz mümkün değil” dedi.