[Ahmet Umutlu’nun Türkiye Gazetesi’nde yayınlanan söyleşinin aktarıyoruz.]
Halka ulaşamayan Devlet Tiyatrolarının kendilerini sorgulaması gerektiğini belirten Ahmet Umutlu, “Devlet her yerde tiyatro kurmak zorunda değil, zaten gerek de yok. Bu işi seve seve yapacak, tiyatro
aşkı olan yeteneklerimiz her şehirde var, onlara destek olsun yeter” dedi.
Devlet Tiyatrolarının kapatılmasının gündemde olduğu şu günlerde usta yönetmen-oyuncu Ahmet Umutlu ile bir durum değerlendirmesi yaptık.Bir süre, İstanbul Bizim Aile Tiyatrosu’nda sahne aldıktan sonra kurduğu, Genç Fidan Tiyatrosu grubuyla; Azap Torakları, Katibim İbiş, Lütfen Güler misiniz?, Kanlı Zincir, Lades, Hastane mi Kestane mi, Deliler, Aman Kimse Duymasın, Miğferine Çiçek Eken Asker ve Yunus Emre gibi oyunları başarıyla sahneye koyan Ahmet Umutlu, Devlet Tiyatrolarının halka inemediği görüşünde. İşte, Ahmet Umutlu’ya sorduğumuz sorular ve aldığımız cevaplar:Sefa Koyuncu: Ahmet Bey, özel tiyatroya büyük emek vermiş bir yönetmen-oyuncu olarak,
kapatılması gündemde olan Devlet Tiyatrolarının durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ahmet Umutlu: Tiyatroya geniş bir açıdan bakmak gerekir. Millî kültürümüz içerisinde tiyatro nerdeyse yok gibidir. Büyük şehirlerde Devlet Tiyatroları var lâkin kendilerini sorgulamak orundadırlar; halka ulaşabilmişler midir? Bence Devlet Tiyatrolarının bugünkü durumu, “Biz olümüzü yaptık, seyirci rolünü yapamadı” durumudur.
-O halde neler yapılabilir?
– Devlet her yerde tiyatro kurmak zorunda değil, zaten gerek de yok. Bu işi seve seve yapacak, tiyatro aşkı olan yeteneklerimiz her yerde var, onlara destek olsun yeter. Devlet çeşitli yollarla Tiyatro kültürünü halkımıza benimsetmeli, buna öncü olacak kişi ve gruplara kolaylıklar sağlamalı.
-Siz, kurduğunuz Genç Fidan Tiyatrosu ile Anadolu turnesi de yaptınız? Zorlukları oldu mu?
-Tiyatro aşk… Aşk zor… Tiyatrocunun gecesi gündüzü olmaz, arkadaşlarımla büyük fedakârlıklarla o günleri yaşadık ve üstesinden geldik. Tiyatrocu sahne tozları ile evlidir, sahnede hayat bulur, perde kapandığında bir acı çöker yüreğine, gözyaşı döker.
-Hangi oyunları sahnelediniz?
-Bizimki,
Azap Torakları ile başlayan zor bir maraton, Katibim İbiş, Lütfen Güler misiniz?, Kanlı Zincir, Lades, Hastane mi Kestane mi, Deliler, Aman Kimse Duymasın, Miğferine Çiçek Eken Asker, Yunus Emre gibi oyunlarla zaman akıp gidiyordu. Sahnelemeyi düşünüp her türlü hazırlığını yaptığım fakat çeşitli sebeplerle sahnelemeye koyamadığım oyunlar da oldu. Mesela Turgut Özakman’ın Duvarların Ötesi adlı oynamayı çok istiyordum. Tiyatroya kendimin uyarladığı Yavuz Bahadıroğlu’nun Şehzade Selim isimli eseri, yine kendimin yazdığı Şeyh Şamilin Yemini…
-Sahnelerden uzun bir süredir uzaksınız. Ne zaman dönmeyi düşünüyorsunuz?
-Ben asla tiyatro aşkımdan vazgeçmedim fakat çeşitli sebeplerle ara vermek zorunda kaldım. Sözünü ettiğim sebepler el verip de şartlar olgunlaştığında bir an önce yeniden sahnelere dönmek için can atıyorum.
