Mimesis Çeviri / Performans sanatçısı Phia Ménard izleyicisini alışılmadık, biyolojik olarak çözünemez “dansçıların” baleleriyle şaşırtıyor.
Independent. 29 Aralık 2013, Çeviri: Gökhan Gökçen
Londra Uluslararası Mim Festivali’nin otuz sekizincisi gelecek ay yapılacak ve her zamankinden daha çarpıcı olmayı vaat ediyor. Bir kutuya hapsolmuş Marcel Marceau’yu unutun; 1977 deki ilk festivalden beri bu festival tutarlı bir şekilde mimin tanımının sınırlarını zorladı.
Bu seneki dört haftalık programda jonglörler, palyaçolar, fiziksel tiyatro, sirk, kukla, akrobasi, dans ve büyü var. Eğer festivalin dinamizmin devam ettiğine dair kanıt isteniyorsa işte iki tane değerlendirmeleri sarsan gösteri: Après Midi d’un Foehn ve Vortex. Her ikisi de Fransız performans sanatçısı Phia Ménard ve öncü kumpanyası Companie Non Nova’nın çalışmaları.
İlki, Après Midi d’un Foehn, geçen yaz Edinburg Festivali’nde hem eleştirmenlerin hem de izleyicilerin favorisi olarak Total Theatre Ödülünü kazandı ve küçük çocuklar ile yetişkinleri çok eğlendirecek. Süpermarketler plastik poşetleri ortadan kaldırmak isteyebilir, ama bu gösteri onları hayata döndürüyor ve güzel ve kafa kurcalayan bir sanata dönüştürüyor. Gösteri başındasessiz bir icracıyısahnede renkli poşetleri dikkatlice keserken görüyoruz. Sonra parçaları bant ile yapıştırarak insan benzeri figürler oluşturuyor. Havaya yükselerek, mucizevî bir şekilde Debussy’nin müziğine dans etmeye, dönmeye, ve hatta “el ele” tutuşarak sıçramaya başlıyorlar.
Bir sihir numarası gibi gözüküyor, ama iplerin olmadığı aşikar. Bunun yerine poşetlerin koreografisi sahneyi çevreleyen sekiz fanın hızlarını değiştirerek sıcak hava akımlarını kontrol eden bir teknisyen tarafından icra ettiriliyor. Aslında başlık da bir kelime oyunu; Vaslav Nijinsky tarafından Ballet Russes için Debussy’nin müziğine hazırlanan L’aprés-midi d’un faune. “Föhn” ise dağlardan esen sıcak bir rüzgar türü. “Bir hile gibi gözüküyor ama seyircinin bunun gercek olduğunu görüyor olmasını seviyorum” diyor Ménard, yakındaki bir tiyatro salonundaki büyüleyici sahnelemenin ertesi sabahı küçük bir Normandy otelinde sabah çayını içerken.
İkinci gösteri, Vortex, daha çok şiddet içeriyor, yüzleşme var ve belirgin şekilde L’Après-Midi …’nin yetişkin karşılığı. Ménard bu sefer “yabancı” olarak sahnede. Bol siyah bir kostüm ve bandajlar ile Görünmez Adam’ın obez haline benziyor. Sonra kostümler çarpıcı bir şekilde tabaka tabaka soyuluyor, kopan parçalar yükseliyor ve uçuşarak daha fazla dans eden yaratıklar oluşturuyorlar. Sonuç, nefes kesen bir doğum sahnesi.
Après Midi d’un Foehn ve Vortex’ in yaratıcısı Phia Ménard, Londra Mim Festivali (Jean-Luc Beaujault)
Ménard Companie Non Nova’yı (slogan: “yeni değil, ama yeni bir şekilde) 1998’de, öncelikle jonglörlük üzerine fikirlerini geliştirmek ve sanata biraz risk katmak için kurdu. PPP gösterisinde örneğin Ménard buzdan toplar ile jonglörlük yaptı ve toplar uzun tutulduğunda elleri yakacak kadar soğuktu ve yere düşünce parçalanacak kadar soğuktu. Ménard “jonglör edilemezlik” sınırlarını zorlama felsefesini anlatırken gülümsüyor. Kaktuslerle de jonglörluk yaptı; limitleri zorlarken kendini sürekli yaralanma tehlikesi ile karşı karşıya bırakıyor.
