Üstün Akmen
11. Kıbrıs Tiyatro Festivali tüm hızıyla ve coşkusuyla sürerken, dün Lefkoşa’dan döndüm.
Ankara Devlet Tiyatrosu yapımı Serhat Nalbantoğlu’nun “Hürrem Sultan”ını ne yazık ki izleyemedim.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın yapımları “Zengin Mutfağı”nı ve “Ateşli Sabır”ını, Trabzon Devlet Tiyatrosu yapımı “Bu da Geçer Yahu”sunu, Antalya Devlet Tiyatrosunun “Othello”sunu sezon içinde görmüştüm. Sadri Alışık Tiyatrosundan “Sonbaharı Beklerken” adlı yapıtı üçüncü kez izlerken Çolpan İlhan’ın öncelikle tiyatro tutkusunu bir kez daha ayakta alkışladım. Begüm Birgören ile Eylem Öden’in tiyatroculukları bir adım daha öne çıkmıştı, fevkalade umutlandım. “Küçük Adam Ne Oldu Sana”yı da ikinci kez izledim. Songül Öden’in yeteneğine bir kez daha tanık olma olanağını elde ettim. Kenter Tiyatrosundan “Toplu Hikâyeler”i de festival vesilesiyle yeniden seyrettim.
Yeni Umut Çiçeği Sinem Sarızayim
Defne Halman, “Toplu Hikâyeler”deki Lisa Morrison karakterini bırakmış, Altın Koza Film Festivali’nde yarışacak olan “Hayat Boyu” başlıklı filminin gösteriminde hazır bulunmak üzere Adana’ya gitmişti.
Telaşlandım.
Kadriye Kenter panik yapmamış, role alelacele bir öğrencisini, Sinem Sarızayim’i hazırlamıştı. Sarızayim, ilk kez “milli oluyor”, ilk kez sahneye çıkıyor gibi değil, deneyimli bir profesyonel gibi Lisa’yı ete kemiğe büründürdü. Oyun sonrası Sinem Sarızayim’i Ruth Steiner’in repliğiyle kutlarken, yani kendisine: “Bundan böyle hayatın eskisi gibi olmayacak. Artık mercek altındasın” derken genç oyuncunun yüzünü basan alları-morları günlerce aklımdan silemedim.
İki Umut Çiçeği De Ankara’dan
Ankara Devlet Tiyatrosundan “Ben Ödüyorum” başlıklı oyunu izlerken Trabzon Devlet Tiyatrosundan tanıdığım Sinem Şahin ve Şevki Çepa’ya yeniden rastlamış olmaktan ve alkışlamaktan memnun kaldım. Olcay Kavuzlu’yu ilk kez seyrettim. Bu arada, Ceren Narinoğlu ve Numan Aydın adlı iki genç yetenek keşfettim. Bi Tiyatronun “Küçük Prens”ini, Tiyatro Pera’nın “Akdeniz”ini izlemeyi yeni sezona bıraktım. Ankara Ekin Tiyatrosunun “Söz Meclisten İçeri”sini göremediğime, özelinde Murat Atak’ın yönetmenliğine ve pek sevdiğim oyunculuğuna tanık olamadığım için hayıflandım.
Diğer taraftan, Kıbrıs’ın tiyatro mücahidi Yaşar Ersoy’un bir oyun öncesinde yaptığı konuşma ayakta alkışlandı. Ersoy, oyun öncesinde sahneye çıkarak, KKTC’ye Toplumsal Olaylara Mücadele Aracı (TOMA) alınmasını eleştirdi. Ersoy, siyasileri eleştirerek: “TOMA siparişi verildi geri alınamaz, parasını verdik gibi laflar söylüyorlar. Benim önerim, TOMA’yı almayalım, parasıyla yarım kalan tiyatro binamızı tamamlayalım” dedi, seyirciler ayağa dikildi, salon alkışlardan deprem oluyormuşçasına titredi. Başbakan Yorgancıoğlu da birkaç gün sonra, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı ile temaslarının ardından satın alma işleminin iptal edildiğini açık etti.
Kadri Fellahoğlu’nu Ziyaret
Yaşar Ersoy ile birlikte makamında ziyaret ettiğimiz Lefkoşa Belediye Başkanı Kadri Fellahoğlu açık seçik söylemedi, ama “enkaz” devraldığını anladım. Belediyenin şu anda 35 milyon gelirine mukabil 56 milyon belediye çalışanlarına borcu olduğunu ifade eden Fellahoğlu, nisan ayındaki yerel seçimlere kadar ilk hedeflerinin belediyeyi normalleştirme olacağını söyledi. Sürdürülebilir bir belediye için beş adımda denk bütçe ve üç adımda borçsuz bir belediye yaratacaklarını ifade etti. İlk bir yıl içerisinde tüm güçlerini belediyenin sürdürülebilir bir duruma gelmesini sağlamak için harcayacaklarını anlattı.
2500 Kişilik Amfitiyatro
Belediye binasının hemen yanı başında yer alan ve şimdiki halde “metruk” inşaattan, Lefkoşa’nın çağdaş kentler içinde yerini almasını sağlayacak nitelikte planlanan “Başkent Tiyatro Projesi”sinden söz açtım. Yaşar Ersoy, bu projenin gerçekleşmesi için 1996’da yola çıktıklarını anlattı. Kompleksi bir kültür merkezi olarak planladıklarını biliyordum: “Lefkoşa’ya çağdaş kültür vizyonu kazandıracak olan Başkent Tiyatro Projesi’nin kapsamında 2500 kişilik açık amfitiyatro, 500 kişilik kapalı tiyatro–konser salonu, 250 kişilik kapalı tiyatro-konser salonu, 200 kişilik arena tiyatro, 100 kişilik konferans salonu, sergi salonu, sanat müzesi, kültür – sanat derneklerine tahsis edilecek bürolar ve mekânlar, dekor, kostüm atölyeleri ve ambarlar olacak” dedi.
Başkan Tiyatro İnşaatını Tamamlayacak
Kadri Fellahoğlu, belediye bünyesindeki kültür ve sanat faaliyetlerinin her müşküle karşı aksatılmadan sürdürüleceğini belirtti. Yarım kalan Lefkoşa Belediye Tiyatrosu binasının tamamlanması için de çalışma başlattığını aktardı. Belediyenin zor durumda olmasının kültür ve sanat çalışmalarından uzak duracakları anlamına gelmediğini belirtti. “Yarım kalan Lefkoşa Belediye Tiyatro binasının en kısa sürede bitirilmesi amaçlarım arasında” dedi.
Belediye Başkanı’nın konuya olumlu yaklaşımı ne yalan söyleyeyim bende heyecan yarattı. Fellahoğlu, bir kenti kent yapan en önemli öğenin kültür ve sanat olduğuna inanıyordu. Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nun yeni sezon oyunu “Ada”nın değerlendirmesi ise ister istemez haftaya kaldı.