Bülent Sezgin
Bu yıl yirmincisi düzenlenen Bursa Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali, 19-24 Ekim tarihlerinde gerçekleştirildi. Festival gözlemcisi olarak iki gün boyunca Bursa’da idim. Festivalin tümünü takip edemediğim için, bugünkü yazımda daha çok festival örgütlenmesi üzerinde durmak istiyorum.
Sanat ve sanatçılar üzerinde ekonomik, sosyal ve politik bir tahakkümün olduğu günlerden geçiyoruz. Bu anlamda bir festivalin, bir sivil toplum örgütünün öncülüğünde, belediye ve vakıf desteğiyle yirmi yıldır devam ediyor olmasının çok önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. Assitej Türkiye Merkezi, Bursa Kültür Sanat Turizm Vakfı (BKSTV) ve Bursa Büyükşehir Belediyesi ortaklığı ile düzenlenen festival, Türkiye’de çocuk ve gençlik tiyatrosunun gelişmesini desteklemek adına önemli bir yerde durmaktadır. Zaman zaman idari ve sanatsal tercihler açısından bazı sorunlar yaşansa da, Bursa festivali yapısı itibariyle, Türkiye’de profesyonel kurumlar tarafından düzenlenen festivaller içinde farklı bir yerde duruyor.
Ülkemizde hala çocuk ve gençlik tiyatrosunun yok sayıldığı, bizzat tiyatrocular tarafından önemsenmediği bir ortamda, Assitej Türkiye Merkezi’nin çabalarıyla gerçekleşen etkinlik oyunlar, seminerler ve workshoplar ile de desteklenerek bir model oluşturuyor. Çocuk ve gençlik tiyatrosunun ticari paradigmanın dışına çıkarak, estetik bir dile kavuşması açısından bile Bursa festivalinde izlediğimiz oyunlar oldukça önemli. Oyun seçimleri bilindiği üzere Assitej Türkiye Merkezi tarafından yapılıyor. Her yıl en az yedisi Türkiye’den, yedisi de yurtdışından projeler seçiliyor. Bu seçim sürecinde Assitej Türkiye Merkezi aktif bir çalışma yürütüyor. Özelikle yurtdışı festivallerinde Assitej Türkiye Merkezi üyelerinin bizzat izlemiş olduğu oyunlar tercih edilmeye çalışılıyor. Ancak ekonomik nedenlerden dolayı dar kadrolu ve turneye rahat çıkabilecek grupların oyunları tercih ediliyor. Türkiye’den festivale başvuru yapan topluluk sayısının son yıllarda arttığı, ancak nitelikli çocuk ve gençlik tiyatrosu yapan toplulukların bir elin parmaklarını çok geçmediği söylenebilir. Bu yüzden de, festival sürecindeki en zor konulardan birisini Türkiye’den oyun seçimi yapmak oluşturuyor.
Bursa festivalindeki önemli gördüğüm konulardan birisi de, topluluklar ve tiyatrocular arasında sağlıklı bir iletişim ortamının kurulmaya çalışılması. Bunu sağlayan ise, her gün akşam saatlerinde yapılan gün değerlendirme toplantıları. Bu toplantılarda, gün içinde izlenen iki ya da üç oyun tartışmaya açılıyor. Yabancı toplulukların oyun tartışmalarında çevirmen desteği sağlanıyor. Bu tartışma ve eleştiri süreci yürütülürken, yapıcı bir üslup kullanılmaya çalışılıyor. Geçen sene bu konuda hatta bir atölye çalışması bile yapılmıştı. (bkzhttp://mimesis-dergi.org/2013/10/yapici-diyalog-yontemiyle-elestiri/) Festivale ayrıca her yıl tiyatro yayıncıları, gazeteciler, akademisyenler ve çeşitli kurumlardan gözlemci davet ediliyor. Gözlemcilerden deneyimlerini raporlaştırması talep ediliyor. Assitej Türkiye Merkezi kurumsal web sayfası ve Mimesis dergisinde yaklaşık dört yıldan beri bu gözlem raporlarını yayınlıyoruz. Bu raporların, nitelikli çalışmalar yapmak isteyen tiyatroculara ve araştırmacılara kaynak olacağını umuyorum.
Barış dolu bir Kasım diliyorum..