Bahar Çuhadar
buluT’un yeni oyunu ‘Babil’, bizi gökdelenlerin önünde uzanana değil, içinde olanlara bakmaya davet ediyor. Hakiki manzarayı görmek için, ekibin peşine takılıp 29’ncu kata çıkmaya değer…
Hafriyat kamyonları geceleri şehirleri tavaf ediyor, metrelerce dipten çıkarılan hafriyatlar oradan oraya taşınıyor. Açılan koca deliklere, göğü delen kuleler dikiliyor. ‘Şehre hem uzak, hem de şehrin göbeğinde kurulan yaşam alanları’ mahalleleri, sokakları ama en çok da insanları yiyerek çoğalıyor. Ve bizim buralarda hep olduğu gibi: “Bir insan öldü diye hayat durmuyor”…
buluT’un, Emek Sahnesi ile ortak projesi ‘Babil’, şehre tepeden bakan bu kulelerden birinin 29’ncu katından inşaat/iş cinayetleri-kentsel/rantsal dönüşüm sarmalına bakıyor. Oyunun yazarı Ebru Nihan Celkan’ın, önceki oyunlarında birlikte yol aldığı karakteri ‘Umut’, bu kez inşaatlarda kaçak çalışan bir öğrenci.
Havalı lokasyonlardan birinde yükselen Babil Kuleleri’nin inşaat sürecinden başlayan bir öykü, bu.
29’ncu katta, birkaç ay içinde yaşanan farklı anlara tanık oluyoruz. İnşaat işçileri, şantiye şefi, temizlik işçisi kadınlar ve dairenin yeni sahibi evli çift üzerinden bir iş cinayetinin anatomisini izliyoruz. İşçiler-patron temsilcisi-hukuk sistemi-tüketici hattında ilerleyen bir döngü kurmuş, oyunun yönetmenliğini de üstlenen Celkan. Dramaturjisini Özlem Karadağ’ın, yardımcı yönetmenliğini Aylin Alıveren’in yaptığı oyun, yeni nesil sitelerin üzerinde yükseldiği ‘vahşi temeli’, yedi ayrı karakteri ‘Babil Kuleleri’nde buluşturarak anlatıyor.
Odak noktasından uzaklaşmamayı başaran bir metni, meselesini bütünlüklü bir çerçeveyele aktaran bir dramaturjisi, doğal komedisiyle bu sert öyküyü seyirciyi boğmadan anlatan bir dili var, oyunun. İnşaat atmosferi metal platformla (Dekor tasarım Murat Duraklı & Serkan Kavurt) yaratılırken; ışık (Alev Topal), müzik (Ekin Sanaç) ve kostümde de (Çağla Yıldırım) karakterlerin alacakaranlıkla huzursuz bir aydınlık arasında geçen kesitlerine uyum sağlayan tasarımlara imza atılmış.
Gelgelelim sahne geçişlerinde yer yer yaşanan boşluk anları, akışın pürüzsüz olmasına mani oluyor. Oyunculuk dili açısından bakıldığında ise sahnede bir tür uyumsuzluk çarpıyor göze. Deniz Celiloğlu ‘şantiye şefi’ olarak izlemeye doyulmaz bir karakter yaratmış örneğin. Hem karakteri sonuna kadar inandırıcı kılıyor, hem de çok çok iyi bir oyunculuk sergiliyor. Pınar Yıldırım da Karadenizli temizlikçi kadın rolüyle seyirciyi avucuna alıyor. Defne Halman ‘vicdanı’ ve ‘kadın duruşunu’ yansıtan karakteriyle, kocası rolündeki Murat Mahmutyazıcıoğlu sınıf atlamak için debelenen hukuk adamı olarak hayli iyi işler izletiyor. Keza İbrahim Ersoylu, Mênsur Zîrek ve Zeynep Çelik Kureşli de öyle; herkes ayrı ayrı ikna edici performanslar sergiliyor. Ama bu durum, oyunculuklar arasında hissedilir uyumsuzluk olduğunu değiştirmiyor.
‘Babil Kuleleri’ yanıbaşımızda yükseliyor. buluT bizi, bir kerecik de kulelerin önünde uzanana değil, içinde olanlara bakmaya davet ediyor. Hakiki manzarayı görmek için, ekibin peşine takılıp 29’ncu kata çıkmaya değer…
BABİL
Yazan: Ebru Nihan Celkan
Yöneten: Ebru Nihan Celkan
Oyuncular: Defne Halman, Deniz Celiloğlu, İbrahim Ersoylu, Mensur Zirek, Murat Mahmutyazıcıoğlu, Pınar Yıldırım, Zeynep Çelik Küre
Süre: 70 dk.
Bilet Fiyatı: Öğrenci 30, Tam 50 lira.
Ne zaman, nerede?: 20 Mart 19.00’da, 26 Mart’ta 20.30’da Kadıköy’deki Emek Sahnesi’nde.