
Ne yazık ki bu tür sıfatlar elbette tiyatromuzun mihenk taşlarından Muhsin Ertuğrul’u yüceltirken tam da onu tanımanın önüne engeller koyuyor. Muhsin Ertuğrul’u tarihselleştirmenin yanına çok az yaklaşılıyor. Örneğin ustasız usta olamayacağı tecrübelerle sabitken bir tiyatro ustasına neden “ustasız usta” denir? Cevap bellidir: Muhsin Ertuğrul’dan öncesini görmemek ve onunla ” tarihi sıfırlamak ve sıfırdan başlatmak”. Halbuki gerçekte Muhsin Ertuğrul’un ustaları arasında başta Ermeniler olmak üzere daha bir kaç milletten insanlara rastlayabilirsiniz…
Bir örnek daha vermek gerekirse, Tiyatromuzun gelişebilmesi için devlet çatısı altında atılımlar yapan Muhsin Ertuğrul’un aynı devlet tarafından engellendiğini de görmeyecek miyiz? Onun ömür boyu mücadele ettiği edebi kurul ve sansür belasından hala mustarip değil miyiz?
Muhsin Ertuğrul’u tarihsel koşulları içinde değerlendirerek, tiyatro tarihimizi sıfırlamadan ele almanın daha bilimsel ve daha gerçekçi olacağı çok açık değil mi?