Dünya Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu Günü Bildirileri

Pinterest LinkedIn Tumblr +

ASSITEJ_logo_cyan

20 Mart 2015 Dünya Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu Günü Uluslararası Bildirisi

Ben, Sen, Onlar

Malala Yousafzai & Guila Clara Kessous

Tiyatro, çocuklar için, en hassas oldukları dönemlerden başlayarak hayati önem taşımaktadır.

Dramatik sanat bize ailemizin dışına çıkma ve ilk defa içinde yaşadığımız toplumla iletişime geçme olanağı verir ve bunu çocukluğumuzun tipik “…mış gibi yapma” anlarıyla gerçekleştirir.

“..mış gibi yapmak” çocuğun hayal gücünün gelişmesi için esastır; böylece çocuk kendine, diğer insanlarla birlikte, zengin ve ayrıntılı bir gelecek hayali kurabilir…

Tiyatronun içinde “oynayan” ya da olaylar gerçekten oluyormuşçasına eyleyen bir “ben” vardır. Böylelikle “onlar” yani seyirciler oynananın gerçek olduğunu düşünür. Ve ardından biz “sen”e ulaşırız.

Ben, sen, onlar

Sahnedeki bu “ben ve sen” birliği o kadar güçlüdür ki adeta gizli bir dilde “biz” yaratır. Teatral eyleme bir seyirci (spectator), ya da Brezilyalı büyük tiyatrocu Augusto Boal’ın dediği gibi, seyirci/oyuncu (spect/actor) olarak katılmak, tıpkı çocukluğumuzda yaptığımız gibi ilişkilenmek ve -mış gibiyi kabul etmektir.

Çocuk bu evrenin gerçeklikle oynanan bir oyun yoluyla var olduğunu fark eder. Ve bir çocuk sadece küçük deneyim anları yoluyla öğrenir çünkü henüz kalıpların, kuralların ve dogmaların farkında değildir.

Ben/sen/onlar…

Ardından başka biri, yetişkinlerin “diğeri” diye adlandırdığı biri, “ben”imle oynamak için sahneye çıkar. “Onlar” güzele inanmak zorundadır, hayal etmek ve insanlığın geri kalanının yarattığı gerçeklikten başka yere götürülmek zorundadırlar. Bu “onlar” savaş çığlıkları atmaz, dünyayı anlamaya çalışırlar. “Onlar” sessizce oturmak zorundadırlar, bu ben ve sen tarafından oluşturulmuş göz alıcı ışık ile mıhlanmış halde. Bu öylesine mükemmel biçimde dengelenmiş bir ilişkidir ki, birinin diğerine uyguladığı şiddet bile “gerçek değildir”. Ve bütün bu “numaracılık” ve bu “mış gibi yapma”, bir çocuğun deneyimleyebileceği en eğlenceli eğitimsel süreçtir.

“Ben/sen/onlar…”

Bir parça sihir gibi – “Abra-ka-dabra” ya da “bir, iki, üç – ta-tam!”

Böylelikle çocuk daha güzel rüyalar görebilir ve yetişkinler daha iyi anlayabilir….

Eğer süreç tersine işlemezse…

ASSITEJ bu durumu anladığı için hem umut, gençlik, sanat ve eğitim için elçi olma onurunu elde ettik hem de bunu gururla kutlamaktayız. Barış, saygı ve sosyal adalet üzerine kurulu bir dünyayı desteklemek için, birleştirilmiş gücümüzle, gelecek nesillere tiyatro sanatı aracılığıyla öğrenmenin önemini aktarabileceğimizi ümit ediyoruz.

ASSITEJ Dünya Başkanı Yvette Hardy’nin 20 Mart Mesajı

Ben şanslı olanlardan birisiyim. Şayet bu mesajı okuyorsanız, siz de muhtemelen şanslı olanlardan birisiniz.

Küçüklüğümden beri annem ve babamın beni tiyatroya götürdüğünü hatırlarım; çocuk tiyatrosundan, müzikale, baleden, pantomime ve ciddi oyunlara kadar her türlü oyunu izlemişimdir Ancak çok özel bir deneyimin bende yeri ayrıdır. Oyuncularla hakiki ve kurgusal bir yolculuğa çıktığım, etkileşimli bir tiyatro oyununa gitmiştim. Hikaye çok güzel bir vadideki bir çiftlikte geçiyordu ve bugün hala o gün yaşadığım heyecanı dünmüş gibi hatırlarım. Eylemin tam anlamıyla bir parçasıydım – ve yol boyunca karşılaştığımız tehlikelerle birlikte, içinde çok önemli bir yere sahip olduğumuz hikaye bizi alıp götürmüştü. Hikayeler beni içine çekmişti ve derinden duygudaşlık kurmuştum.

O gün, altı yaşındayken çok net anladığım şey, tiyatronun derin, dönüştürücü, toplumsal ve anlamı kolektif şekilde yarattığımız bir şey olduğuydu.

O günden beri, dünyanın çeşitli yerlerinde farklı tiyatro oyunlarının keyfini çıkarma fırsatı buldum. Bazıları unutuldu gitti belki ama bazıları derinden etkileyiciydi. Ve her zaman kendimi, gerçekliğin dönüştürüldüğü, seyirci topluluğu olarak izleme deneyimine katıldığımız ve gördüğümüzden, etrafımızda olan şeylerden anlam üretme gücünü hissettiğimiz simyayı ararken buldum.

Her çocuk bu kadar şanslı değildir.

Bu yıl ASSITEJ 50’inci yılını kutluyor. Var olduğumuz bu yarım yüzyıl içinde çok uzun bir yol katettik, yeni kıtalar ve ülkelere ulaştık, dilsel, sosyal, ekonomik, dinsel, politik ve kişisel sınırları yıktık ki daha fazla çocuk böylesine şanslı olabilsin…

Daha çok yol almamız gerekli. Son 50 yıldır, çocuklar için birçok olumlu gelişim olmuştur, ama hala çok fazla sorun da mevcuttur. Sanatın dönüştürücü gücüne inanan sanatçılar olarak, ASSITEJ’in yaptıklarıyla bir değişim yaratabilir ve daha fazla çocuğun onları asla bırakmayacak bu güçlü empati ve ilişkilenme anlarını yaşamalarını sağlayabiliriz..

Bu sebeple herkesi “Bugün bir çocuğu tiyatroya götürün” kampanyamıza katılarak 50’inci yılımızı kutlamaya davet ediyoruz; böylece, çok daha fazla çocuk tiyatro sayesinde bu derin uyanışı deneyimleme olanağı elde edebilsin.

Çünkü sonuçta bu bir şans meselesi olmamalıdır.

Y. Hardy

Çeviri: Özhegan Uştuk (Assitej Türkiye Merkezi)

Assitej

Paylaş.

Yanıtla