[Evrensel’den Elif Ekin Saltık’ın Kültür Sanat ve Turizm Emekçileri Sendikası (Kültür Sanat Sen) Genel Başkanı Yavuz Demirkaya ile yaptığı TÜSAK ile ilgili olan söyleşisini yayınlıyoruz.] Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü koltuğuna atanan Nejat Birecik’e kurum içinde tepkiler sürüyor. DT’de art arda gelen istifalar da tepkilerin ne denli bir boyuta ulaştığını gösterirken sanatın her alanında baskı ve sansürler yükselerek devam ediyor. Ödenekli kurumların özerk yapılarının uygulama ile yok edileceği söylenirken, “TÜSAK ile ne amaçlanıyor, kültür sanat alanına ve sanatçılara ne getirecek?” Kültür Sanat ve Turizm Emekçileri Sendikası (Kültür Sanat Sen) Genel Başkanı Yavuz Demirkaya ile konuştuk.
Nejat Birecik’in atanmasını ve TÜSAK’ı sendikal anlamda tartışma sürecini biraz anlatır mısınız?
Devlet Tiyatrolarında TÜSAK gündeme geldiğinden beri genel müdürlük koltuğuna üç isim oturdu. Lemi Bilgin, Mustafa Kurt, şimdi de Nejat Birecik. Kurumsal, kısmen özerk bir yapının Kültür Bakanlığı içerisinde bu kadar sık üst bürokrat değiştirmesi TÜSAK gündemde olduğu için manidar olmuyor, bir realiteyi gösteriyor. Bu konularda gazeteler beklenmedik bir şekilde diyor, ama beklenmedik diye bir şey yok. Çünkü sürekli bir şeyin hazırlığı hissediliyor ve Bakanlık da bunu hissettiriyor. TÜSAK gündeme geldiğinde Bakanlığın sendikaları, kitle örgütlerini davet ettiği toplantıda bir tavır sergiledik. “Kurumların kapatılmasını, yasakların mülga edilmesini, güvencesiz ve taşeron çalıştırmayı, sendikasızlaştırmayı yasanızdan çıkartırsanız sizinle diyalog kurarız, yoksa asla yasanızı sizinle tartışmayız” dedik. Oradan çıkarken Devlet Tiyatrosunun şu anki genel müdür vekili bize topyekün bir çıkışta bulunmuştu. “Biz de sanatçıyız, biz de burada konuşacağız, ciddi sorunlar var” dedi. Daha sonra TÜSAK’ı destekleyen bir tavır içerisinde olduğunu kamuoyu da biliyor biz de biliyoruz.
‘BİRECİK HAZIR BİR SENARYO’
Nejat Birecik’in kurum içinden biri olmaması da tartışılıyor…
Nejat Birecik’in Kocaeli Büyükşehir Belediye Şehir Tiyatroları Sanat Yönetmeni olduğu söylendi, ama Kocaeli Şehir Tiyatroları Sanat Yönetmeni de bizi temsil etmemektedir diye bir açıklama yapmıştı. Bu gelişmelerden sonra görüyoruz ki bu birkaç aydır hazırlanan bir senaryo. Onu getirmek için çeşitli dönemlerde bir araya geldi Bakanlık.
‘BAKANLIK SAMİMİ DEĞİL’
Sorunu, memnuniyetsizliği çözmek adına Bakanlıktan bir adım bekliyor musunuz?
Bakanlık hâlâ bir adım atmış durumda değil. Bir samimiyet görmüyoruz haftalardır, aylardır. Sanat kurumlarının binaları da tehlike altında. Başta AKM olmak üzerinde orası çirkindir, orası yıkılmalıdır söylemeleri devam etmekte. Bunun tespiti için mahkemeye de başvurmuş durumdayız. Şinasi, Akün sahneleri satılmaya kalkıldı. Trabzon Devlet Tiyatrosu satılmaya kalkıldı. İrfan Şahinbaş Atölyesinin geldiği durum ortada. Bütün bunlara baktığımızda bu tür konularda Bakanlık talep etmeyen ve korumayan bir tavır içersinde. Hiçbir samimiyet yok.
‘KAYGILAR ARTARSA DİRENÇ ORTAYA ÇIKAR’
Amaçlanan ne peki?
Tamamen siyasi, ideolojik ve iktidarın borazanı olacak bir kurum oluşturulmaya çalışılıyor. Bunu yaparken de methiyeler düzen, iktidarı pohpohlayan sanatın özgür yanını hiçe sayan insanları ön plana koyarak bunu yapmaya çalışıyorlar. İstihdamda TÜSAK’ı fiilen sözleşmeli ve misafir sanatçı olarak uygulamaya başlayan Hükümetin, mevcut kadrolarının bir o kadarı da taşeron olarak çalışmakta. Sendikalı da olamıyorlar. TÜSAK’la istenen de buydu. Mevcut yasalara rağmen iş ve işleyişlere müdahale eden bir Bakanlıkla karşı karşıyayız. Bu sinemada da tiyatroda da böyle, güzel sanatlarda da böyle. Fazıl Say’ın eserlerinin repertuvardan çıkartılması; Altın Portakal’da yaşan Gezi sansürü; İtirazım Var, Nemfomanyak filmlerinin sansürlenmesi… Bütün bunlar, halk için yapılan özerk bir yapıya sahip olan sanat savunmasını çürüten somut örnekler. Buradan baktığınız zaman zaten ciddi anlamda bir direnme olması gerektiğini düşünüyorsunuz. Kaygıların arttığı yerde korku egemen olmaz, direnç ve mücadele egemen olur. 1980 sonrasındaki kitlenin hem istihdam anlamında arpalık haline getirilişi, bütçe azlığı ile veriminin düşürülüp niteliğinin yok edilmeye çalışılması ortadayken, bu kurumlar kâr etmiyor denilerek bir yıpratma yaşatılmaya çalışılıyor. Tiyatro ve sanat dünyada kâr amaçlı olmayan yegane kurumlardır.
‘BİZİM DOĞRUMUZ DEĞİŞMEYECEK’
Bu konuda sanatçılarla birlikte sendika olarak ne yapacaksınız?
Sendika açısından müdürün değişmesi bizim duruşumuzu, savunularımız, eylem ve etkinliklerimizi değiştirmeyecek. Bunun bir hazırlık olduğunu düşünüyoruz. Bakanlığın bütçede yapacağı rakamsal oynamalar, sanat kurumlarına ait koyduğu talepler ya da yükselttiği rakamlar önemli. Biz de kendi açımızdan bir bütçe hazırlıyoruz. Bu yasaya ilişkin çeşitli kamu spotları hazırlayacağız. Devlet eliyle yapılan sanattaki başarının halka maliyetinin ne kadar ucuz olduğundan ve onları sanatla buluşturmanın ne kadar önemli olduğundan bahsedeceğiz. TÜSAK yasasının neleri getireceği ve neleri götüreceği ile ilgili spotlar hazırlayacağız. İnsanların çok yoğun talebi olmasına rağmen Bakanlık kâr-zarar hesabı yapıyor.