Mehmet K. Özel
daha ilk sahneden bu hikayede ters giden bir şeylerin olduğunu fark ediyorsunuz. protagonistlerin şölen masası zeminle alışılmamış bir açıda yerleştirilmiş; masanın üst yüzeyi çapraz yönde aşağıya doğru eğimli; bir tarafta oturanlar yüksekte kalırken diğer tarafındakiler alçakta. yeni bir şey kutlanıyor ama belli ki, yitip gitmiş başka bir şey sayesinde bu kutlama; bir ölüm, hatta cinayet! sonrasında, oyunda ne zaman bir ölüm gerçekleşse, sahnenin arkasında sapasağlam duran masif duvar zeminle açılı bir hal alacak; ya öne doğru alçalacak, inecek ve zemine dönüşecek, ya da arkaya doğru kaykılacak, devrilecekmiş gibi olacak. ölümler, o ana kadar sağlam bastığımız ve güvenli olduğunu zannettiğimiz zeminin/düzlemin/dünyanın/ortamın aslında ne kadar kaygan/düzensiz/mesnetsiz/tekinsiz olabileceğini gösterecek bizlere.
martin vilinius’un yönettiği, danimarkalı tiyatro topluluğu republique theatre’ın sivridilli, l’enfant terrible ingiliz üçlü tiger lillies ile ortaklaşa sahne aldığı “tiger lillies perfom hamlet” oyununda beni en çok etkileyen ölümün yaşamla kurduğu bu ilişki oldu.
yönetmen martin vilinius ara dahil yaklaşık 2.5 saat süren oyunun her bir sahnesini birbirinden farklı bir tiyatral araç kullanarak tasarlamış. akrobasiden sirke, kukladan video projeksiyonuna uzanan bir çeşitlilikteki bu tiyatral araçlar kullanıldıkları sahnelerin içeriklerinin/anafikirlerinin en yalın ve etkili şekilde ortaya serilmesine yarıyorlar. sadece bir kaçını örnek vermem gerekirse; -çağdaş bir teknik olarak video projeksiyonun kullandığı sahnelerden birinde; hamlet’in öldürülmüş babasının hayaletinin video projeksiyon “görüntüsü” (hayaleti mi demeli yoksa) hamlet dahil bütün karakterlerin çıplak bedenlerine yansıtılarak hayat buluyor ve bu sahnenin sonunda görüntü giderek küçülerek hamlet’in yüzüyle örtüşüyor..
-belki de tiyatro denince akla gelebilecek en geleneksel tekniklerden biri olan akrobasi ise ağırlıklı olarak ofelya’nın sahnelerinde kullanılmış; ofelya’nın masumiyeti, uçuculuğu ve bıçak sırtı bir dengede ilerledikten sonra ölümü seçen sonu bu kadar isabetli görselleştirilmezdi sanırım..
-kukla tiyatrosu mantığının kullanımı ise bir kaç farklı sahnede birden karşımıza çıkıyor. polonius’un; çocukları ofelya ile laertes’i sözleriyle, nasihatlarıyla ve zorlayarak yönetmek istemesinden esinlenerek olsa gerek, devasa kukla kollarla temsil edilmesi ne kadar etkileyiciyse, bedenlerinden lastik ipler çıkan kukla karakterlerin sahnesi de o kadar anlamlıydı.
-ve tabii ki hınzır kelime oyunları içeren sözlere besteledikleri müzikler ve martyn jacques’ın hayran olunası sesi ve yorumu sayesinde tiger lillies grubu oyun mekânını ve hikayeyi grotesk bir kabareye dönüştürdü.
sanırım bu yapımdaki en büyük başarı yönetmen martin vilinius’a aitti. bu kadar farklı tiyatral aracın, türün ve sanatçının bir aradalığı ortaya kolaylıkla yamalı bir bohça çıkarabilecekken, vilinius elindeki bu zengin malzemeyi ustaca, zekice ve dozunda kullanarak hiç bir sahnesinde sırıtmayan ve sarkmayan bir bütünsellik yaratmayı başarmış.
“tiger lillies perfom hamlet” 15-17 ekim 2015 tarihlerinde istanbul’da turnedeydi. istanbul seyircisini tiger lillies ile şimdiye kadar sık sık olduğu gibi sadece konserleriyle değil, geç de olsa bir tiyatro projesiyle de bir araya getirdiği için iksv’ye teşekkürler.. tiger lillies’in “hamlet” dışında pek çok başka heyecan verici tiyatro işi var; umalım tiger lillies onlarla da ileriki zamanlarda şehrimize misafir olsunlar..