Buna ve Vortex’teki dramatik akışa göre L’Aprés-Midi …’deki dans eden poşetler daha yumuşak huylu. Gösteri fikri ile ilgili ilk kıvılcım Nantes Natural History Museum’da hareket üzerine bir projede çalışırken yaşadığı bir deneyimden geliyor. Gecenin bir yarısı müzede dolaşırken, bariz sessizliğin farkındaydı ve dolgu hayvanların kürklerini hışırdatmak için birkaç fan getirmişti. “Müze bir anda bir mezarlığa dönüştü ve ben oraya hayatı geri getirmeye karar verdim.” diyor. Sonra başka bir zaman” beklenmedik bir misafir gibi ortaya çıkan havada süzülen pembe plastik poşet görüntüsü ona poşetleri birer baletik yaratıklar haline getirme fikrini verdi.
American Beauty filminde bir poşetin bir balerin gibi meltemde salındığı benzer sahneyi hatırlayıp hatırlamadığını soruyorum. Ménard o sahneyi görmüş ama diğer rastlantısal olaylardan biri olduğunu söylüyor. Onun kültürel olarak etkilendikleri daha az ana akım: Vortex’teki yuvarlak şekil Saartjie Baartman’ın hikayesinden geliyor. Alışılmadık bir kalçaya sahip Güney Afrikalı kadın Hottentot Venüs’ü olarak bilinirdi ve 19.yüzyılda Avrupa’da hilkat garibesi şovlara çıkarıldı. Bunun yanında Ménard Leigh Bowery’den de etkilendi. Bowery beden imgesi kavramlarını sürekli araştıran içedönük yıkıcı bir performans sanatçısıydı.
Her iki gösterinin de alt metni değişimin doğası. Kendi yaşamındaki değişimler bakımından son dönemde Ménard erkekten kadına dönüştü. Vortex’te açığa çıkanların bununla ilişkisinin ne olduğunu merak ediyorum. Kısmen “bütün işlerim dönüşüm üzerine. Bu benim hikayem. Ama bu tamamen bireysel değil. Doğduğumuzda kıçınıza vurup “topluma hoş geldin” derler. Biz de toplumun yasalarına uymaya çalışırız böylece toplumun derisine bürünürüz. Vortex’te “içerideki kişi kim?” diye soruyorum.
Kesinlikle,sahnede olanları takdir etmek için izleyiciler Ménard’ın kişisel hikayesini bilmek durumunda değil. Çok farklı şekillerde yorumlanabilir: Örneğin son eleştirilerden birinde Menard’ın petrol esaslı biyolojik olarak ayrışmayan plastik malzeme kullanımının ekolojik yönü öne çıkarılarak , insanlar olarak yarattıklarımızdan daha kırılgan olduğumuzun kastedildiği belirtiliyor. Vortex ya da L’Après-Midi …’ye her ne anlam yüklenirse yüklensin gösterideki imgelerin fanlar kapatıldıktan sonra aklımızı kurcalamaya devam edeceği kesin.
Ménard’ın aklındaki sonraki projesi “ter ile bir şeyler yapmak”. Büyürken yakınlarda bir damıtımevi varmış. Ve orada damla damla alkolün elde edilmesi çok ilgisini çekermiş. Bunları tekrar düşündüğünde terlememiz aklına gelmiş. “Terimiz belki de bizim en iyi yanımız, çünkü bu sıvı bizi doğaya bağlıyor.” diyor. Ama yine de, gelecekte teninden gelenleri araştırmaya devam edebilir. Ménard halihazırda bu iki gösteriyle standardı yüksek koydu.