Dans Tarihçiliği Üzerine Notlar (4)

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Berna Kurt[1]

Sonuç Yerine / Disiplinlerarası Bir Çalışma Alanı Olarak Dans ve Diğer Hareket Sistemleri:

Yerleşik dans tarihçiliğinin dışarıda bıraktığı iki alana, “öteki”lerin danslarına ve kadınların konumuna yönelik tartışmalara değindikten sonra, yazının bu son bölümünde, dans araştırmalarında yönelik disiplinlerarası bir perspektife kapı aralayan iki yaklaşıma değineceğim. Bunlardan ilkini Deidre Sklar’ın (2001); kültürel, toplumsal, estetik… vd. boyutlara sahip dans analizlerinin faydalanabileceği en temel ilkeleri ortaya koyan beş önermesi oluşturuyor.

Doktora tezi için New Mexico, Las Cruces’te her yıl yapılan dinsel bayramın “hareket etnografisi” üzerine bir araştırma yapan Sklar, uzun süre buradaki toplulukla birlikte yaşayarak gözlem yapmış, kültürlerini tanımaya çalışmış, topluluğun danslarını onlarla birlikte icra etmiştir. Yukarıda tartışılan evrimci ve evrenselci söylemlere eleştirel bir mesafeyle yaklaşan dansçı / kuramcı, “bedensel empati” deneyimiyle çok daha “içeriden” bir dans ve kültür incelemesi gerçekleştirmeye çalışmıştır. Sklar’ın, dans ve hareketi kavramsallaştırmak ve dansa kültürel açıdan duyarlı bir yaklaşım geliştirmek için geliştirdiği önermeler şu şekildedir:

1) Hareket bilgisi kültürel bir bilgi türüdür.

Hareketten bir bilme yolu olarak bahsetmek, insanların hareket etme şeklinin onların kim oldukları hakkında ipuçları verdiğini söylemektir. Örneğin bale hareketleri sergileyen bir kişinin bedenleştirdiği “kültürel bilgi”, hula hula gösterisi yapan bir kişininkinden farklıdır. İnsanların hareket etme biçimi, biyolojinin, sanatın ve eğlencenin ötesinde boyutlar taşır. Her türlü hareket, kültürel bilginin bedenselleştirilmesidir; yerel dili kullanmanın kinestetik karşılığı olarak nitelendirilebilir. Hareket, kültürün şimdiye kadar yeterince araştırılmamış temel bir parçasıdır. Kültür araştırmalarında harekete, hareket araştırmalarında da kültüre daha fazla yer verilmelidir (2001: 30).

2) Hareket bilgisi hem kinestetik hem de kavramsal ve duygusaldır.

Özellikle dans ve ritüelin sistematize ve stilize edilmiş hareketlerinde, hayatın “bu dünyada nereye aidim, neye değer veriyorum?” gibi büyük sorularıyla ilgili düşünceler somutlaştırılmaktadır. Örneğin Episkopal Kilisesi ritüelinin bir parçası olan diz çökme, oturma ve ayağa kalkma senaryosu, bir Hıristiyan öğretisinin kabul edildiğinin göstergesidir. Bale estetiği ise Kealiinohomoku’nun yukarıda aktarılan makalede belirttiği gibi, Avrupalı elit sınıfların ideal kadınlık ve erkeklik normlarını yansıtan geleneklerde cisimleşmiş değerleri ve kavramları yansıtmaktadır. Kilisede ve sahnede sergilenen hareketler; doğaya, topluma, evrene dair -belli bir kültüre has- düşünceleri bedenselleştirmektedir.

Ayrıca kilisede ve sahnede sergilenen hareketler, sadece düzen ve anlamla ilgili düşünceleri değil, duyguları da harekete geçirmektedir. Hareket etmek en basit ifadeyle, beden değiştikçe birtakım şeyler hissetmek demektir. Daha da önemlisi, hareket motifleri duygularla renklendirilmiştir. Örneğin her hafta kiliseye giden biri için kilise performansının duyusal tetikçisi, düz bir omurga, düz bacaklar, tütsü kokusu ve bedenlerin yakınlığıdır. Bir bale gösterisinin, çocukluğundan beri bale seyreden biri ile yalnızca hula hula yapan ve seyreden bir Hawaili üzerindeki etkisi aynı olmayacaktır. Toplumsal yaşamın somut ve duyusal, başka bir ifadeyle bedensel boyutları; dünya görüşlerini, değerleri ve siyasal kanaatleri bir araya getiren bir tutkal işlevi görmektedir. Aşağıdaki ilk iki önerme de bu durumla bağlantılıdır (2001: 30-31).

