Mehmet K. Özel
bu sezon uluslararası dans camiasının merakla beklediği akşamlardan biri tanztheater wuppertal pina bausch’un pina bausch’suz gösterileri olsa gerek. bausch öleli altı yıl oldu; ve topluluk nihayet başka koreograflarla çalışmak için zemin hazırladı, cesaret topladı.
yeni yapıtlar için, londra’nın dans mabedi sadler’s wells’in genel sanat yönetmeni alistair spalding’in danışmanlığında ilginç isimler seçilmiş. daha önce profesyonel bir topluluğa iş yapmamış ingiliz theo clinkard, arjantinli cecilia bengolea ile fransız françois chaignaud ikilisi ve tim etchells.
dört isim arasında en ünlü ve tanınmış olanı, aynı zamanda seçilenler arasında insanı en şaşırtanı sonuncusu çünkü etchells koreograf değil, topluluğu the forced entertainment ile yıllar boyu kendi tarzını oluşturmuş, tiyatroyu dilin, metnin ve hikayenin kullanımı üzerinden zenginleştiren işleriyle kendi imzasını yaratmış bir tiyatrocu.
clinkard’ın “somewhat still when seen from above” işi 35 dakika, bengolea ile chaignaud’nun “the lighters – dancehall polyphony” işi 40 dakika ve etchells’ın “in terms of time” işi 65 dakika sürdü. toplamda üç saati geçen bir süreye yayılan üç yeni yapıtın her birinde topluluğun onar dansçısı görev aldı. julie anne stanzak, fernando suels mendoza, nazareth panadero, julie shanahan, aida vainieri gibi kıdemli dansçıların yanısıra topluluğa bausch’un vefatından sonra giren oniki genç dansçı (bunlardan altısı bu yaz topluluğa dahil olmuşlar) bu yeni işlerde hünerlerini sergiliyor, tabir caizse kurtlarını döküyorlar. özellikle; ağırlıklı olarak genç dansçılardan oluşan kadrosuyla akşamın ikinci yapıtı “the lighters – dancehall polyphony” enerjisi yüksek, esprili, dinamik ve gösterişli haliyle gerek alman gerek yabancı eleştirmenlerin gerekse de seyircinin en çok beğendiğiydi.
sırayla gidersem;
clinkard’ın “somewhat still when seen from above” adlı yapıtı genç dansçılar ile kıdemlilerin dengeli şekilde dağıldığı bir kadroyla sahneleniyor; hareket tasarımı dansçılarla birlikte ortaya çıkmış.
hiç bir şekilde strüktürü okunamayan, parçaların birbirine gevşekçe bitiştirildiği, anlamı eksik olması bir yana, etkisi de zayıf olan acemi bir işti bana kalırsa.
sahnenin derinliğinin, arka sahnenin en gerisindeki duvara kadar kullanılıyor olması etkiliydi, ancak bu da koreografiden daha çok mekân düzenlemesi ile yaratılan bir etkiydi; farklı boyutlarda üçgen merdivenler sahneye serpiştirilmişti, zaman zaman sahne görevlileri bunların en üst basamaklarına çıkıp buhar makinalarıyla etrafa buhar püskürttüler.
topluluğa geçen yıl katılan türkiye asıllı çağdaş ermiş’in varlığı, hem clinkard’ın dansçılarla işbirliğiyle geliştirdiği belirtilen hareket tasarımında hem de müzik seçiminde fark ediliyordu. selda bağcan “bundan sonra” adlı parçasıyla, çağdaş ermiş de aida vainieri ile yaptığı anadolu’nun bağrından kopmuş folklorik düetle wuppertal operası’nda alaturka bir rüzgar estirdiler.
bengolea ile chaignaud’nun “the lighters – dancehall polyphony”si daha önce de yazdığım gibi gerek enerjisi, gerek ironisiyle akşamın en ilgi gören işiydi.
bengolea daha önceki işlerinde de ağırlıklı olduğu belirtilen dubstep ve jamaica dancefloor tarzını bu sefer tanztheater wuppertal’in genç dansçılarıyla denemiş. chaignaud’un işe katkısı, dansçılara acapella şarkı söyletmek.
sıra dışı kostümler içerisinde hepsi özgün birer yaratığa dönüşmüş dansçılar bir sahnede dubstep veya jamaica dancefloor müzikleri eşliğinde ultra elastik, hiper enerjiyle dans ederken, bir sonraki sahnede ellerinde mum ışıkları bir rönesans ezgisini acapella seslendiriyorlar.
