Bahar Akpınar
Bilindiği gibi tiyatronun temelleri 6. yy Atina Site Devleti’nde Dionysos onuruna verilen ritüellere dayanır. Bu özel temel tiyatro çalışmalarını sosyal bilimlerin farklı alanlarına da açar. Bu noktada Daryl White, ‘Toplumların ve kültürlerin anlaşılmasında antropologların ve dramaturgların uzun zamandır ritual ve tören konuları üzerine çalışmakta olduklarını’ belirtir.[1] White, ritüeli ‘sembolik bir eylem’ olarak tanımlar ve bu eylem katılımcıların hayatları üzerinde etkilidir. White’a göre ritüeller ve törenler, ‘’katılımcıların yaşamlarında anlamlı dönüşümlere neden olacak güçleri olan sosyal olaylardır’. Buna ek olarak White, ritüelin tiyatro tarihindeki önemine de dikkat çeker: Tiyatro tarihindeki tiyatro çalışmaları genel olarak Batı kültüründeki gelişmelerden ve onun türevlerinden hareketini alır. Ancak Grotowski gibi kimi uygulamacılar doğu kökenli uygulamalarla tiyatro pratiklerini, performansı birleştirmişlerdir.
Bu noktada White, performans kavramına dikkat çeker. White’a göre performans, ‘farklı kültürleri, kimlikleri, dönüşümleri merkezine alabilen çok daha geniş ölçekli bir alan sunar’[2]. Bu konuda daha ileri gitmeden önce performans tasarımlarıyla ilgili tarihsel yapılanmadaki durumun nasıl olduğuna kısaca bakmakta yarar olduğunu düşünüyorum.
Deirdre Heddon ve Jane Milling the Critical History of Devising Performances adlı kolektif çalışmalarında ritüellere de dikkat çekerler. Oyuncu bazlı performas tasarımları bölümünü anlatırlarken Heddon ve Milling, bu tür performansların kaynağını seyirci ile oyuncu arasında bir karşı karşıya gelme arzusu olarak tanımlarlar. Heddon ve Milling, tiyatral performansı bir ilüzyonun yeniden tekrarı olarak değil de, deneysel bir ritüel olarak tanımlarlar. Buradan hareketle Richard Schechner’in çalışmalarına dikkat çekerler. Schechner, Grotowski’nin yolunu takip ederek, aktörü şaman olarak karakterize etmiş ve drama alanındaki ilgisini ritual drama ve antrpoloji doğrultusu üzerinden Drama Review’daki teorik yazılarında belirtmiştir. Bu yazılarında farklı kültürlerden pek çok metaforik yaklaşımlar kullandığı görülür. [3]
Bu yaklaşımlardan biri de şaman törenleridir. Şamanların ritüelistik törenlerinden başlayarak bunların tiyatro sanatı içinde nasıl bir dramaturjik uygulama ile performansa dönüşebileceğinin örneklerine bakmalım. Bu açıdan yaklaştığımızda Heddon ve Milling’in tasarlanmış performans tanımlarında uygun olarak aşaman ritüelleri de tasarlanmış ritüeller haline dönüşürler. Bu tasarım tiyatronun araçlarından biri olan dramaturgi üzerinden yapılır. Ne var ki, ritüelin kendi içindeki performans da zaman içinde dönüşüme uğrayarak farklı kültürlere ve farklı ritüellere geçiş yapar. Bu çalışma Orta Asya’daki Şaman törenlerinden ve bunun tiyatroya uygulanmasıyla başlar.
Şaman Ritüelleri ve Tiyatroya Uygulanması Üzerine Bir Örnek.
