Kültür Bakanlığı özel tiyatrolara bu yıl yapacağı desteği açıkladı. Yine beklenen oldu ve Türkiye tiyatrosunda saygın bir yere sahip ondan fazla topluluk bu destekten mahrum bırakıldı. Gezi direnişi ile ilişkilendirilen bu topluluklar 3 yıldan beri aynı “yaptırıma” maruz kalıyorlar ve hakları olan bu destekten yararlandırılmıyorlar. Bu sene farklı olan şey ise bu durumun artık kanıksanmış olması. Yapılan bu haksızlığa karşı neredeyse hiç ses çıkmadı. Bu konuda ses çıkaran ender isimlerden birisi Bizim Tiyatro kurucusu Zafer Diper oldu. Diper bu haftaki köşe yazısında konuyu gündeme taşıdı. Bu durumu daha önceki yıllarda eleştiren, kınayan tiyatro sanatçılarının sessizliğini neye yormalı? Aynı günlerde yaşanan Ankara Katliamı’nın doğal olarak bu tür meseleleri ikinci plana itmesine mi? Yoksa seküler tiyatro camiasının bu hükümetten bir beklentisi kalmamış olmasına mı? Bunu söylemek zor ama 1 Kasım seçim sonuçlarının merakla beklendiği söylenebilir. Yeni oluşacak meclis tablosuna göre ehven-i şer bir Kültür Bakanı beklenebilir tabii. Kim olsa mevcut bakandan ehven olacaktır. Ama mesele özel tiyatroların örgütlü mücadelesinin nesnesi haline getirilmedikçe nihai çözüme ulaşılamayacağı, devlet desteğinin kriterleri belirsiz bir ulufe dağıtma mekanizmasından öteye gidemeyeceği de açık.
* * *
Bu hafta içinde iki önemli ismi kaybettik.
Bir tanesi bütün medya dünyası için duayen bir isim olarak kabul edilen ve aynı zamanda oyun yazarlığı kimliği ile bizim için de değerli bir isim olan Çetin Altan’dı. Özellikle 60’lı yıllarda yazdığı oyunlarla tiyatro literatürüne katkıda bulunan Çetin Altan asıl olarak köşe yazarı kimliğiyle basınımızın en usta isimlerinden biriydi.
Diğer kaybımız ise ana akım medyada Altan kadar yer bulmasa da biz tiyatrocular için son derece değerli bir isimdi. Prof. Dr. Nurhan Karadağ gerek eğitmen kimliği, gerek araştırmacı kimliği, gerekse de sanatçı kimliği ile şüphesiz tiyatromuzun en etkin kişiliklerindendi. Mezunu olduğu Ankara DTCF Tiyatro Bölümü’nde uzun yıllar hem eğitmenlik hem de yöneticilik yapan Karadağ, donanımı ve sıcak yaklaşımı ile öğrencileri için saygın bir isimdi. Aynı zamanda Ankara Deneme Sahnesi’ni kuran ve burada birçok özgün yapıt sahneye koyan Karadağ araştırmacı kişiliğiyle, geleneksel olan ile modern olanı buluşturma arayışı ile her zaman tiyatro tarihimizin parlak sayfalarından birini oluşturacak.