“the lighters – dancehall polyphony” akşamın bir önceki işi gibi, bariz bir omurgası olmayan; ancak parçaların diğerine nazaran daha bütünsel ve kendi içlerinde güçlü olduğu bir yapıt. dansçılar işi daha sahiplenmiş gözüküyorlar; yapıt boyunca seyirciden aldıkları bariz olumlu tepkiler onların daha da yükselmelerini sağlıyor.
kıdemlilerden andrey berezin gerek pembe tayt kostümü gerekse de bausch’unkini hiç benzemeyen bir koreografinin altından başarıyla kalkabilmesiyle bir adım öne çıkıyor. üç yıl önce topluluğa genç dansçı alımının ilk örnekleri paul white ile scott jennings ise, sayısız pina bausch yapıtında dans ettikten sonra, sanki nihayet diledikleri dans ortamını bulmuş gibiler.
eğer pina bausch’un sahnesine taban tabana zıt bir atmosfer aranıyorduysa, “the lighters – dancehall polyphony” hedefi onikiden vuruyor.
gelelim akşamın sona saklanan, davetliler arasında en kıdemli, ama koreografi dalında işler üretmeyen tiyatrocusunun, tim etchells’in işine: “in terms of time”a.
bausch’un ardından sahneye konulan ilk işlerin, bence bausch’a selam göndermeleri incelikli, düşünceli ve duyarlı bir davranış olurdu. bunu gerçekleştiren tek kişi etchells. pina bausch’un tiyatrosunu taklit etmeden onun ruhunu devam ettirmek; bunu yaparken de kendinden ödün vermemek, bu ilk “post-pina yeni yapıtlar” akşamında etchells’in başardığı bu.
etchells koreograf olmadığı için, doğal olarak “in terms of time”da hiç dans sahnesi yok; ama bausch’un özellikle 1980’li yılların ilk yarısındaki işlerine hakim olan koyu tiyatral atmosfer ve minimal hareket tasarımları mevcut.
etchells bu atmosferi yakalayabilmek için belki de on kişilik ekibin çoğunu kıdemli bausch dansçılarından seçmiş. on dansçıdan sadece dördü yenilerden; diğerleri arasında fernando suels mendoza, nazareth panadero, julie shanahan gibi en az 25-30 yıldır toplulukta dans eden kıdemliler var.
dansçıların, mavi plastik çöp torbalarıyla havayı yakalayıp sahnenin bir kenarına mavi hava torbalarından bir dağ yaratmaları; sahne önüne dizilip önlerindeki plastik hava kabarcıklarını mikrofon uzatıldığında her biri kendi ritmine, gücüne göre patlatması; bir masa etrafında oturup farklı farklı tonlamalarla birbirlerine “thank you” demeleri, teşekkür etmeleri; çocukça bir neşe ve saflıkla şişirdikleri balonları serbest bıraktıklarında hangisinin en uzağa gideceğinin yarışmasını yapmaları; parmaklarıyla yüz mimiklerini yönetmeleri ve bedenlerinin ölçülerini almaları; tommy mccook’un ska parçası “freedom sounds” eşliğinde ellerindeki yaklaşık 100 plastik bardaktan oluşan kuleleri düşürmemeye çalışarak sahnede hızlıca hareket edip, sonunda ayakları kayarak sahnenin bütününü plastik bardak kaplı hale getirmeleri; onların üzerinde kah ezerek kah ses çıkarmamaya ihtimam ederek dolaşmaları; süpürgelerle onları bir kenara toplamaya çalışıyormuş gibi yapıp sahneyi aslında daha da dağınık hale getirmeleri…
siyahi bir kadının vücudunun her yanına pudra şekeri dökerek yalaması; bir dansçının büyük bir bitkinin arkasına geçip defalarca “beni görebiliyor musunuz?” diye sorması; durmadan oturduğu sandalyeden düşen adamın en sonunda koordinatlarını değiştirip, yerçekimine meydan okuyup duvarı zemin olarak kabul ederek sandalyesinde düşmeden oturması, ama aslında yerde yatıyor olması; bir elinde çakmak yakarken kucağında yangın tüpü taşıyan kadın; kendi yaptığı karton kutunun içinde yitip giden adam…
bunların hepsi tim etchells’in pina bausch’a hommage olarak kabul edilebilecek işini oluşturan parçalar; günümüzde yaşadığımız plastik hayatlarımızda ne kadar yalnız olduğumuzu, teşekkür ederken bile küfreder gibi olduğumuzu, etrafımızdakilerin farkına varmak ve onları doğal halleriyle yaşamak yerine -her anlamda- paketlemek derdinde olduğumuzu sakin bir ironiyle anlatan acı bir iş! “in terms of time” bence akşamın en güçlü, en duyarlı yapıtıydı. geleceğe kalır mı; belki bausch’unkiler yanında değeri hissedilemeyecek, ancak bausch anısına yapılmış en değerli işlerden biri olarak anılacağını umarım..
tanztheater wuppertal pina bausch eylül sonundaki beş “neue stücke 2015” temsili ile 2015-2016 sezonunu açtı. bu üçlü program bu sezon bir daha sahnelenmeyecek; ama umarım bir sonraki sezon dünyayı dolaşmaya başlar…