Songül Kaya-Karadağ
Geçtiğimiz günlerde Afife Jale tiyatro özel ödülüne layık görülen Zehra İpsiroğlu´nun iki tiyatro oyunu “Toplu Oyunları” adıyla Mitos Boyut tarafından 2014 yılında yayınlandı. Hemen hemen tüm eserlerinde toplumsal cinsiyet ayrımcılığı ve çocuk haklarını ele alan yazar, bu kitabındaki oyunlarında da iki ayrı kurgusal düzlem üzerinden bireysel ve toplumsal kimlik edinme olgusunu ele alıyor.
“Lena, Leyla ve Diğerleri” tek kişilik bir oyun ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığını işliyor. Tek kişilik bir oyun olduğu halde okurken bile karşınızda iki karakter varmış gibi hissediyorsunuz. Anlatımdaki başarı hem Lena´yı hem de Leyla´yı oyunun iki ana kahramanı olarak yansıtıyor. Biri diğerinden üstün değilken, diğeri ötekinin gerisinde kalmıyor. Karakterlerin dünyaya bakışındaki farklılık, sorunlar karşısındaki çözüm yeteneği bıçakla kesilmiş gibi birbirinden ayrılmış. Ayrılık dil kullanımında, zaman zaman değişen kostümde de dikkat çekiyor. Kurgu bu yanıyla aynı beden içerisinde yaşayan iki ayrı ruhun iç monoloğu, hatta bazen de diyaloğu diye düşünülebilir.
“Pinokyo Kral Übü´nün Ülkesinde” adlı oyunda Pinokyo hepimizin bildiği Pinokyo, Kral Übü ise adından da anlaşılacağı gibi iktidarı yani egemen güçleri temsil ediyor. Kral Übü´nün ülkesinde Pinokyo´nun dışında Übükoplar, Polisler, Hensel ve Gretel, Peter Pan, Kırmızı Şapkalı Kız, Haydi ve daha başka masal kahramanları da var. Daha çok Pinokyo´nun kurallara uymaması üzerine gelişen kurmacada diğer masal figürlerinin de olaylara müdahale etmesi, bir sistemin yapısallaştıkça ne kadar karmaşık bir hal aldığını gösteriyor. Toplumsal baskı, kurallar bireysel gelişmenin önünde bir engel olarak karşımıza çıkıyor.
Her iki oyun kurgusal düzlemde karşılaştırılacak olursa, “Lena, Leyla ve Diğerleri” toplumsal-gerçekçi, Pinokyo ise tümüyle masal dünyasından alınan motiflere dayalı bir kurmaca tiyatro oyunu olarak değerlendirilebilir.
Oyunlardaki Dil Kullanımı:
İki ayrı oyunda iki ayrı dil kullanımı söz konusu. “Lena Leyla ve diğerleri”´nde günlük dil kullanımı zaman zaman deyimlerin ve sözlü halk dilinin kullanımıyla zenginleştirilmiş. Bu anlatımı canlandırıyor. Pinokyo Kral Übü´nün Ülkesinde adlı oyundaysa daha renkli bir anlatıma tanık oluyoruz. Burada ayrı ayrı masal figürlerinin, kendi masallarından çıkan ifade biçimleri son derece becerikli bir biçimde oyun metnine entegre edilmiş. Daha çok diyaloglar üzerine gelişen kurguda, Kral Übü, Übükoplar ve polisler otoriter ve baskıcı bir üslupla diğer figürler üzerinde hâkim, şiddet içeren bir dil kullanımına sahipler. Emir kipi, şiddet içeren kelimeler, dinlemeden kestirip atmalar diyaloglarda belirgin bir biçimde göze çarpıyor. Bu haliyle içerikteki siyah-beyaz farkı dil kullanımına da bariz biçimde yansıyor.
Anlatılan Zaman ve Anlatım Zamanı:
Tek kişilik oyundaki anlatıcı psikolojik tedavi gördüğü hastanede, geçmişte yaşadıklarını okuyucuyla paylaşmaktadır. Burada anlatım zamanı hastanede geçerken, anlatılan zaman bir kadının âşık olduktan sonra, yaşamının bir hastane odasında kendi kendine konuşmasına, başka bir deyişle anlatım zamanına kadar uzanmakta… Dolayısıyla anlatım zamanıyla anlatılan zaman bir noktada kesişmektedir. Her durumda kronolojik bir akıştan söz edilebilir.
İkinci oyundaysa anlatılan zaman ve anlatım zamanı iç içe geçmiş olarak karşımıza çıkmakta. Oyun polislerin Pinokyo´nun evine baskın düzenleyip babasını tutuklamasıyla başlar. Daha sonraki bölümlerde de anlatım zamanı ve anlatılan zaman diyaloglar içinde, gel-gitlerle verilir. Kronolojik bir akıştan ziyade diyalogların, hayal gücünün, motif ve sembollerin hâkim olduğu bir anlatım vardır.
Oyunlarda İçerik:
İki oyun her ne kadar kurgu, anlatım tekniği, dil, zaman ve mekân olarak birbirinden farklı görünse de içeriksel düzlemde birleşiyor. “Pinokyo Kral Übü”´nün ülkesinde kendini ifade etmeye uğraşırken, Lena aşık olduğu erkekle evlendikten sonra edindiği Leyla kimliğinden kurtulmaya çalışıyor. Toplumsallaşma sürecinde birtakım rolleri üstlenmek zorunda kalan bir kadının çelişkilerine ve yine toplumsallaşma sürecinde kendini ifade etmeye çalışan bir çocuğun karşılaştığı baskı ve zorluklara tanık oluyoruz. Ana kahramanlar toplumsal kuralları eleştirel bir dille değerlendirirken, çözüm konusunda çaresiz kalıyorlar. Burada anlatım tekniğine bağlı olarak ve bilerek bırakılan açık sonda okuyucunun düşünmeye davet edildiğini de belirtmek gerekiyor.
Kitaptaki diğer metinler:
Zehra İpşiroğlu´nun bu kitabında aynı zamanda oyunların birer değerlendirmesi de yapılmış. Yaratıcı Drama uzmanı Tijen Savaşkan, “Lena, Leyla ve diğerleri” adlı oyunu içeriksel ve kurgusal yanıyla değerlendirirken, gazeteci ve sosyal danışman Nurten Kum Pinokyo karakterini Fethiye Kültür festivalinde çocuklarla yaptığı bir çalışmayla da bağlayarak mercek altına alıyor. Ayrıca tiyatro ve edebiyat eleştirmenliği de yapan Zehra İpşiroğlu kendi oyunlarıyla ilgili ayrıntılı iki makalesini de kitaba eklemiş. Bu yanıyla kitap drama metinlerinin nasıl ele alınması gerektiği konusunda da okuyucuyu bilgilendiriyor. Çeşitli metinlerle ve dil kullanımlarıyla dikkat çeken, okumaktan zevk alacağınız bir kitap.
Songül Kaya-Karadağ
28.05.2014, Köln