Orta Asya’da yaşayan Türk boyları altı farklı gruba ayrılır: Oğuz Türkleri, Kıpçaklar, Karluklar, Siberian’lar, Şuvas’lar, Saka-Yakut’lar. İ.S. 1. yy’a doğru Oğuz boyunun Anadolu’ya gelmesiyle Batılı Türkler (Western Turks) dünya sahnesindeki yerini alır. Anadolu’ya gelince İslamiyeti seçen bu insanların Orta Asya’daki inanç sistemleri animizm ve Şamanizm’dir. [4] Bu inanç sisteminde doğadaki taştan hayvana, herşeyin bir ruhu olduğuna ve bu ruhun ölümden sonra yeniden doğduğuna inanılır. Bir insanın ruhunun, sonraki yaşamında bir taşa ruh verdiği ya da önceki hayatında bir insanın bedeninde bürünüp dolaşan bir hayvanın avlanması sırasında en önemli olan şey doğadaki dengenin korunmasıdır. Bozulan uyumun yerine getirilmesi Şaman törenleri ile gerçekleşir. Burada uzun uzadıya yer vermek istemediğim bu detaylı, mistik ögeleri bol olan ritüelistik törenin bugün Sibirya’da yaşayan Şamanlar tarafından yapılagelen şekli için aşağıdaki Youtube linkleri ilginç olacaktır:
http://www.youtube.com/watch?v=8AM1_erwOMY&feature=fvwp&NR=1
http://www.youtube.com/watch?v=3JJw5bTfUL8
Bu linklerden de görüldüğü üzere, Şaman ritüellerinde davul ve ateş kullanımı hala uygulanan ritüelistik unsurlardır. Bu özet bilgileri akılda tutarak tiyatro alanına bakalım.
Oyun Atölyesi 2010-2011 sezonunda sahnelediği Macbeth oyununda, Macbeth’in cadılarını Şaman olarak yorumlayarak doğu toplumuna ait bir rituel ile Batı tiyatrosuna ait bir metni aynı sahne üzerinde birleştirmeyi amaçlamıştır. Oyunun yönetmeni Kemal Aydoğan, kendisiyle yapılan bir söyleşide günümüzde yaşanan siyasi cinayetlere dikkat çekerek, Şamanları sahneye getirmesinde bozulan toplumsal uyumun yeniden kurulmasına yönelik bir arzu taşıdığını belirtir. Bu düşünce oyunun sahne tasarımına da yansımıştır. Macbeth’in düzlemi seyirciye doğru eğimli duran büyük bir Şaman davulu gibi tasarlanmıştır. Bütün oyun bir Şaman davulu üzerinde ve oyunu baştan sona bu davulun etrafında asılı olarak izleyen Şamanların bakışları altında oynanır.[5]
Oyunun sadece dili değil, beden dili, makyaj ve kostümleri de Şaman törenlerine uygun olabilecek estetik değerler içinde yeniden yorumlanmaya çalışılmıştır. Aşağıdaki fotoğraflar bunun bir örneği olarak çalışma kapsamına alınmıştır:
Hıdrellez
7. yüzyılın sonlarına doğru İslam dininin Orta Asya’dan Asya Minör’e gelen Türkçe konuşan topluluklar içinde iyice yayıldığı görülür. Bu toplulukların büyük çoğunluğu Oğuz Türklerine aittir. Koloniler halinde Anadolu’ya yerleşirlerken eski ritüellerini de İslam dinine göre revize ederler. Bu din değişikliği ve göç nedeniyle animistik dünya ve Şamanizm gerilerde kalsa da bir ellerinde davulu, diğer ellerinde ateşi tutarlar. Eski dünyanın bu iki törensel enstrümanı yeni dünyada, yeni dinin çatısı altında kendine yepyeni bir hikaye bularak tazelenir ve yine bir törensel anlam kazanır. Kaynaklara göre Şaman ritüelleri başkalaşarak Hıdrellez şenliklerine dönüşür. [6]
Hıdrellez kendi mitik hikayesini oluşturur. Bu hikayenin bir varyasyonu aşağıdaki linkte animasyon olarak anlatılmaktadır.
Şaman törenlerinden farklı olarak Hıdrellez şenliklerine herkes katılır. Bu değişim performans anlamında görülen en etkili yeniliklerden biridir. Katılımcılar Hıdrellez’in tipik müzikleri eşliğinde dans ederler. Dilek dileme eyleminin sonlandığı suya atma işlemindeki su kısmı yukarıdaki linkte anlatılan Hızır ve İlyas’ın hikayesinden, gece üzerinden atlanan ateş ise Şaman törenlerinden gelir. Sadece Türkçe konuşan insanlar değil, Balkanlarda yaşayan insanlar ve Romanlar da Hıdrellez’i kutlarlar. [7]Ege Üniversitesi’nden Dr. Jaynie Aydın’ın İzmir’de yaşayan Roman’ların Hıdrellez şenlikleri üzerine yaptığı incelemenin videosundan da görüleceği gibi yapılan şenlik oldukça renklidir.
