Bahar Çuhadar
Tiyatronun, daha doğrusu canlı performansın güzelliklerinden biri; oyunun meselesini/öyküsünü daha önce bin defa dinlemiş bile olsanız sahnede yarattığı atmosferle size yeni bir şey anlatabilmesi. Şöhret tutkusu, şişe şişe büyüyen eril ve dişil egolar, daha fazla tanınır olma arzusu, kahramanlarını balçık misali içine çeken magazin âlemi vs. üzerine söz edilmemiş şeyler değil. Mühim olan, göz önünde olma hırsına dair bir anlatının sadece sözel değil, rejisel eylemle de kendini gösterebilmesi. Tiyatro Gnlev, ‘04:34’te bunu yapıyor. Yer yer tekrarlara düşse -ve bu oyunun sarkmasına, dikkatin dağılmasına neden olsa da- iyi yazılmış bir metni, sahneye hiç de fena olmayan bir rejiyle taşıyor.
Dizi oyuncusu genç kadın ilk rolünü garantilemenin ve kısa sürede meşhur olma ihtimalinin coşkusu içinde bir gece kulübünde kendinden geçmektedir. Birlikte olduğu tüm kadınlara kendi ‘kazanımları’ üzerinden yaklaşan bir adam olan sevgilisiyle beraber… İkisinin gece boyu geçireceği şehvetli ve dehşetli birkaç saati anlatıyor oyun bize. İlk sahnede –ki bence uzun tutulmuş bir tür ön oyun bu- hayli yüksek bir müzik eşliğinde, o gece 04.34’te yaptıkları kazayı öğreniyoruz. Sonra saatler başa sarılıyor ve ikilinin gece yarısından az önce, bir kulüpte başlayan gecesine tanıklık ediyoruz. İkilinin arasındaki diyalogdan çok kendi kendileriyle konuşmalarını, akıllarından geçirdiklerini, hayal ettiklerini ya da ‘kokain kafasıyla’ içlerine düştükleri âlemde olan biten; dinlediğimiz. Sıradan değil, herkes tarafından tanınan isimler olmak; şöhretler arenasında ana haberlere malzeme olacak mertebeye erişmek hülyalarıyla sisi bol bir İstanbul gecesinde yol alıyorlar.
Oyunun yazarı ve yönetmeni Turgay Doğan sahneye kurduğu kafes alanını tüllerle kaplamış. Tüller, oyuna görsel açıdan bir boyut daha katan projeksiyon görüntülerinin perdesi vazifesi görüyor ki bu tür bir keşif olmadan metin de etkisini yitirebilirdi. Gece kulübü efekti ise ışık oyunları ve bangır bangır bir müzik eşliğinde geliyor. Müziğin ve haliyle oyuncuların yüksek tonu rahatsız edici olabiliyor da ama halledilmeyecek gibi değil. Yer yer göz yoran bir detay daha, oyuncuların sahnedeki çerçevenin bölmelerinde sürekli bir yer değiştirme halinde olması.
Sahnede İnci Nur Daşdemir ve Kayhan Binnetoğlu var. Aslı’nın şöhret merakını, Ceyhun’un fırsatçı/tacizci karakterini her ikisi de gözlerinden iletiyor seyirciye. İki karakterin de şehveti bazı sahnelerde itici bir kıvam alıyor ki bilerek ve isteyerek yapıldıysa isabet olmuş.
80 dakikalık süre çok rahat kısalabilir. İkilinin sonunun ne olduğunu baştaki ön oyunla zaten bildiğimiz için final sahnesini yeniden ele alıp kısaltmak oyunun yararına olacaktır.
‘04:34’ 6, 11, 20 ve 25 Kasım’da Beyoğlu İmam Adnan/Nane Sokak’taki Şermola Performans’ta…