3) Hareket bilgisi, diğer kültürel bilgilerle iç içe geçmiştir.

4) Hareketin anlamını kavramak için hareketin ötesine bakılmalıdır.

Biri kilisede diz çöktüğünde, yalnızca bedenini hareket ettirmemekte, aynı zamanda yüce bir varlığa hürmet etmektedir. Bu yorumu yapabilmek için, bu dinsel içerikli bilgiye bir şekilde sahip olmak gerekir. Aynı şekilde, bale hareketlerinin ortaçağ saray ritüelleriyle ve şövalyelik dönemi hareket kodlarıyla bağlantısını, bir başkası tarafından bilgilendirilmeden ya da bazı kitapları okumadan öğrenmek mümkün değildir. Hareketin bedenselleştirdiği bilgi, yalnızca hareketin kendisine bakarak anlaşılamaz. Dolayısıyla hareketi kültürel bir davranış olarak anlamak için, sözlere ihtiyaç vardır (2001: 31).

5) Hareket her zaman anlık bir bedensel deneyimdir.

Hareketin içerdiği kültürel bilgi ancak yine hareket yoluyla kavranabilir. Bu yüzden, her şeyi “okunacak” “metinler” olarak gören günümüzün popüler göstergebilim yaklaşımı yeterli değildir; çünkü görsel olana gereğinden fazla önem vermekte ve kinestetik olanı değersizleştirmektedir. Hareketin bilgisini kavramak için, harekete bedensel bir deneyim olarak yaklaşmak gerekir.

Örneğin kültürel alışkanlıkları farklı bir topluluğun hareket deneyimlerini kavrayabilmek için, hem gözlem yapmak hem gündelik hayatı paylaşmak hem de “empatik kinestetik algı”yı geliştirmek gerekir. Görsel algıyla “nesne” yalnızca gözleri kullanarak belirli bir mesafeden algılanırken, empatik kinestetik algı öznellikler arasında bir köprü oluşturmaktadır. Empatik kinestetik algı “mimesis” ile “empati”nin birleşmesinden oluşur. Hareketin görsel etkilerinin bilinçli bir şekilde göz ardı edilmesini ve bir başkasının bedeninde, hareket halinde hissetmeyi temel alır (2001: 32).[2]

Deidre Sklar, hareketin kültürel bilgiyi bedenselleştirdiği önermesine dayanarak; hareket performansını sadece görsel bir gösteri olarak değil, kültürel öğrenmeye dayanan kinestetik, kavramsal ve duygusal bir deneyim olarak ele almaktadır. Sklar gibi dans çalışmalarında “hareketin ötesini” araştırmayı hedefleyen, bedensel deneyimi önemseyen, disiplinlerarası ve bütüncül bir yaklaşım öneren bir başka isim olan Jane C. Desmond (2007) da, dans pratiğini çeşitli metinlere yol açan “pratikler” ya da “eylemler” olarak değerlendirmenin önemine vurgu yapmaktadır. Desmond feminist, Marksist, psikanalitik, yapıbozumcu… vd. kültürel çalışmalar yaklaşımlarının dans çalışmalarıyla temasının genellikle dans pratiğini birer “metin” gibi ele almak üzerinden kurulduğunu ifade etmektedir. Dans pratikleri hiçbir zaman bu tür metinlere yol açan pratikler ya da bu metinlerle ilişkili eylemler olarak değerlendirilmemiştir. Desmond, kültürel çalışmaların antropolojiyle kurduğu temasın da, alan çalışmalarından çok, yine metin analizi üzerinden yürütüldüğünü belirtmektedir. Desmond kendi çerçevesini şu şekilde kurmaktadır (2007: 244-245):

“Bedensel “metin” çalışmalarımızı dansın tüm çeşitlerini -sosyal dans, sahne performansı ve ritüel hareket- içerecek kadar genişleterek, toplumsal kimliklerin bedensel hareket vasıtasıyla nasıl işaretlendiklerini, kurulduklarını ve saptandıklarını daha iyi anlayabiliriz. Toplumsal kimliklerin performans tiplerinde nasıl kodlandığını ve danstaki beden kullanımının, belirli tarihsel bağlamlardaki dans olmayan bedensel ifade formlarıyla nasıl ilişkilendiğini, bu normları nasıl çoğalttığını, karşı koyduğunu, genişlettiğini analiz edebiliriz. Tarihsel ve coğrafi değişimin izlerini karmaşık kinestetik sistemlerde sürebilir ve dile dayanan sembolik sistemleri, görsel temsiller ve hareketle karşılaştırmalı olarak çalışabiliriz. İngiltere ve Kuzey Amerika’da ideoloji analizlerinin özünü oluşturan sözlü metinler ve görsel nesne temelli araştırmalarda bedene karşı duyulan önyargıdan uzaklaşabiliriz.”