Sanatsal Uyarlamada Hıdrelleze Bir Örnek
Hıdrellez şenliklerinin sanatsal pek çok uygulaması olmuştur. Bu çalışma kapsamında Emir Kusturica’nın kült filmlerinden Çingeneler Zamanı’nın (1988) ünlü Ederlezi sahnesini almak istiyorum. Bu sahnede kullanılan müzik geleneksel bir folk şarkısı olup Hıdrellez anlamına gelmektedir.[8] Mayıs ayının altıncı günü kutlanan Hıdrellez, Bulgar ve Sırplar da St. George adı altında kutlanır. Kusturica’nın bu ünlü sahnesi aşağıdaki linkten seyredilebilir:
Bu videodan da görüleceği gibi nehrin üzerindeki performans ateş ve belli beden hareketlerinin platformlar üzerinde estetik olarak kullanılmasından oluşur. Böylece su ve ateş bir kez daha birleşerek aslında kçkenleri çok farklı coğrafyalara ve farklı inanç sistemlerine ait iki ritüeli tek bir performansta birleştirir.
Sonuç olarak bakıldığına sosyal bilimler arasında özellikle antropoloji ve tiyatro mitler, ritüeller üzerinden birbirine sıkı dokunmuş melez bir çalışma ve inceleme alanı sundukları görülür. Bu alanlara uygulamalar da dahildir. Teorik olarak yaklaşıldığında tiyatro metinlerini mitik öğeler üzerinden analiz etmek artık çok kanıksanmış inceleme metotlarından biri olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak gerek sahne üzerinde gerekse ipliksi ağlarla uzayıp halkın performatif eylemlerine yansıyan uzantılar olarak karşımıza çıkan bu melez alan aynı zamanda ilginç ve dinamik bir uygulama alanıdır.
Kaynakça
Donald, Minty – presentation on Space/Place: http://arts.moodle.gla.ac.uk/course/view.php?id=1888
Findley, Carter Vaughn.The History of Turks. Oxford: Oxford University Press, 2005.
Haddad, H. S. “Georgic” Cults and Saints of the Levant.
http://www.jstor.org.ezproxy.lib.gla.ac.uk/stable/pdfplus/3269569.pdf?acceptTC=true ,
Heddon, Deidre and Milling, Jane Milling, Devising Performance – A Critical History. Hampshire: Palgrave, 2006.
Proudfoot, Richard, Thompson, Ann and Kastan, David Scott eds.
Turan, Fatma Ahsen. The Beliefs, the Rituals, the Prohibitations and the Sanctions in the Hidirellez, Gazi University, Ankara : http://www.turkiyat.gazi.edu.tr/arsiv/sayi02/Gazi_Turkiyat_Sayi_2_0101_0111_Turan.pdf
White, Dayrl. On Ritual and Drama:
http://www.spelman.edu/academics/programs/anthropology/pdf/anth333dra333dwhite.pdf
Videolar:
http://www.youtube.com/watch?v=8AM1_erwOMY&feature=fvwp&NR=1
http://www.youtube.com/watch?v=3JJw5bTfUL8
http://www.youtube.com/watch?v=95mg5i0vv2s
[1] Daryl White on Ritual and Drama: http://www.spelman.edu/academics/programs/anthropology/pdf/anth333dra333dwhite.pdf
[2]http://www.spelman.edu/academics/programs/anthropology/pdf/anth333dra333dwhite.pdf
[3] Deidre Heddon and Jane Milling, Devising Performance – A Critical History, (Hampshire: Palgrave, 2006), 49.
[4] Carter Vaughn Findley, The History of Turks, (Oxford: Oxford University Press, 2005) 9-10
[5]http://mimesis-dergi.org/2010/09/oyun-guzellestirecek-hayati/
[6] Turkey Ministry of Culture web page: http://www.kultur.gov.tr/EN/belge/2-16179/hidrellez-traditions.html
[7] See: Ederlezi on http://en.wikipedia.org/wiki/Ederlezi_(song)
[8] Bakınız: Ederlezi on http://en.wikipedia.org/wiki/Ederlezi_(song)