Mimesis Haber / Üç Kuruşluk Opera ile sahne alacak Alman topluluğu Berliner Ensemble’ın sanat yönetmeni Claus Peymann ile 13 Mayıs Cuma günü Pera Müzesi’nde, Pera Müzesi’nin işbirliğiyle ve Prof. Dr. Dikmen Gürün’ün ön sunumu ve Prof.Dr. Kerem Karaboğa’nın moderatörlüğü, Zeliha Berksoy ve bir çok tiyatro severin katılımı ile bir söyleşi gerçekleştirildi.
Claus Peymann ile ilgili Prof.Dr.Dikmen Gürün söyleşinin başlangıcında yaptığı kısa sunumda, Alman yönetmenin ülkesinde iflah olmaz oğlan olarak nitelendiğini, Peymann’ın duruşu ile Muhsin Ertuğrul’a benzediğini ifade etti.
Schaubühne’nin kurucularından biri olan, Peter Hantke, Thomas Bernard gibi isimlerle de çalışan, aynı zamanda Burg tiyatrosu onursal üyesi ve son olarak Heiner Müller’den devraldığı Berliner Ensemble’da genel sanat yönetmenliğini yürüten Peymann önümüzdeki sezon bu görevini bırakmayı planlıyor.
Süre olarak kısa ama konu çeşitliliği ve sunumundaki canlılığı ile oldukça zengin bir içeriğe sahip söyleşide Claus Peymann’a yönetilen sorulara verilen, tam olarak olmasa da yaklaşık ifadelerle bazı yanıtlar şöyle:
- Tiyatroya bakışı: 1937 doğumluyum ama 1968 benim asıl doğum yılımdı. Zira bu yıl Avrupa’da ve dünyada insanların ayağa kalktığı, dünyayı etkileyebileceğimizi ve etkilememiz gerektiğini gördüğümüz yıl oldu. Tiyatro ile bağım da bu bağlamda oldu.
- Tiyatronun toplumu etkileme ve değiştirme gücü: Kafkas Tebeşir Dairesi çocuğun çekiştirilme anını düşünün. Bir tarafta çocuğun gerçek annesi, diğer tarafta çocuğu yetiştiren annesi… Bir karar verilecek, karara göre ya çocuk acı çekecek ve çekiştirmede galip gelen anneye ait olacak yahut çocuk acı çekmesin diye yarışmaktan çekilinecek ve çocuk kaybedilecek. İşte o tek bir anda, o karar tartışmasında tiyatro insanları yakalıyor. Bu anlar, sanatı tek başınalıktan birlikteliğe dönüştürdüğü anlardır.
- Tiyatro ve devlet ilişkisi: Tiyatro hiçbir zaman devlete yaranan bir sanat olamaz, çünkü tiyatro bir başkaldırı alanıdır. Avrupa’da bu yaklaşımdan bir vazgeçiş söz konusu ancak ben hala umudumu taşıyorum ve tiyatronun birçok şeyi değiştirebileceğini düşünüyorum.
- Tiyatroya devlet desteği: Sübvansiyon almak ruhunu ona satmak anlamına gelmiyor. Destek alınır ama gerekirse bu destekle yıkıcı düzeyde eleştiri yapılır. Diğer taraftan Avrupa’da da işler zorlaşıyor. Burada işlerin daha zor olduğunu tahmin ediyorum.
- Neden oyunlarında skandallar yaşandı?: Skandal yada sansasyon yaratmak için sanat yapılmaz. Picasso skandal yaratmak için Guernica’yı yapmamıştır. Skandal Alman’ların Guernica’yı bombalamasıdır. Gerçeği, iyiyi, doğruyu anlatmak bazen bu tür sonuçlara neden olabilir. Birlikte çalıştığım Thomas Bernard Avusturya’lılara ikinci dünya savaşında mağdur değil fail olduklarını söylediği için yaşadığı toplum ile karşı karşıya gelmiştir.
- Brecht’e yaklaşımı nasıl değerlendiriyor?: Brecht şu an pek de moda değil. Brecht’e anakronist bir anlayışla bakılıyor. Berliner Ensemble’a da müze muamelesi yapılıyor. Brecht iyi bir satış yapmak için sahnelenmez.
- Mülteci sorununa bakışı: Kuzey Afrika ve Ortadağu’da yürüttüğümüz politikaların sonuçları günümüzün en önemli meselesidir. Avrupada savaş öncesi koşullar var. Gidişat iyiye işaret etmiyor. Ciddi silahlanma var, milliyetçi sağ partiler güçleniyorlar ve buna karşı dikkatli olmak gerekir. Avrupa’dan yeni güçlü bir köktenci hareket çıkmasına karşı dikkat etmek gerekir.
- Üç Kuruşluk Opera ve Brecht: Brecht 3 Kuruşluk Opera ile ünlenmiştir. Bu nedenle, bu oyunla duygusal bağı vardır.
- Sık sık simultane çeviri aygıtını düşürmesi üzerine: Bilgisayar hiç sevmem, kullanmam, bu cihazlarda bu nedenle sevmezler beni zaten.
Claus Peymann’ın genel sanat yönetmeni olduğu Robert Wilson yönetiminde Berliner Ensemble tarafından sahneye konulan Üç Kuruşluk Opera, 13 Mayıs Cuma ve 14 Mayıs Cumartesi tarihlerinde Zorlu Performans Sanatları Merkezi Ana Sahne’de olacak.
Söyleşi ile ilgili fotoğraflar için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız.
http://www.iksvphoto.com/#/album/abf10m
Fırat Kuyurtar / Mimesis