Mimesis Çeviri / Fiziksel Tiyatro kumpanyasının en son çalışması ifade özgürlüğü, çokkültürcülük ve İslam sorunlarını sahneye çıkarıyor. Sarfraz Manzoor çalışmanın yaratıcısı Lloyd Newson ile görüştü.
Guardian. 13 Mart 2012, Çeviri: Piri Kaymakçıoğlu
Çokkültürcülüğü sorgulamak… DV8’den “Can We Talk About This?” Fotoğraf: Matt Nettheim
Cumartesi akşamı, Jeremy Paxman, National Theatre sahnesinde İslami radikal Anjem Choudary ve yenilikçi Müslüman Maajid Nawaz ile birlikte dans ediyor. Ne yazık ki, bu güncel haber gazetecilikte cesur ve yeni bir gelişme değil. Fiziksel Tiyatro kumpanyası DV8’den ifade özgürlüğü, çokkültürcülük ve İslam sorunlarına değinen dans gösterisi “Can We Talk About This?” [Bunun Hakkında Konuşabilir Miyiz?]den bir sahne.
Gösteri 1985 yılında başlıyor ve İslam’ın dibe vurduğu anların “en çok satanlar listesi” vasıtasıyla günümüze kadar geliyor. Şeytan Ayetleri meselesi, Hollandalı film yapımcısı Theo van Gogh’un öldürülmesi, Danimarka’da yayınlanan karikatürler, “namus” cinayetleri, zorla evlilikler ve şeriat kanunları… bir seri epizotta anlatılan olaylardan ve konulardan bazıları. Dansçılar bu epizotlarda dans ederken özel röportajlardan ve var olan arşivden düzensiz ve soğuk bir şekilde alıntılar yapıyorlar. 80 dakikalık gösteri boyunca 10 dansçı Christopher Hitchens, Shirley Williams, Infidel’in yazarı eskiden Müslüman olan Ayaan Hirsi Ali, tarihçi Timothy Garton Ash ve yazar Martin Amis’in de bulunduğu 25 karakteri canlandırıyorlar. Gösteri Amis’in sözleriyle, sahnenin merkezinde duran yalnız bir dansçının seyirciye sorduğu şu soruyla başlıyor: “Ahlaken kendinizi Taliban’dan üstün mü görüyorsunuz?”
Lloyd Newson, “Can We Talk About This?” gösterisinin Avustralya doğumlu, saçlarını kazıtmış yaratıcısı. Onunla National Theatre’ın kafesinde buluştuğumuzda, gösterinin köklerinin Müslümanların, Yahudilerin ve Hristiyanların homoseksüelliğe yaklaşımını ele aldığı “To Be Straight with You” adlı bir önceki gösterisinden geldiğini söyledi. “[O iş için] Kırk gey Müslümanla röportaj yaptık ve hiçbiri adlarının açıklanmasını istemedi. Bu 2008 civarıydı ve sonrasında Müslüman Araştırmaları Merkezi tarafından 2009’da yapılan bir anket açıklandı. Beş yüz Müslümana homoseksüelliğin ahlaken kabul edilebilir olup olmadığını sordular. Yüzde yüz oranında kabul edilemez yanıtı verildi.”
“Can We Talk About This? icracılarından Ira Mandela ve Hannes Langolf Fotoğraf: Prudence Upton
Newson arkadaşlarıyla konuşurken bu konuyu ortaya attığında, İslam hususunda “liberal kör nokta” olarak nitelendirdiği durumla karşılaşmış. Newson, akşam yemeği buluşmalarında insanların çok rahatsız olduklarını, ya konuyu değiştirmeye çalıştıklarını ya da niyetinden şüphe duyduklarını, cevap olarak İslamofobik olmamalısın ya da bu karışık bir mesele dediklerini; kısaca insanların bu konu hakkında konuşmak istemediklerini söylüyor.
Bu suskunluk Katoliklerde ya da Yahudilerde olmuyordu, ve bu durum Newson’ı konuyu araştırmaya itti. Yeni gösterinin hazırlanışında kırka yakın Müslüman ve gayrimüslimle, bu konu hakkında konuştukları zaman ne hissettiklerini ya da sansürlenmiş gibi hissedip hissetmediklerini sormak için görüştü.
Newson gösterinin incelikli olduğuna ve tartışmanın her iki yanını gösterdiğine inanıyor ancak “Can We Talk About This?”’i izlediğimde bana gösteri belli bir bakış açısını öne çıkarmış gibi geldi. Bu görüş ifade özgürlüğünün İslam’ın belli yönleri tarafından tehdit edildiği ve devlet çokkültürcülüğünün bundan birçok açıdan sorumlu olduğu. Ne düşündüğünü açıkça söylemeyen beyaz liberaller “iyi bir liberal olmanın ve kültürel göreliliğe saygı duymanın bayrağı altındalar… Onlar ırkçılığın kibar bir formuna benzer bir şey yapıyorlar. İnanıyorum ki devlet çokkültürcülüğü Britanya’daki birçok Müslümanı hayal kırıklığına uğrattı. Gayrimüslim Britinyalılara verilen hakların aynısı onlara verilmedi” diyor Newson.
