Üstün Akmen
Geçen hafta, Hıncal Uluç’un Sabah’taki köşesinde “Yeni Türkiye’nin Eski Kültür Bakanına” başlıklı yazısı üzerine Uluç ile birlikte ben de “Atatürk Kültür Merkezi (AKM) ne olacak” sorusunu kurcalamış ve ortaya: “İster misiniz bu konuyu gelecek hafta da sürdüreyim” diye bir soru atmıştım. Okur genellikle “sürdür” diye ileti gönderdi. Gerçi, Paris’ten saygın bir dost: “Yahu adamlar orkestraları, operayı, baleyi yok edecek TÜSAK yasasını hazırlıyor, Hıncal Uluç AKM n’olacak, diyor, sen de onun peşine takılıyorsun. Opera, bale olmayınca binayı n’apacaksın” diye sual eyledi..
Sual eyledi, ama AKM içimde ukde!
Gel de olayı eşeleme, suçluları kamuoyu önünde teşhir etme.
Suç Duyurusu
Başlayalım.
Efendim, İstanbul’un “sanat mabedi” Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Haziran 2008 tarihinden beri “tadilat yapılacağı” gerekçesiyle kapalı durmakta.
O tarihten itibaren yazıldı, çizildi, kapısının önünde açıklamalar yapıldı, protestolar birbirini izledi, gel gelelim değişen bir şey olmadı.
Süreç içinde kentsel sit alanında kalan ve 1. grup tescilli bina olan Atatürk Kültür Merkezinin 2863 sayılı Yasa, yönetmelik, yönerge, ilke kararları ve kararların devamlılığı ilkelerine aykırı olarak 24.12.2008 gün ve 2268 sayılı kararla Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylanan avan projenin iptal edilmesi amacıyla Kültür Sanat Sen tarafından dava açıldı.
Davada; İstanbul 9. İdare Mahkemesi bilirkişi incelemesi sonucunda Atatürk Kültür Merkezinin yıkım ve tadilat çalışmalarını yasaya ve mevzuata aykırı bularak iptal etti. O sırada, başlatılan tadilat ve onarım çalışmaları sonucunda AKM’nin kullanılamaz durumda olduğu açıklandı. İstanbul’un çeşitli yerlerinde kiralık mekanların tutulmasıyla kamunun zarara uğratıldığı, Atatürk Kültür Merkezinin kapalı olması nedeniyle İstanbul halkının opera, bale, tiyatro, koro, topluluk ve orkestra temsillerinden yoksun kaldığı gerekçeleriyle Kültür Sanat Sen öncülüğünde sivil toplum örgütleri ve meslek kuruluşları İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.
Proje Revize Edilmiş
Derken efendime söyleyeyim, dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul (Günay) kardeşim protesto edenleri protesto etti. Dedi ki: “Bakan olduktan sonra AKM’yi gezdim. Yangın merdiveninden tiyatro salonuna giriliyor, aşağıda boyahaneler var, fuayeler girişte, vestiyerler çirkin, yukarıda dam akıyor… Akustik, ses ve havalandırma da kötü dediler. Projeyi 2010 bütçesinden yaptırma kararı alınca ‘Boşaltıyorum, hemen içeri girin’ dedim. Bütün birimlerimizi 2008’in sanat mevsiminin bitiminde çıkardım.”
Şimdiii…
Şekib (Avdagiç) biraderim durur mu?
Aldı sazı eline ve durdurma kararı sonrasında Devlet Tiyatroları Genel Müdürü (Lemi Bilgin), Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü (Rengim Gökmen), yürütmeyi durdurma kararını aldıran Kültür Sanat Sen Başkanı (Yavuz Demirkaya), ilgili meslek örgütlerinin temsilcileri ve projeyi hazırlayan Mimar Murat Tabanlıoğu ile bir masa etrafında toplandı.
Öğrendik ki, projeyi revize etmişler, ancak Kültür Sanat Sen İstanbul 9. İdare Mahkemesinde devam eden projenin iptali istemiyle açtığı davayı geri çekmediğinden Koruma Kurulu da yeni projeyi değerlendirmeye almamış.
İnadım İnat…
Ertuğrul (Günay) kardeşim, yürütmeyi durdurma kararından sonra ajansla yeniden görüştüğünü ve yetkililere en azından binada gerekli ses, ısıtma düzeni gibi teknik onarımların yapılması, binanın en kısa sürede faaliyete geçmesi gerektiğini söylediğini açıklayınca ve: “Teknik çalışmanın maliyeti 70 milyon TL civarında. 70’i ihale etsek en aşağı 50 milyon TL civarında olur dediler. Bunu ajansa ilettim, ama ajans da ‘tamirat için bu kadar para mı vereceğiz’ diye direndi. Durumu ajansın Koordinasyon Kurulu Başkanlığını da yapan Hayati Yazıcı’ya ilettim, o da mırın kırın edince Başbakana söyledim. Başbakan da: ‘Sen bunu 70 milyona yaptırmayacak mıydın?’ dedi. ‘Evet’ dedim. ‘Bunu yapan firma değil miydi?’ ‘Evet’. ‘Kuruldan geçmedi mi?’ ‘Evet’. Sonuçta: ‘Yaptırmadılar mı, yapma’ dedi Başbakan. İş inatlaşmaya döndü (Cumhuriyet – 24.07.2010)” deyince işler hepten karıştı.
Şimdi lafı kısa kesmeli, varıp “cem’i cümleye” sual eylemeli!
AKM’yi elimizden alan hain kim?Başbakan, Bakan, Hayri Yazıcı, Şekib Avdagiç, Yavuz Demirkaya?
Hangisi?
Yoksa AKM’yi “Birinci Grup Kültür Varlığı” kategorisine sokan, “tarihi eserdir, yıkamazsınız” diyen kurul mu hain!
Ya da hazırlanan AKM iyileştirme projesine, bu projedeki binanın sağlamlaştırılması, iç donanımının modern ve sağlığa uygun hale getirilmesi, merkeze lokanta, kitapçı, falan eklenerek sosyalleştirmenin sağlanmasına karşı çıkarak projenin iptali için mahkemeye başvuranlar mı?
Ve mutlaka yanıtlansın:
Ajans, iddia edildiği gibi, “Lokanta olmasın” denildiğinde peki deyip projeden lokantayı kaldırdı mı?
“Boya atölyesini dışarıda istemezük” denildiğinde atölye içeriye alındı mı?
“Dış asansör iptal edilsin” buyruğuyla dış asansör iptal edildi mi?
Bina içine alınan gişelerin tekrar dışarı taşınması isteğine boyun eğildi mi?
“Küçük salonların fuayeleri ayrı ayrı olsun” talebine “olur” dendi mi?
“İptal başvurunu çek ki senin istediğin projeyle işe koyulalım” önerisine sendika olumsuz yanıt verdi mi?
Birileri yanıt versin: Atatürk Kültür Merkezini elimizden alan ya da koskocaman bir kent halkını kişisel kompleksleriyle Atatürk Kültür Merkezsiz bırakan hain kim?
Sahi, merak etmiyor musunuz?
Kim?
Ben bu konuya haftaya da devam ederim.