Desmond’un ve Sklar’ın yaklaşımlarında dikkat çekici nokta, disiplinlerarası bir perspektifle her türlü “hareketin ötesini” araştırırken, hareketin kendisine yönelik analizi de göz ardı etmemeleridir. Yaklaşımlarının çok boyutluluğu, dans çalışmaları ile farklı araştırma alanlarının buluşmasının sağlayacağı zenginliği ortaya koymaktadır. Eylem ve pratik olarak dansı ve diğer hareket sistemlerini; bedensel deneyimi ve tüm bunların tarihsel, toplumsal, kültürel, siyasal… vd. bağlamlarla ilişkisini analiz edebilmek için; bu tür yaklaşımlardan beslenmek, bu yazıda da bir kısmı tartışılan hakim yöntem ve yaklaşımlara eleştirel yaklaşmak ve başka disiplinlerdeki tartışmalarla temas etmek gerekmektedir.

Dans araştırmalarına yönelik kavramsal ve yöntemsel çerçeveler ya da yol haritaları oluştururken, bu yazı kapsamında sınırlı bir bölümüne değinilen tarihsel boşlukların izini sürmek bir seçenektir; fakat yollar çok daha çeşitlidir. Lepecki’nin yazının en başındaki ifadesiyle, “kendini şimdiki zamanda, kuvvetli bir yokluk, bir dizi referans, işaret ve güç çizgisi olarak ortaya koyan” tarihin bedenlerdeki yansımalarının peşine düşmek; uzun, sabır ve kararlılık gerektiren ama bir o kadar da zevkli bir yol olacaktır.

 

Referanslar:

Berktay,Fatmagül. 2003. Tarihin Cinsiyeti, İstanbul: Metis Yayınları.

Brand, Peg Zeglin. 1999. “Bodies, Agency, and Beauvoir”,Dance Research Journal 31/2.

Buckland, Theresa, 1999. “All Dances Are Ethnic but Some Dances are More Ethnic Than Others / Some Observations on Dance Studies and Anthropology”, Dance Research, 17/1: 3-21.

Burke, Peter. 2006. Kültür Tarihi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.

Burt, Ramsay. 2000. “Dance Theory, Sociology, and Aesthetics”, Dance Research Journal 32/1: 125-131.

Butler, Judith. 2005. Cinsiyet Belası / Feminizm ve Kimliğin Altüst Edilmesi, İstanbul: Metis Yayınları.

__________. 1999.“Performans Olarak Cinsel Kimlik”, Eleştirel Bakış – Entelektüellerle Söyleşi, ed. Peter Osbourne, 142-161, Ankara: Dost Kitabevi Yayınları.

__________. 1998. “Toplumsal Cinsiyet Yanıyor: Sahiplenme ve Yıkma Sorunları”, Defter, 34: 123-141.

Carter, Alexandra. 2010. “Tarihi Kurmak: Genel Bir Giriş”, Dans Tarihini Yeniden Düşünmek, ed. Alexandra Carter, 15-23, İstanbul: bgst Yayınları.

__________. 2002. “Ölen Kuğular mı, Oturan Ördekler mi? / Baleye Feminist Bakışa Dair Eleştirel Düşünceler” Toplumbilim (Feminist Eleştiri Özel Sayısı), 15.

__________. 1998. “Feminist Strategies for the Study of Dance”, The Routledge Reader in Gender and Performance, ed. Lizbeth Goodman, Jane de Gay, 247-250, Londra: Routledge.

Chatterjee, Ananya. 2010. “Çatışmalar / Odissi İçin Tarihsel Bir Anlatı Kurmak”, Dans Tarihini Yeniden Düşünmek, ed. Alexandra Carter, 164-176, İstanbul: bgst Yayınları.

Daly, Ann. 1992. “Dance History and the Feminist Scholarship: Reconsidering Isadora Duncan and the Male Gaze”, ed. L. Senelick, Gender in Performance: The Presenting of Difference in the Performing Arts, Hanover: Tufts University.

