Üstün Akmen
Ne mutlu bana ki bu yılın ilk yarısında yetkinliklerime karşılık değişik kurum ve kuruluşlar tarafından ödüllendirildim. Yaşarken ödüllendirilmek, öyle güzel bir duygu ki, sormayın gitsin! Yeni başarı belgeleri, madalyalar, plaketler edindim. Armağanlarımın ödülü veren kuruluşların mevcut durumuyla doğru orantılı olmasına sevindim. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Mezunları Vakfı (İLEV)’nın “Meslekte 50 Yıl Onur Ödülü”nüyse birçok sosyal kulüp, vakıf ve dernek, valilikler, kamu kuruluşları, okullar, üniversiteler, sendikalar ve belediyeler ile özel ve amatör tiyatrolar tarafından verilmiş olan başarı belgeleri, katılım belgeleri, teşekkür belgeleri arasına özenle yerleştirdim.
Ordulu Oldum
Bütün bu ödüllendirmeler, hatta belki önceki yıllarda tarafıma sunulanlar arasında dahi benim için en önemlisi Ordu Belediyesinin ilin tanıtımı için özveri ile yapmış olduğum gönüllü çabalarımdan dolayı verdiği Fahri Hemşerilik belgesi oldu. Ordu’nun dinamik ve başarılı Belediye Başkanı Seyit Torun’un beratımı verirken gerek köşe yazılarımda, gerekse televizyon programlarında Ordu’nun bir kültür ve sanat kenti olduğunu her keresinde ısrarla vurguladığımı ve bu tutumun Belediye Meclisinin takdirine mazhar olduğu bilgisini vermesini doğrusu her türlü takdirin üzerinde değerlendirdim. Sevecenlik ve yardımseverliğimle de Orduluların gönlünde taht kurduğumu söylemesi karşısındaysa utanç baskısıyla ezildim.
Gözyaşlarım
Mütevazı törende Seyit Torun’un: “O sadece yazılarıyla değil, dostluğuyla, bize gösterdiği o sevecenliğiyle gönlümüzde taht kurdu. Tiyatro Festivalimizi düzenlediğimiz günden bu güne bizleri hiç yalnız bırakmayan, bir Ordu sevdalısı, bir Ordu gönüllüsü Üstün Akmen. Artık gerçekten bir Ordulu oldu kendisi. Biz bunu sadece tescilledik. Onun bizim kadar Ordu’yu sevdiğini, bizim kadar Ordu’yla ilgili olduğunu her ortamda gördük. Ben çok değerli Belediye Meclis Üyelerime teşekkür ediyorum. Onlarında onayıyla, kendisine fahri hemşerilik beratı takdir edildi” sözlerini dinlerken, gönlümden gözlerime doğru akan yaşları dizginlemekte hayli zorlandığımı şimdi burada huzurlarınızda itiraf ediyorum.
Ordulu Olarak Ordu’ya Ayak Basmak
Doğu Karadeniz’in giriş kapısı Ordu’ya ekim ayında 4. Edebiyat Festivali dolayısıyla ilk kez Ordulu olarak gideceğim. Küresel dünyada edebiyatı, sanatı belli büyük kentlerin tekelinden çıkaran Ordu Belediyesi etkinliğinde boy göstereceğim. Seyit Torun’un çalışma arkadaşlarıyla (başta Özer Karadağ) yaygınlaştırma kazandırmayı amaçladığı işlevin sürüşüyle göneneceğim. Artık dünyamızda ülkelerin/kentlerin tanıtılmasının şamatacı politikacılardan çok, sanatçılar aracılığıyla yapıldığına Ordu’da bir kez daha tanıklık edeceğim. Doğal olarak Seyit Torun’a teşekkür edeceğim.
Hadi Biraz Şımarayım
Bu arada, karar verdim, bu kere Ordu Belediye Başkan Yardımcısı Özer Karadağ’dan (yüzümü kızartıp) bir kısmı endemik olan Ordu’nun 19 çeşit orkidesiyle beni tanıştırmasını isteyeceğim. Ordu ili Fatsa ilçesinin 6 kilometre kadar ilerisinde, küçük bir koyun kenarına kurulmuş şirin mi şirin bir belde olan Bolaman’a da gideceğim. Bolaman’da Pontus Rumlarından kaldığı sanılan kaleyi mutlaka gezecek, bu güzelim balıkçı koyunda geçmişten gelen izlerin peşinden gideceğim. Küçük kumsal… Kayalık küçük ada… Coşku yaratan güneş ve deniz… 1764 yılında Haznedaroğlu Ahmet Bey tarafından yaptırılmış, halen onun adıyla anılmakta olan ve şimdilerde lokanta olarak kullanılmakta olan görkemli ahşap beyaz evde karalahana çorbası içip, tirmit (mantar) ve taze ot kavurmaları yiyeceğim.
Serdaroğlu Bana Pide Ismarlar
Bolaman Belediye Başkanı Sabri Serdaroğlu eminim bana ünlü yumurtalı pide de ısmarlayacak. Sonra Bolaman Vadisi’nde yaşayan su samurlarından ve nergislerinden söz edişini dinleyeceğim. Dağ ile denizi buluşturan oksijen deposu Ordu’da, kentin üzerinden süzülerek Boztepe’ye çıkacak, vardığım noktadaki doğal seyir terasında içimde şiirler büyüteceğim. Taşbaşı Mahallesi’ndeki tarihi konakları bu kere Ordulu gözlüğüyle izleyeceğim. Lise Caddesi üzerinde biblo gibi oturtulmuş zarif mi zarif Osmanlı eseri Atik İbrahim Paşa Camii’nin bu kere içini de gezeceğim. Aziziye ve Hamidiye Cami’lerine gidecek, Osman Paşa Şadırvanı önünde fotoğraf çektireceğim.
Yason Burnu’na Gidebilmek
Özer Karadağ beni Yason Burnu’na gönderir mi acaba? Bence gönderir! Hatta zaman ayırabilirse kendisi de benimle gelir, üzerinde küçük bir deniz feneri ve eski bir kilise bulunan burnun kıyısındaki salaş balıkçıda mısır ununa bulanarak ızgaraya atılan mezgit balığı eşliğinde bir kadeh öğle rakısı bile içirir. İstersem beni kırmaz fındık, balık ve bal yurdu Ordu’da Vonalı Celal’in Yeri’ne gidip, kirazdan taze fasulyeye kurulmuş yüzden fazla turşudan tadabildiklerimi tadabilmem için birilerine mutlaka emirler de verir. Ordulu bilir ki gümüş renkli bulutların sarmaladığı akşamlar ancak Ordu’da güzeldir ve geceler, Boztepe’den kuşbakışı görülen Ordu’da her gece Rio de Janerio’yu ezip geçmektedir. Ordu gerçekten de geçilecek değil, kalınacak bir kenttir. Bu gerçeği ancak benim gibi Ordulular bilir!