Mimesis Çeviri / Pina Bausch’un yakıcı ve psikolojik olarak hassas koreografileri onun vefakâr dans kumpanyasının işlerinde yaşamaya devam ediyor.
Guardian. 30 Mart 2010, Çeviri: Ömer Ongun
Kısaca
Pina Bausch, dans tiyatrosunun asil rahibesiydi: ince, ard arda sigarasını yakan ve keskin vizyonuinsan doğasının doruklarına ve cehennem çukurlarına erişen, Wuppertal gibi bilinmeyen bir şehri sanatsal hac merkezine dönüştüren sembolik bir lider.
Kuralları yeniden yazmak … Bausch’un ‘Bluebeard’ı (1977)
Philippine (“Pina”) Bausch 1940 yılında Almanya’nın Solingen şehrinde doğdu. Ailesi bir lokanta işletiyordu ve Pina sık sık orada yaptığı doğaçlama danslarla müşterileri eğlendiriyordu. Çocuklukta aldığı bale dersleri sonrası, Essen’de Kurt Jooss tarafından idare edilen Folkwang okuluna gitti. Jooss, savaş öncesi Almanya’da ortaya çıkan dışavurumcu dans akımı olan Ausdruckstanz konseptinden yararlanıyordu. Pina, oradan sonra İngiliz bale koreografı Antony Tudor ile çalışmasına ve Amerikan çağdaş dans toplulukları ve Metropolitan Opera ve Balesi ile dans etmesine imkan sunan New York’un Juilliard Okulu’na üç yıllık bir burs kazandı.
1962’de tekrar Essen’e döndü, Jooss’un yeni Folkwang Balesi’nin kurucu üyesi oldu ve 1967 yılında koreograflığa başladı. 1969’da Jooss’un ayrılmasından 1973’te Wuppertal Opera ve Balesi’nden direktörlük teklifine kadar bu topluluğu yönetti. Ve her sene tekrar yenilenen yıllık kontratıyla hayatının geri kalanını Wuppertal’da geçirdi. “ Her zaman ayrılmaya hazırdım. Asla Wuppertal’da kalmayı düşünmemiştim.” diyor. “ Ama öyle oldu.”
Gelenekselcilerin tiksinmesine rağmen, Bausch Wuppertal’i kendi keskin Tanztehater tarzı için yenileştirdi. Üslup ve sunum kuralları, onun duygusal ve psikolojik dışavurumun gereklilikleri tarafından dümdüz edildi. Saldırgan tepkilere rağmen Pina, uluslararası ekolleri çekmeye başladı ve Wuppertal dans dünyasının haç merkezi olmaya başladı (ve dahası: onun hayranları arasında birçok oyuncu, yönetmen, sanatçı ve film yapımcısı da vardı). 80’lerin ortasından bugüne değin, topluluğun yeni işleri Roma, Lizbon, Sao Paulo, Los Angeles, İstanbul ve Tokyo gibi uluslararası şehirlerde sahnelendi.
Wuppertal’a geldiğinden kısa bir süre sonra, 1980’deki zamansız ölümüne kadar sevgilisi ve ana sahne tasarımcısı olan Rolf Borzik ile tanıştı. Bir yıl sonra ise Şilili şair ve akademisyen Ronald Kay ile evlendi ve Rolf ismini verdiği bir çocuk sahibi oldu.
Cafe Müller (1978)’de, sigara ve kahveye bağımlı, uzun boylu ve kasvetli uyurgezer rolüyle, ikonlaşan Bausch bu rolü 60larına kadar sergilemeye devam etti. Fellini’nin Gemi Gidiyor (1982) filminde ise enteresan, başka bir dünyadanmış gibi bir roldeydi ve daha sonra Pedro Almodóvar’un Konuş Onunla (2001) filminde oynadı. Kendisine kanser teşhisi konulmasından beş gün sonra Temmuz 2009’da aniden aramızdan ayrıldı. Ancak topluluğu onun mirasını geleceğe taşımakta kararlı.
Pina Bausch’u İzlemek
Başka bir dünyadanmışçasına … Fellini’nin Gemi Gidiyor filminde Bausch (1982)
Bausch’un çalışmalarını üç geniş döneme ayırabiliriz. Erken dönem işleri hareketi temel alan, gelişim ve sonuç anlamında en geleneksel koreografileriydi. Bu işlerinin en güçlüsü Stravinsky’ye ayarlanmış The Rite of Spring (1975)’tir: duygu yoğunluğu hala izleyicileri sersemletir. Bluebeard (1977)’tan sonra, Bausch gelişim ve ilerlemeden vazgeçti: Birbirini izleyen parçaları ve serbest çağrışımla dizilmiş sahnelerin tahmin edilemez montajlarıydı. İcracılarının kişisel hayatlarından edindiği fikirleri daha fazla işlemeye başladığı zaman ise yürekleri açan itirafların baskın olduğu koreografiler ortaya çıktı. Bu arada, hareket de tıpkı şarkı, film, kostüm, set tasarımı ve sahne donanımı gibi anarşik ortam parçalarından biri olmuştu. Onun diğer mekânsal işleri icracılarının yaşadıkları şehirlerle ilgili tepkilerini kullanıyor, yerel mekan ve kişilerle ilgili sürreel ve bazen de komik danslar içeriyordu. Sonuç ise merak uyandırıcı bir biçimde bir araya getirilmiş kartpostalları hızlıca incelemek gibiydi.
