[Bedia Ceylan Güzelce’nin Al Jazeera’da yayınlanan ropörtajından alıntıları paylaşıyoruz.]
Gazze’de yaşayan çocuklar savaşsız bir dünya bilmiyor. Savaş sebebiyle travma yaşayan yüzlerce çocuk var. Yaratıcı drama dersleri veren Husam Mâdun, bu çocukları iyileştirmeye çalışıyor.
Husam Mâdun, Gazze’de yaşıyor. İşitme, konuşma yetilerini kaybeden, konuşma güçlüğü çeken travmalı çocuklara yaratıcı drama dersleri veriyor. Savaş sebebiyle ruhlarında açılan yaraları oyunla, tiyatroyla ve hikayelerle onarmaya çalışıyor. “Savaşı ortadan kaldıramam, ama korkularıyla yüzleşmelerini ve başetmelerini öğretebilirim” diyor. Bugüne dek yüzlerce çocukla çalıştı. Kimi gelişme kaydedebildi, kimi travmalarıyla yaşamaya devam ediyor.
Savaş sebebiyle travma geçiren çocuklarla çalışıyorsunuz. Savaştan etkilenen çocuklara baktığınızda onlarda ilk neleri görüyorsunuz?
…
Savaş sebebiyle olsun olmasın işitme, konuşma engelli çocuklarla Deir Al Balah Rehabilitasyon Merkezi’nde bir araya geliyorum. Başlarda çok kızgın ve hırçın oluyorlar. Şiddete meyilli oluyorlar. Oyun oynarken bile birbirlerine zarar verebiliyorlar. Tabii hiper aktif olduklarını da eklemeliyim. Bu çocuklar kendilerini bir kapana sıkışmış gibi hissediyorlar, kendilerini ifade edebilecekleri hiçbir ortam yok. Ne evlerinde, ne başka bir yerde. Korkularını paylaşabilecekleri, onları dinlemeye sabır gösterecek kimseleri yok. Kendi sorunları ile baş etmek zorundalar. Bu drama dersleri ile onlara sıcak bir ortam yaratmaya, kendilerini ifade edebilmeleri için bir alan açmaya çalışıyoruz.
Bu çocuklar arasında işitme duyusunu kaybetmemiş olanlar, yüksek seslere karşı aşırı hassasiyet gösteriyorlar mı?
Şunu bilmelisiniz ki Gazze’de bütün çocuklar anne babalarının yanında yatar. UNICEF raporlarına göre Gazze’deki çocukların en az yüzde 8’i farkı boyutlarda travmalara sahip. Hatta 2012 yılı Kasım ayındaki saldırıdan sonra BM araştırmacıları, travma geçiren çocukların durumunu görmüş ve Gazze için acil ihtiyaç listesine en önce psikolojik destek birimlerini yazmıştı.
Gazze’de, çocuklarla beraber yürüttüğünüz programdan biraz bahseder misiniz?
Benim çalışmam ağırlıklı olarak yaratıcı drama dersleri üzerine. Çocukların eğlendiği, birlikte hareket ettiği ve kendilerini ifade ettikleri bir çalışma. Önce ısınma egzersizleri yapıyoruz. Sonra kendilerini güvende ve rahat hissetmeleri için gevşeme egzersizleri. Rol yapma, sahne uygulamaları, resim ve ritm egzersizleri de arkasından geliyor. Bu çalışmaların bir kuru haftada üç gün, iki saatlik zaman dilimlerine ayrılıyor. Çocukların başlangıç aşaması ile tek tek her dersteki performanslarını not alıyoruz ve bir karşılaştırma yapıyoruz. Toplamda 15 kur gelen çocukların daha az agresif, şiddetten uzak ve daha mutlu olduklarını açıkça gözlemliyoruz. Ayrıca bence en önemlisi korkularını veya endişelerini açıkça söyleyebilecek hale geliyorlar.
Roberto Benigni’nin “Hayat Güzeldir” filminde tek bir çocuğa masallar anlatılıyordu, siz beraber çalıştığınız tüm çocuklara anlatıyorsunuz değil mi bu masalları?
Evet, hikayeler anlatıyorum. Masallar anlatıyorum. Bu hikayelerle onları cesaretlendiriyor ve hayal kurmalarını sağlıyorum. Kendi iyi ve kötü rüyalarını açmalarına yardım ediyorum.
