Ülkemizde belki de son otuz yıldır kavramsal olarak kullanılan ve pratikte uygulamaya sokulan bir alan “drama”. Bu alanda çalışanlara, kurum ve kuruluşlara sağlıklı veri aktarımına yönelik girişimlere sıkça rastlamadığımız da ayrı bir gerçek. Bülent Sezgin’in Oyun-Tiyatro-Drama İlişkisi başlıklı kitabı da bu düzlemde duyulan ihtiyaca yanıt verecek olumlu bir dosya. Sezgin’in “Kuram ve Uygulama” alt başlığıyla meraklısına sunduğu bu çalışmasında, drama ve tiyatronun asal unsuru olan oyun ve oyun kuramları, kapsamlı bir biçimde ele alınıyor ve yine tiyatro ve drama arasındaki grift ilişki, estetik ve pedagojik bağlamda inceleniyor.
Oyun kavramı, içerik açısından çok farklı eylem ve davranışın göstergesi. Üstünde buluşulan temel ayırıcı özelliği ise “eğlence içeren bir hareket” olduğuyla ilgili. Bu asal tanıma farklı düzlemde retorikler yüklemek elbette olanaklı. Örneğin oyunun bir “ilerleme ve gelişme” retoriğiyle değerlendirilebileceği bunlardan bir tanesi. Yine oyunun bir “kimlik”, bir “kader”, bir “güç” olduğunu bu sıralamaya ekleyebiliriz. Sonuçta felsefeden iş dünyasına, okuldan aile ilişkilerine; karı koca olmaktan ebeveyn olmaya değin yaşamın pek çok farklı alanlarında bu retoriklerin anlam ve davranış düzlemindeki yansımaları , bireyin varoluşunda da belirleyici göstergelerden.
Bülent Sezgin, çalışmasında konunun teorik yanını geniş bir biçimde ele alıyor. Tarihsel süreçten felsefi yapılanmaya değin oyun ve drama kavramlarını ayrıntılı bir biçimde irdeliyor. Daha sonra oyun kavramıyla öğrenme ilişkisini, yine öğrenme sürecinin farklı katmanlarına denk düşecek bir biçimde aktarıyor. Sanatsal deneyim ve öğrenme ilişkisi üzerine, Alman oyun yazarı Bertolt Brecht ve İngiliz drama uzmanı Gavin Bolton’dan görüş ve örneklemelerle konuyu çeşitlendiriyor. Yine konunun uzmanlarından Dorothy Heathcote ve Augusto Boal’in konuya birebir katkılarıyla meraklısını dramanın işlevselliği üzerine keyifli bir yolculuğa çıkarıyor.
Sezgin’in kitabı, eleştirel pedagojinin gelişmesine katkıda bulunmak isteyen eğitimci ve sanatçılar için tam bir başvuru kaynağı. Karşılaştırmalı olarak sunulan pedagojik perspektifler eşliğinde okur, konuyla ilgili olarak yetkin bir bombardımana tutuluyor. Oyun ve oyun kuralları ilişkisi, eğitsel düzlemde analiz ediliyor. Oyunlardaki işbirliği ve paylaşımdan, mücadele ve rekabet duygusuna uzanan sınır çizgileri pedagojik bir dille okura sunuluyor.
Konuyla ilgili uzun yıllardır çalışmalar yapan Sezgin, kitabının son bölümünde ise deneyimlerinden yola çıkarak biriktirdiklerini okurlarıyla paylaşıyor. Çalışma arşivinin birebir paylaşıldığı bu son bölüm bile konuya ilgi duyanlar için ciddi bir kazanım. Doğaçlamaya dayalı pek çok drama uygulaması kısa metinler halinde sunuluyor. Günlük yaşamın içinde yaşanan bir olaydan , izlenen bir reklam filminden, bir atasözü ya da deyimden yola çıkarak gerçekleştirilebilecek drama uygulamaları konunun takipçileri için gerçekten de heveslendirici ve cesaret verici türden.
Günümüzde, artık eğitimin ayrılmaz ve yadsınamaz bir kolu olan “drama”nın tarihçesinden felsefesine, mantığından uygulamasına farklı katmanlarda bilgi ve deneyimle donanmış bu çalışma, konuya yakınlık duyanlar için başucu değerinde.
Ahmet Önel
*Bu yazı 17 Aralık 2015 tarihinde Cumhuriyet Kitap Eki’nin 1348. sayısında yayınlanmıştır.