Mimesis Haber / Geçtiğimiz günlerde 283 sanatçının imzasıyla duyurulan “Teröre Hayır Kardeşliğe Evet” bildirisi tartışma yaratmaya devam ediyor. Onur Akın’ın ardından Sevinç Erbulak da metnin içeriğinden haberdar olmadığını açıklamıştı. Son olarak Tev-Çand Avrupa ve Yurtsever Kürdistanlı sanatçılar da bu bildiriyi yazılı olarak kınadılar. Kamuoyuyla paylaştıkları metin şu şekilde:
Bizler Tev-Çand Avrupa/Yurtsever Kürdistanlı sanatçılar olarak, Kürt Halkına karşı Kürdistan topraklarında yürütülen, bu kirli savaşı, Türk devletinin halka yönelik imha ve soykırım politikalarını ve uyguladığı insanlık dışı devlet terörünü kınadığımızı belirtiyoruz.
AKP ve Erdoğan’ın faşist çeteleri, Kürdistan’da her gün kentleri, ilçeleri ve köyleri bombalıyor; bebek, çocuk, yaşlı, genç, kadın demeden sivilleri katlediyor.
Aynı zamanda Erdoğan ve AKP faşizmine karşı duruş sergileyen, muhalefet eden devrimci-demokrat kurumlar, aydınlar, baskı ve şiddetle susturulup, sindirilmeye çalışılıyor.
Kürt halkı ve dostları, Hitler faşizmini aratmayacak yöntemlerle, her gün şiddetle yaşamak zorunda bırakılıyor. Ölmüş insanlara dahi tahammülü olmayan bu katledici zihniyete, tüyler ürperten politikalara rağmen, yine Kürt halkı ve politikacıları, kardeşlik, barış, bir arada insanca ortak yurttaşlık temelinde yaşama çağrısını her gün, uğradığı şiddete, hukuksuzluğa, haksızlığa rağmen yinelerken, Türkiye’li kendilerini sanatçı ve aydın diye niteleyen yaklaşık 283 sanatçı, maalesef ezilen halkların yanında durmaları gerekirken, her saat, her dakika Kürdistan’da katliam yapan çetelerin, Erdoğan faşizminin arkasında olduklarını kamuoyuna, bir basın açıklamasıyla duyurmuşlardır. Daha sonrasında Onur Akın’ın:”Bana danışılmadan ismim yazılmıştır” diye düzeltme yapmış olmasını, doğru bir tavır olarak görüyoruz. Doğrusu Kürdistan’daki uygulamalara bakıldığında, insanlık yerlerde süründürülürken, ve yine insanlığın yüzyıllardır birlikte yaratmış olduğu ortak insani değerler dibe vurmuşken, kendisini toplumun duyarlı kesimi diye niteleyen aydın-sanatçı iddiasında olan kişilerin durması gereken yer faşist iktidar ve militarist güçlerin yanı değil, her türlü hukuksuzluğa-şiddete uğrayan ezilen Kürt halkı olmalıydı. Her gün o coğrafyada, sokağa çıkma yasağının uygulandığı yerlerde yasaklar kaldırıldığında her seferinde bir katliam ortaya çıkmaktadır. Barış taleplerini kanla bastıran bu vahşi iktidar zihniyetine lanet olsun. ‘Oluk oluk’ akıttığınız bu kanda kendiniz boğulacaksınız.
Savaş suçu tanımının dahi yetersiz kaldığı bu topraklarda, sanatçı denilen bu kişilerin yaptıkları açıklamayı esefle kınıyoruz. Halkımız bunları iyi tanımalı, demokratik tepkilerini de onların sahte sanatını protesto ederek göstermelidir.
Bizde Kürdistanlı ve Türkiyeli devrimci-demokrat sanatçılar olarak, halklarımıza kardeşliğe ve barışa olan inancımızı yineliyoruz. İnsanlık ve onur mücadelesi veren, kahraman ve yiğit halklarımızın haklı mücadelesinin yanında olduğumuzu belirtiyor, özgürlük direnişinde bölgemizdeki tüm insanlar-halklar özgürleşinceye dek halkımızla aynı saflarda yerimizi alacağımızı kamuoyuna, devrimci-demokrat çevrelere ve Kürt halkına duyuruyoruz.