__________. 1991. “Unlimited Partnership: Dance and Feminist Analysis”, Dance Research Journal, 23/1: 2-5.

Desmond, Jane C. 2007. “Farklılığı Bedenleştirmek: Dans ve Kültürel Çalışmalardaki Sorunlar”, Yirminci Yüzyılda Dans Sanatı: Kuram ve Pratik, 244-269,(İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi..

__________. 2000. “Terra Incognita: Mapping New Territory in Dance and ‘Cultural Studies’”, Dance Research Journal, 32/1: 43-53.

Direk, Zeynep. 2007. “Judith Butler: Toplumsal Cinsiyet ve Bedenin Maddeleşmesi”, Cinsiyetli Olmak / Sosyal Bilimlere Feminist Bakışlar, ed. Zeynep Direk, 67-84, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Ertem, Gurur. 2008. “Bir Metod Olarak ‘Çağdaş’ Dans”, (erişim tarihi: 3 Aralık 2008). <http://www.dansistan.net/>.

Gordon, Ann D., Mari Jo Buhle ve Nancy Shrom Dye, “The Problem of Women’s History”, ed. Berenice Carroll, Liberating Women’s History, Urbana: University of Illinois Press.

Grau, Andrée. 1998. “Myths of Origin”, The Routledge Dance Studies Reader, ed. Alexandra Carter, 197-203, Londra: Routledge.

Kaeppler, Adrienne. 1992. “Theoretical and Methodological Considerations for Anthropological Studies of Dance and Human Movement Systens”, Ethnographica, 8 / 25: 151-157.

Kaplan, E. Ann. Women and Film: Both Sides of the Camera. Londra ve New York: Methuen, 1983.

Kealiinohomoku, Joann W. (1970) 2001. “An Anthropologist Looks at Ballet as a Form of Ethnic Dance”, Moving History, Dancing Cultures, A Dance History Reader, 33-43, Connecticut: Wesleyan University Press.

Koutsouba, Maria I. 2004. “Looking for an Academic Identity: The Anthropological and Ethnochoreological Study of Dance, Two Sides of the Same Coin?”, 23. ICTM Etnokoreoloji Sempozyumu bildirileri.

Mulvey, Laura. “Visual Pleasure and Narrative Cinema”, Screen, 16/3, 1975: 6-18.

Scott, Joan W. (1986) 2007. Toplumsal Cinsiyet: Faydalı Bir Tarihsel Analiz Kategorisi, İstanbul: agora kitaplığı / feminist kitaplık: 7.

Sklar, Deidre. 2001. “Five Premises for a Culturally Sensitive Approach to Dance”, Moving History / Dancing Cultures: A Dance History Reader, ed. Ann Dills, Anne Cooper Albright, 30-33, Connecticut: Wesleyan University Press.

Topaloğlu, Hande. 2011. “Dans Sosyolojisinin Kavramsal Çerçevesi İçin Bir Giriş”, Porte Akademik Müzik ve Dans Araştırmaları Dergisi, 2/3: 62-70.

[1] Bu yazı, daha önce yayımlanan şu makalenin Mimesis Portal ve BGST web siteleri için uyarlanmış halinin dördüncü ve son bölümüdür: “Dans Tarihçiliği ve Dans Çalışmaları: Yaklaşımlar ve Tartışmalar”, Müzik, Dans, Gösterim: Tarihsel ve Kuramsal Tartışmalar, Nisan 2013, Boğaziçi Üniversitesi Matbaası, ISBN: 978-975518350-3. içinde, sf: 133-157.)

[2] Bu makaleyi okurken, benzer bir deneyimi yaşadığımı düşünmüştüm: 2004 yılının yaz aylarında, İstanbul’un Kayışdağı semtine göç etmiş olan Bitlisli Kürt bir arkadaşımın davet ettiği düğünlere giderek video çekimleri yapmış ve bu süreçte sık sık onlarla birlikte halay çekmiştim. Bu düğünlerde, halaycıların aralarına girerek, onlarla el ele, omuz omuza hareket ederek, oldukça melez ve yaratıcı üsluplara sahip, yeni danslar öğrendim. Bir süre sonra bu dansları onlarınkine oldukça yakın bir tavırla icra etmeye başladığımı, halay çekerken onlar kadar eğlendiğimi, hatta onlarla birlikte doğaçlayacak kadar da rahatladığımı fark ettim. Sklar’ın ifadesiyle, “başkalarının bedeninde hareket halinde hissetmiştim”.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Berna Kurt

Yanıtla