Savaş konusu açıldığında tepkileri ne oluyor?
Savaş konusunu açmama gerek kalmıyor çünkü zaten bunun bizzat içerisinde yaşıyorlar. Ben kendi açılarından savaşı nasıl gördüklerini, nasıl etkilendiklerini kendi kelimeleriyle anlatmalarını istiyorum. Savaşı ortadan kaldıramam ama korkularıyla yüzleşmelerini ve baş etmelerini öğretebilirim. Bu dersler sonunda bazı çocuklar okulda daha iyi not almaya başlıyor. Yataklarını artık ıslatmayanlar var. Bu çocuklar rüyalarında sürekli öldürüldüklerini görüyorlar. Bundan kurtuluyorlar.
Drama derslerine karşı ilk tepkileri ne oluyor, reddediyorlar mı?
Başlar başlamaz çok seviyorlar. Bunun okul ya da ödev değil, oyun ve eğlence olduğunu hissettikleri için olsa gerek. En önemlisi onlara özgür olduklarını hissettirmek. Özgür hissediyorlar bu derslerde.
Filistinli çocukların hayallerini dinlediğinizde o hayallerde nelerle karşılaşıyorsunuz?
Bu çok ilginç bir nokta çünkü şehit olmanın hayalini kuruyorlar. “Nasılsa öleceğiz” diye inandıkları için bari düşmanla savaşıp, şehit olarak ölelim diye düşünüyorlar. Gazze’de insanlar şehitlerin kahramanlıklarını anlatıp durduğu için bundan etkileniyorlar haliyle. 13-16 yaş arasındaki çocuklar ise biraz daha büyümüş oluyorlar ve bir yabancı ile evlenip, Gazzeden daha güvenli bir ülkeye gitmenin hayalini kuruyorlar.
Peki bu konuda destekçileriniz kimler?
Bu işitme ve konuşma engelli çocuklar için Deir Al Balah Rehabilitasyon Merkezi’nde devlet yardımının yanı sıra bağımsız bir tiyatro topluluğu olan Az Theatre, Londra’daki College Park School uzman göndererek de bize yardımcı oluyor.
Peki geleceğe dair bir umudunuz var mı?
Husam Mâdun kızı Selma ile.
Umut mu? Gazze’nin ve Filistin’in gerçeğine bakın. Suriye’de, Mısır’da ve Ortadoğu’nun genelinde yaşananlara bakın. İsrail’in zorla dayattığı sınırların içerisinde, dünyanın geri kalanından uzakta yaşamaya devam ederken hayal kurmak pek kolay değil. Ne var ki, kızım için hala umutlu olmaya çalışıyorum.
Bir kızınız ve aileniz var. Kızınızın geleceği için endişeleniyor musunuz?
Endişeden çok fazlasını taşıyorum galiba. Ona Gazze’de güvenli bir gelecek sunamayacağımı biliyorum. Güvenlik hiçbir zaman garantilenemez zaten, ama savaşın ortasında yaşadığınız zaman, biten bir savaşa sevinirken, yeni başlayacak savaşı bekliyorsunuz. İşgal yüzünden insanların çoğu açlık sınırında yaşıyor. 36 kilometrekarede 1.6 milyon insan yaşıyor. Kızım şu an 12 yaşında ve 24 yaşına geldiğinde Gazze’nin nüfusu yaklaşık iki buçuk milyon olacak. Ekonomik kaynak yok, iş yok, işsizlik oranı yüzde 38. Şu an savaş olmasa bile bazı hedeflere yapılan bombardıman aralıksız olarak devam ediyor.
Doğduklarından beri bomba, füze sesi duymalarına rağmen kızım da dahil tüm çocuklar bu sesleri duyduklarında panikliyorlar. Cevaplayamayacağım sorular soruyorlar, “Neden işgal edildik, neden buradan dışarı çıkamıyoruz, neden annemle hep kavga ediyorsunuz?” gibi. Annesiyle kavga ediyoruz, çünkü o haklı olarak buradan gitmemizi istiyor. Ama elimizden de bir şey gelmiyor. Kızım Selma şu an 7. sınıfa gidiyor ve yatağını ıslatıyor. Ona yardım etmek ve güvende hissettirmek istiyorum. Ancak kendi güvende hissetmeyen biri nasıl başkasına güven verebilir?