Newson, devlet çokkültürcülüğünün farkında olmadan kültürel göreliliğe yol açtığını ve bu durumun kadın hakları, gey hakları ve diğer liberal ilerici konulara tahammülsüz yaklaşımlara tahammül etmeyi beraberinde getirdiğini düşünüyor. Bu tahammülsüzlük ile yüzleşilmediğini çünkü saldırgan duruma düşme korkusuyla konunun konuşulmasına yönelik bir isteksizlik olduğunu söylüyor. “Daily Mail [Birleşik Krallık‘ta tabloid olarak yayımlanan günlük gazete] seviyesinde konuyu tartışabiliriz ancak daha geniş bir çerçevede insanlar bu mevzu üzerine konuşulması hakkında gerginler.”
DV8’den “Can We Talk About This?” gösterisi icracılarından Seeta Patel Fotoğraf: Oliver Manzi
Newson zor konuları ele almaya uzun zamandır istekli. Geçtiğimiz yirmi beş yıl içinde cinselliği, şiddeti, engellileri ve önyargıları inceledi. Acaba bu yeni gösteriyle birlikte güvenliğinden endişeli olup olmadığını merak ettim. “Bak, ben gey bir adamım ve Thatcher hükumeti zamanında 28. Madde yürürlükteyken bir eser ortaya koydum ve insanlar hükumete meydan okuyan bir şeyle uğraşan bir sanat kurumu olduğumuz için bizim hakkımızda endişelendiler. Ben insanların konuşmak istemediklerini hissettikleri meseleler hakkında konuşma ve baskıcı olan şeylere meydan okuma ihtiyacını her zaman hissettim.”
Peki üzerine alınmaya hazır bazı Müslümanların çok tartışılmış, kırılgan yapısı göz önünde tutulduğunda endişelendi mi? “Tehdit edilmiş hissetmedim. Birçok yönden ben kısmen bir korkağım. Aslında hayatlarını risk altına atanlar sahne üstüne çıkan insanlar.”
Bana göre Newson’ın göreceli olarak güvende hissetmesinin bir sebebi, National Theatre’daki dans performansını izleyenlerin büyük kısmının onu hayal kırıklığına uğratan beyaz liberal tiplerden olması. Benim izlediğim akşam seyirciler arasındaki Asyalıların sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadardı. Görünen o ki sahnede beyaz olmayanların sayısı seyircilerin arasındakinden daha fazlaydı.
Newson’ın İslam meselesinde heyecanlı olduğu aşikar– Kuran’ı okuduğunu ve Kuran’a aşina olduğunu söylediğinde ona inanıyorum-, ancak bu gösterinin onun bu heyecanının en iyi vasıtası olup olmadığı aşikar değil. Lineer yapısı ve ışığın ve gölgenin eksikliği bir tiyatro gösterisinden çok polemikçi bir derse daha çok benziyor. Dansın konuşmalara ne kattığının anlaşılması çok zordu ve Newson güçlü bir tez ileri sürerken bir denge hissettirmiyordu. Mesela kendisi homoseksüelliğe karşı Müslüman düşmanlığını gösteren bir anketi örnek veriyor, peki Müslümanların neredeyse yarısının Britanya’nın gey haklarına bakışı ile iftihar ettiğini gösteren Demos anketine ne demeli?
Gazetecilik dikkati ve merakının olmaması, Britinya’nın Müslüman topluluğu arasında kültürel muhazafakarlığı formülasyonunda sınıfın oynayabileceği rolün incelenmediği anlamına geliyor. Gösteri aynı zamanda politik İslamın neden sadece son otuz yılda geliştiğini sormuyor. “Can We Talk About This?”’i izlemenin çıkardığı toptan etki, Daily Mail’deki Melanie Phillips köşesinin bir dans performansına dönüştürülmüş halini izlemeye benziyordu. Bağlamı bir kenara koyarsak, gösteri hiç bitmeyecek gibiydi, sanki Wikipedia’ya erişimin olduğu sıkıcı bir bar muhabbeti tarafından köşeye sıkıştırılmıştık. Gösterinin adı bir sorgulama içeriyor ancak Can We Talk About This? sanki bana soruyu sormadan önce cevaba zaten karar vermiş birinin eseri gibi geldi.
Bütün bunlara rağmen Newson hevesi için övgüyü hak ediyor ve “Can We Talk About This?”’i izleyen herkes gösteri hakkında konuşmak zorunda hissediyor, ki bu da gösteriyi görmek için güçlü bir sebep. Akşam yemeği buluşmalarının misafirlerinin kendi sessizliklerinin ilham kaynağı olduğu gösteriyi izlemiş olmaları Newson’ı sevindirmiş. “Bu konuyu benimle tartışmak istemeyenlerin birçoğu bu gösteriyi izledi ve gerçekten etkilendiler. Artık bana sonunda konuyu anladıklarını söylüyorlar.” Peki sırada ne var, Mormonlar mı dediğimde gülüyor ve şöyle cevap veriyor: “Tanrı’dan bir süre kopmak istiyorum gibi geliyor.”