Çalışmalarında bazı temalar tekrarlar: insanların zaafları ve barbarlığı, kişisel ilişkilerin gücü ve şefkati (özellikle de erkekler ve kadınlar arasındaki), tutkunun kör baskısı, normalliğin umutsuz yaldızı (geleneklerin parlak katmanını temsil etmek adına icracılarına sık sık resmi elbise veya takım elbise giydirir). Erken dönem işleri, lanetlenmiş ruhlar ve tekinsiz ruh sağlığı temsilleri ile oldukça ürkütücüydü; daha sonra ise daha çok mizah vardı, ama yine de neşeli olmak yerine iğneleyiciydi. Bausch’un sahneleri eziciydi- kayalar ve nehirler (Vollmund), büyük toprak surlar (Viktor), kuru yaprak dökülmeleri (Bluebeard), bir çiçek tarlası (Nelken).
Bausch’un işleri izlemek için değildir: Onlar deneyimlemek içindir. (Daha kişisel bir deneyim paylaşımı için benim “Pina Bausch: klip klip dans rehberi”me bakınız). Kendinizi onun hayalgücüne teslim edin- üç saat aralıksız süren işlerle zaten fazla şansınız yok- ve böylece sahnelerin ruhunuzu fena halde kışkırtacağını hissedeceksiniz.
Kim Kimdir
Borzik’ten sonra Péter Pabst , Bausch’un düzenli sahne tasarımcısıydı. Bausch’un dansçıları genellikle toplulukla uzun yıllar kalıyordu. Buradaki önemli kadın isimler Jo Endicott, Nazareth Panadero ve Meryl Tankard idi. Erkekler ise Dominique Mercy ve Jan Minarik. Mercy veRobert Sturm ise topluluğun eş yönetmenleridir.
Bilgi
Erken dönem Bausch’un performanslarından birinde çileden çıkmış bir izleyici sahneye atladı, Tankard’ın aksesuar olarak kullandığı bir kova suyu alıp bir şiiri bıktıracak derecede tekrarla okuyan başka bir dansçının üzerine dökmek istedi, dansçı kenara çekilip kurtuldu ve onun yerine seyirci ıslandı. Hayır, bu koreografinin bir parçası değildi.
Onun Ağzından…
“Dans etmeyi seviyordum çünkü konuşmaktan korkuyordum. Hareket ettiğimde hissedebiliyordum.
Valerie Lawson ile söyleşi, ballet.co.uk, 2002
“İnsanların nasıl hareket ettiğinden çok neyin onları hareket ettirdiğiyle ilgiliyim.”
Ünlü bir alıntı, Frankfurter Allgemeine’dan Jochen Schmidt’e söylenmiş, 1984
“Kimseyi taklit etmek istemedim. Bildiğim bir hareket varsa, onu kullanmak istemedim.”
Luke Jennings ile görüşme, Observer, 2009
Diğerlerinin Ağzından…
“Dansı yeniden keşfetti… O, kendi başına bir kategoridir”
William Forsy, Guardian’den John O’Mahony’nin Bausch biyografisi çalışmasından
“Dansın tabiatını değiştiren çağdaş dansçıların sayısı bir elin parmaklarını geçmez ve Pina Bausch da onlardan biridir.”
Judith Mackrell, Guardian, 2002
“Pina’nın hayalgücü herkesten ötededir. Onu Beckett ve Bacon ile birlikte 20. yüzyılın en üst figürleri yerleştirirdim.
Michael Morris, Artangel’in yönetmen, Guardian, 2009
“Bir Bausch gecesi… Doğa ve terbiye, iyi ve şeytan ve söylenecek bütün diğer ikiliklerdeki o daracık alanda yer alır. Dar yatay bir alan.”
Laura Jacobs, New Criterion, aktaran Janice Ross, 1999
Söyle
Pembe hayalgücü … Bausch’un Masurca Fogo’su (1998)
“Travma geçirmiş Orta Avrupa tini vücut buluyor”
Luke Jennings bunu geçen Pazar Observer’da yazdı. Bayağı iyi. Söylemeyi deneyin.
Söylemeyin
“Acının Pornografisi.” New Yorklu eleştirmen Arlene Croce bunu 1984 yılında yazdı. Söylemeyin. O zamandan beri kendisi epey topa tutuldu.
Ayrıca Bakınız
Bausch dünya çapında hayli etkili. Folkwand okulundan Reinhild Hoffman ve Susanne Linke aynı zamanda Sasha Waltz’ın genç bir üyesi olduğu Alman Tanztheater Hareketi içerisinde de yer almışlardı. Belçika’daki Anne Teresa De Keersmaeker, Alain Platel ve Sidi Larbi Cherkaoui Bausch’tan etkilenmiştir. Bausch’tan etkilenen Britanya’nın en bilinen topluluğu, DV8 Physical Theatre’dır.
İzleyin
Walzer (1982)
Coffee With Pina (2002), yön. Lee Yanor’dan seçme parçalar…
1 Yorum
Pingback: "Rəqs et, Rəqs et. Yoxsa yox olub gedəcəyik" - Pina Bausch'un Rəqs teatrı | Rezonans