Üstün Akmen
İtalya Dışişleri Bakanlığı, bir süre önce Ankara İtalyan Kültür Merkezi (Instituto Italiano di Cultura di Ankara)’nin kapatılması için teklif verdi. Teklif galiba kabul gördü ki merkezin “lağvedilmesi” beklenmekte.
Başkent’teki özel ve kamuya bağlı sanat kurumlarıyla sık sık farklı etkinlikler çerçevesinde ortak çalışmalara imza atan kurumun, “yeniden yapılandırma” gerekçesiyle kapatılma teşebbüsü, kültür-sanat çevrelerinde ciddi soru işaretleri içermekte.
Aslında işin aslının İtalya’da var olan ekonomik sıkıntıdan kaynaklandığı bilinmekte; bilinmekte bilinmesine de, Avrupa’nın kültürel ve tarihi mirasına yıllardır katkı sağlayan bu ülkenin, ekonomiye kültür-sanattan başlaması ister istemez “Sen de mi Brütüs” dedirtmekte.
Şaşkınlık Neden
Oysa Roma İmparatorluğu’ndaki gibi dünyanın köklü devletlerine ev sahipliği yapmış bir ülke İtalya!
Hıristiyanlığın en önemli merkezi Vatikan’ı içinde bulundurması nedeniyle kültürel miras öğeleri açısından son derece zengin bir ülke!
Öyle bir ülke ki, günümüzde UNESCO’nun kırk dört Dünya Kültür Mirası alanına ev sahipliği yaparak birinciliği elinde tutagelmekte!
Resim sanatı, tarihin hemen her döneminde gelişim göstermiş; Rönesans ve Gotik sanattan, Rönesans ve Barok üslubuna her sanat akımına tarihe mal olan eserler armağan etmiş bir ülke.
Titian’ı, Bernini’yi, Raphael’i, Botticelli’yi, Michelangelo’yu, Leonardo’yu, Donatello’yu, Fra Angelico’yu, Tintoretto’yu, Caravaggio’yu bağrından çıkarmış bir ülke.
Dante Alighieri’nin, Carducci’nin, Montale’nin, Macchiavelli’nin, Leopardi’nin, Manzoni’nin, Petrarca’nın, Deledda’nın, Boccaccio’nun, Tasso’nun, Ariosto’nun, Bruno’nun, Ficino’nun, Pirandello’nun, Vivo’nun, Quasimodo’nun, Dario Fo’nun ve daha kimlerin de kimlerin ülkesi bu ülke.
Sanatla Yücelen Bir Ülke
Kökenleri Roma tiyatrosuna kadar inen bir tiyatro geleneğinin, Commedia dell’Arte’nin ülkesi.
Operaya hayat veren, klasik müziğin temellerinin atıldığı, piyano ve violin gibi klasik müzikle ilgili çalgıların yaratıldığı; senfoni, konçerto ve sonat köklerinin geliştiği bir ülke.
Giovanni Pierluigi da Palestrina’yı, Claudio Monteverdi’yi, Barok besteciler Alessandro Scarlatti’yi, Arcangelo Corelli’yi, Antonio Vivaldi’yi, klasik dönem bestecileri Niccolò Paganini’yi, Gioachino Rossini’yi, romantik besteciler Giuseppe Verdi’yi, Giacomo Puccini’yi topraklarında yetiştiren bir ülke.
Lumiére Kardeşlerin hareketli resimler ile sinema tekniğini bulmasından çok kısa bir süre sonra sinema tarihine imza atan; De Sica’lara, Leona’lara, Argento’lara, Fellini’lere, Pasolini’lere, Antonioni’lere, Troisi’lere, Benigni’lere can veren bir ülke.
Bir Kültür Ülkesi
Bir kültür ülkesi İtalya!
Entelektüeller, sanatçılar, diğer kültür emekçileri arasında bağ kuran, var olan bağı koruyan, iki ülke halkı arasında tanışma/buluşma ortamı yaratan bir ülkedir sözünü ettiğim.
Şimdi soruyorum!
Ülkemin başkentinde yıllardır İtalya’nın “vitrini” olan, kültürel işbirliği sağlayan, kültürel etkinliklerin ve organizasyonların (sanat, müzik, sinema, tiyatro, dans, moda, tasarım, fotoğraf) yürütme merkezi durumunda olan bir kurumu kapatmak, boş verin İtalyan hükümetini, İtalyan kültürünün tarihselliğine uyuyor mu?
Yakışıyor mu Hiç
Türkiye’de İtalyan dilini, kültürünü tanımak isteyenleri, uluslararası yardım ve demokrasi prensipleri üzerine kurulu kültürlerarası diyaloga dayalı etkinlikleri engellemek mi İtalyan Hükümetinin ekonomisini kalkındıracak!
Acaba ekonomistleriniz bu safsataya inanıyor mu?
İtalya Dışişleri Bakanı Sayın Federica Mogherini ve İtalya Büyükelçisi Sayın Gianpaolo Scarante…
Sözüm sizlere…
Demlenmiş kültürel değerleri olan ülkenize, bu “tasarruf” biçimi yakışıyor mu?