Üstün Akmen
Türkiye’nin 3 büyük ilinden gelen 9 tenor, geçtiğimiz cumartesi günü Çeşme Açıkhava Tiyatrosu’nda buluştu. Dünyanın çeşitli ülkelerinde başarılar kazanmış 9 tenor “Türkiye’nin Tenorları” adı verilen konserde önce birer birer, son iki parçadaysa hep beraber “şakıdı”. Çeşme Belediyesi ile TÜLOV (Türkiye Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfı) iş birliğiyle düzenlenen konserde, İzmir Devlet Opera ve Balesinin Senfoni Orkestrasını Arjantinli Şef Tulio Gagliardo Varas (1965) yönetti.
Orkestra
Konser Johann Strauss’un “Yarasa” operetinin uvertürüyle açıldı. Orkestranın bu parçada, ama özellikle daha sonra icra ettikleri Mascagni’nin “Cavalleria Rusticana”sının intermezzosunda mükemmele yaklaştığını söylemeli ve tebrik etmeliyim. Orkestranın, eşlik ettikleri diğer eserlere egemen olan duygusallıkları ve duyarlılıkları da pek güzel yansıttığını açık yüreklilikle söylemeliyim.
Erdem Erdoğan’a Dikkat
Verdi’nin “Rigoletto” operasının en sevilen ve belleklere kazınan aryası “La donna è mobile”yi İzmir DOB’dan Erdem Erdoğan söyledi. Erdoğan, Dük karakterine vücut diliyle de öyle özel derinlikler ekledi ki şaştım kaldım. Eklediği derinlikle yepyeni olgular ve yönelimler ortaya çıkardı, aryayı göğüs sesinden cömertçe söyleyerek ilk alkışları kaptı.
Hemen arkasından sahneye gelen gene İzmir DOB’nin solistlerinden Levent Gündüz, Kaptanzade Ali Rıza Bey’in Hicaz makamındaki eseri “Eğilmez başın gibi”nin çok sesli müziğe uyarlanmış şeklini sesiyle olduğu kadar fiziksel donanımıyla da süslerken, şarkının bilinç üstü görünmez duygusunu da seyircisine tattırdı.
Aykut Çınar ile Bülent Külekçi
Ve İstanbul DTO’dan Bülent Külekçi…
Külekçi, İtalyan Besteci Ernesto De Curtis’in “Tu ca nun chiagne e chiágnere mme faje” sözleriyle başlayan şarkısını seslendirdi. Külekçi, fevkalade sesinin solunum tekniğinden, vücudunu dengeli olarak bir çizgi üzerinde tutabilme becerisinden kaynaklandığına beni bir kez daha inandırdı.
Ankara DOB’dan Aykut Çınar, bir Giresun-Görele türküsü olan “Oy Asiye, Asiye (ya da Ağasar’ın balını)” türküsünde sözlü müziğin anlamını, yüz ifadeleri ve vücut hareketleriyle ifade ederek izleyiciye aktardı.
Ankara DOB’dan Ayhan Uştuk güzelim sesiyle Eldo di Lazzaro’nun “Sotto un manto di stelle/Roma bella mi appare…” sözleri ile başlayan “Gitarra Romana”sına başladığında Uştuk, Çeşme Anfitiyatrosu’nu (“amfi” değil. Belediye inatla düzeltmiyor) dolduranların çoktan havaya girdiklerini, bildikleri parçalara mırıldanarak eşlik eder hale geldiklerini yakaladı. Nitekim Ankara DOB’dan Şenol Talınlı Tofig Guliyev’in “Sene de kalmaz”ını dinleyici/izleyicilerle neredeyse birlikte söyledi. İstanbul DOB’un mücevherlerinden Hüseyin Likos ise “Ah bir ataş ver”i Serdar Yalçın’ın düzenlemesiyle pek güzel yorumladı.
İhsan Ekber’in “Altun Hızma”sı
Francesco Cilea’nın “L’Arlesiana”sından “È la solita storia del pastore…” sözleriyle başlayan aryasınıysa İzmir DTO’dan Aydın Uştuk kafa sesiyle göğüs sesinin miksajını çok iyi ayarlayarak ballandırdı. Ankara DOB’dan İhsan Ekber ise Kerkük Türküsü “Altun Hızma” ile aldığı alkışları hakkıyla içine sakladı.
İtalyan besteci Gaetano Donizetti tarafından hazırlanmış ”opera comique” tarzındaki iki perdelik opera “Alayın Kızı”nın 1. perdesinden Tonio’nun aryası “Ah, mes amis”yi Erdem Erdoğan kulaklara zimmetlerken; Giacomo Puccini’nin “Manon Lesacut”nun 3. perdesindeki Des Grieux’nun “No!.. pazzo son!.. Guardate,/come io piango ed imploro… /come io chiedo pietà” aryasını Levent Gündüz mükemmelen seslendirdi.
Diğer taraftan, Bülent Külekçi’nin söylediği Luigi Denza’nın Napoliten şarkısı “Funiculü funicula”sının “Jamme, jamme ‘ncoppa,/jamme jà,/funiculi, funiculà…” bölümünde izleyicilerin tempolu alkışları adeta enstrüman niteliğindeydi.
Hüseyin Likos’tan “Aida”
Rodolfo Falvo’nun “Dicitencello a ‘sta cumpagna vosta” sözleriyle başlayan Napolitende Aykut Çınar’ı dinlemek ise bir ayrıcalıktı. Çınar’ın sesinin tınısı, tıpkı suya atılan bir taşın yaydığı halkalar gibi büyüyerek güzelleşti. Meksika halk şarkısı Agustin Lara’nın “Granada”sına Ayhan Uştuk “Granada, tierra soñada por mí” diye başladığında izleyicinin/dinleyicinin keyfini çoktan avuçlamıştı.
Ernesto de Curtis’in bu gecede seslendirilecek ikinci şarkısı “Vir ‘o mare quant’è bello” sözleriyle başlayan ünlü “Torna a Surriento”sunda Şenol Talınlı dinlendi. Verdi’nin “Aida”sında sarayın salonunda geçen tabloda Radamès’in ”Se quel guerrier io fossi!” aryasında Hüseyin Likos’un sesi, insan sesinin doğa tarafından müzik yaşamına ve bizlere verilmiş en büyük armağan olduğunu kanıtlarcasınaydı.
Pablo Sarozabal’ın “Romance Marinero” olarak da bilinen “La Tabarnera del puerto”sunda Leandro’nun aryasını okuyan Aydın Uştuk, Oğuzhan Balcı’nın düzenlemesiyle “İzmir’in kavakları”nı yorumlayan İhsan Ekber da doyasıya alkışlandı.
Ve mükemmel iki “tutti”… İtalyanların neredeyse milli marşı sayılan, bunun dışında tüm dünyada en çok tanınan, en çok söylenen, rock’tan jazz’a, sambadan arabeske her türde yorumlanan Napoliten: “O sole mio” ile tipik Ege Bölgesi tınılarına sahip ve Türkiye genelinde bilinen türkü: “Çökertme”.
Konser bitti.
Nasılsa bir sanatsal etkinliğe katılma “lütfunda” bulunan Deniz Baykal’ın yan yana oturdukları Çeşme Belediye Başkanı Faik Tütüncüoğlu ile önlerine yalakalarca sehpa konulması ve su ikramı, yanı sıra “CHP Genel Başkanı” olarak takdimi ve sahneye çıkartılarak konuşturulması fevkalade gereksizdi.
Gene de konser güzeldi.
Çeşme Belediyesi ve TÜLOV teşekkürü hak etti.