Zafer Diper
Günümüzde Türkiye… Devlet, sanata verilen desteği, hukuk dışı bir uygulamayla, yönetmeliğe göre değil de “muhalif” olmana göre değerlendirdi, astığım astık kestiğim kestik yaklaşımla gene, dünyada görülmemiş bir biçimde… Bir daha Avrupa, Batı falan diyecek olurlarsa ağızlarına biber süreceğim ben de…
Otuz üç yıllık bir kurum olan, genel yönetmenliğini yaptığım Bizim Tiyatro da, AKP erkinin devlet desteğini kestiği özel tiyatrolardan biri oldu, gözümüz aydın.
Bir eleştirmen diyor ki: “Yanılmıyorsam beş yıldır Birgün Gazetesindesin. Özelinde tiyatro üzerine yazdıkların 3-5’i geçmese de, genelinde kültür sanat üzerine, toplumsal sorunlara değinen yazılar yazıyorsun ve ben bildim bileli muhalefetin dik alasını yapıyorsun. Anlayamadım, bu pek tiyatro olayına benzemiyor… Diyelim ki öyle, bunca yıl sonra AKP’nin yeni mi aklına geldi sen ve diğerleri? Şimdi, ‘kes bi ceza da özel tiyatrolara’ mı oldu yani?” diye soruyor. “Bu konuyla ilgili son iki yazımı okudun mu? ‘Özel Tiyatrolar Gezi’de’ ile ‘Özel Tiyatrolar ve Aklı Evveller’ Ben sana o ikisinden alıntılarla bir özet yapayım…” diyorum:
“Özel Tiyatrolara Devlet Desteği için toplanan bazı kurul üyelerinin tiyatrolara, ‘Bu muhaliftir, bu değildir’ şeklinde ‘yardım yapılmaz’ denilerek ‘şerhli’ imzalanan kurul kararını Bakan Ömer Çelik’in onayladığı belirtildi… Çelik’in adı geçen (15 dolaylarında) ‘muhalif’ tiyatrolara yardım yapılmamasına kanaat getirdiği dile getirildi. İmzalanan destek yardımlarında ayrıca söz konusu ‘muhalif’ tiyatroların dosyalarının yanına Bakan Çelik tarafından ‘sıfır kanaat notu’ eklendiği de kaydedildi. (…) Öte yandan, bazı jüri üyelerinin karşı çıkarak ‘tiyatrolara hangi gerekçeyle yardım yapmayacağız? Durum destek yardımlarına ilişkin belirlenen yönetmeliğe aykırı, dediği öğrenildi. (…) Bir aklı evvel de (en doğruyu düşünür, her şeyi çok çok iyi bilir geçinen) diyor ki: ‘Yahu sen, bu devlete karşı durmuşun, Gezi diye yollara düşmüşün, şimdi de devletten para istiyorsun…’ Devletin parası nerden oluyor? Bizlerden topladığı vergilerle özel tiyatrolara destek sağlıyor… Önemli bir yanlışları da, o üç kuruşları vermeyerek, tiyatroları susturacakları düşüncesi… Özel tiyatrolar her koşulda oyunlarını sahnelerler… Devlet benim paramı vermedi diye, tiyatrosunun kapısına salya sümük kilit vuranı görmedim ben daha; perdeler kapanmaz: ‘oyunlar sürer’…
Demokratik haklarımı kullanırım, Gezi’ye de giderim, toplantılara da katılırım, sana ne… Bununla ilgilenenler ortada zaten: Yargı, İçişleri, Vali, Polis…
Destek’le ilgiliyse; düşüncelerimle eylemlerimle değil, yönetmelik gereğince ne yapıp ne yapmadığımla değerlendirilebilirim ancak…
RTE’nin kışkırtıcı kızı en ön sıraya oturup sahnedeki sanatçılara sataşmasıyla, Devlet Tiyatrosu, Şehir Tiyatrosu kapatılsın diye sert okşamalarla nabız tutmalarla başlamadı mı bu süreç?!.. Bunun kültür-sanat bağlamında, tiyatro aracılığıyla bir aşağılama, bir yeni saldırı ve baskı üretme aracı olduğunu anlamamak için ne olmalı? Aklı evvel?!..”
“Güzel olmuş!” diyor eleştirmen dostum. “Eksik,” diyorum, “çok eksik…” “Tamamlarsın,” diyor. “Hem bu da bireysellikle kotarılacak bir iş değil ki! Örgütlenmek gerek!” diyorum. “Sen hele tamamla da…” diyor. “Tamamlarım da…” diyorum, ” bakalım, nerde…” “O da ne demek?” diyor. “Bilmem,” diyorum, “onu bilemem…”