“Benim bütün sanat kariyerim ve sahnelemelerim özeleştiriden başka bir şey değildir. Ben bir çalışmamın etkisinden kurtulmadan asla başka bir yaratım içine girmeye kalkmadım. Gerçek bir sanatçının hayat hikâyesi, kendinden asla hoşnut olmayan bir adamın işkence içinde geçen hayat hikâyesidir. Gerçek bir sanatçı sadece doğuştan gelen yetenekle değil, bu yeteneği işleyebildiği zorlu bir sürecin sonunda sanatçı olur. Sanatçı gözlem, muhakeme ve çalışmayla, dünya görüşünü temellendirdiği sürece ustalaşır. Gerçeklikten kopmaz; çünkü uğrunda yaşadığı ve çalıştığı, sosyalizm yolunda ilerleyen bir sınıfa karşı sorumlulukları olduğunu bilir. Sanatçının hayatı, tualine son fırça darbesini vurduğundaki zafer duygusu ile, ertesi gün hatasını fark etmenin ıstırabı arasında gidip gelir.
“Peki, bir üstat zamanı gelmeden kontrolsüz bir özeleştiriye soyunmalı mıdır? Hayır, bütün resmi görmeden asla… Kimisi hatalarını bir ânda görüverir, kimisinin anlaması çok daha uzun sürer. Aynı şeyin eleştirmenler için de geçerli olduğu kesindir; bazen onların da dönemin sanatçısını tanıması gerektiğinden de fazla zaman alabilir. Bu yüzden, benim en göze batan hatalarımdan söz etmek isteyen bir eleştirmen falanca yılda yayınlanan bir kitabımı alır ve beni eleştiri bombardımanına tutar. Oysa büyük ihtimalle yaptığım en son işe kurşun yağdırmayı gözü yememiştir, çünkü bu hareket halinde bir hedeftir ve ıskalama ihtimali yüksektir. Eksikliklerini açığa vurduğunuz bir sanatçı, ertesi gün bambaşka biriyse, bütün buluşlarınız kumdan kale misali çöker.
“Tiyatro karmaşık bir sanattır ve yapıtlarımızda fazla ayrık duran unsurları melezleştirmeden yaptığımızın adı sanat olmaz. Asıl mesele, melezlemeye değecek doğru nesneler seçmeyi bilmektir. Örneğin, bir oyun yazarı iyi bir metin yazmış olabilir, fakat bu verili kolektif koşullar altında oyunun çok iyi çıkacağı anlamına gelmez. Onun içindir ki tiyatro sanatının tarihi, birbiriyle uyuşmayan türleri bağdaştırma çabasından kaynaklanan fiyaskolarla doludur.
“Sanattaki en önemli şey sadeliktir. Ama her sanatçının kendine özgü bir sadelik anlayışı vardır. Ve sadelik arayışında, sanatçı kendi kişiliğine ait özgünlüğü yitirmemelidir…”
(Vsevolod Meyerhold, arka kapak)
Yazan: Vsevolod Meyerhold
Çeviren: Tuğçe Kanbur
Agora Kitaplığı, 2014