-Ahmet Umutlu kimdir; tiyatro aşkı nasıl başladı?
-Nisan 1962 Konya-Doğanhisar doğumluyum. İlk, orta ve Ticaret Lisesi tahsilimi Seydişehir ilçesinde yaptım, Sosyal Bilimler fakültesi mezunuyum. Evli ve iki çocuk babası olup, Ankara’da ikamet etmekte ve bir kamu kurumunda çalışmaktayım.
1981 yılında Seydişehir Ticaret Lisesi 1. sınıf öğrencisi iken, yılsonu müsamerelerinde Namık Kemalin tiyatro eseri olan “Vatan yahut Silistre” adlı oyunda, İslambey olarak sahne hayatına atıldım. Bu bir aşkın doğuşu oldu, aşk diyorum çünkü Tiyatro benim için bir aşk ve aşklar ölümsüzdür. Okul yıllarımda, Yeşilay kol başkanı olarak içki ve sigaranın zararlarını anlatan çeşitli kısa oyunlarla
defalarca öğrenciler için sahne aldım. 1983 yılı sonunda sahneye koyduğumuz, Şinasi’nin bir eseri olan “Şair Evlenmesi” adlı oyunla Lise hayatım bitti. İlçemize gelen bir Tiyatrocu liselerde okul müsamerelerinde sahne almış kişileri toplayıp Seydişehir de bir Tiyatro kuracağını söyleyince, büyük bir sevinçle gruba katıldım. Lakin sevincimiz fazla sürmedi, bir sene içinde adam ortalıktan kayboldu. Bu sırada Seydişehir’e oyun sergilemeye gelen bir tiyatro grubuyla tanıştım; yönetmen beni yanına alabileceğini söyledi ve İstanbul Bizim Aile Tiyatrosunda sahne almak üzere İstanbul’un yolunu tuttum. Altı ay kadar bu tiyatroda sahne aldıktan sonra, gurbet beni yormuş olacak ki Seydişehir’e geri dönüp kendi grubumu kurdum ve tiyatro çalışmalarına başladım. Elde yok avuçta yok, sıfır imkanlarla ilk oyunumuz Roman yazarı Emine Işınsu’nun “Azap Toprakları” adlı eserini kendim tiyatroya uyarlayıp sahneye koydum.Kostüm, dekor,ışık ne gerekiyorsa borçla hazırlamıştım, Seydişehir halkı ve yetkililerden gördüğüm büyük ilgi beni yüreklendirmiş ve rahatlatmıştı. O zamanlar Seydişehir Kaymakamı olan Yüksel Ayhan Bey ve sonrasında yerine gelen Kaymakamımız Sadık Altunkaynak, merhum Seydişehir Halk Eğitim Müdürü Muzaffer Tatu, Belediye Başkanlarımızdan Osman Kocaoğlu ve Mevlüt Kılıçarslan, yetersiz de olsa maddi, ve manevi olarak her türlü desteği sağlayıp, bu yolda yürümeme vesile olmuşlardır. Ayrıca Seydişehir Gazeteciler Cemiyeti de bazı oyunlarımızın sponsorluğunu yaparak bizleri desteklemişlerdir. Hepsinden Allah razı olsun. 1983-1990 yılları arasında Tiyatro çalışmalarım aralıksız sürdü. Tiyatro aşkım bugün de aralıksız devam ediyor. İlk fırsatta sahnelere yeniden dönmeyi ümit ediyorum.
-Ahmet Bey, verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.
-İçimi dökme fırsatı verdiğiniz için asıl ben teşekkür ederim.
Necip Fazıl’ın yazdığı Yunus Emre’yi sahneledi
Millî tiyatroya gönül veren Ahmet Umutlu, kurucusu olduğu Genç Fidan Tiyatrosu grubuyla Necip Fazıl Kısakürek’in tiyatro eserlerinden Yunus Emre’yi de başarıyla sahneye koydu. Umutlu, yönetmenliğini üstlendiği oyunda Yunus Emre rolünü oynadı. Fotoğrafta, Yunus Emre oyunundan bir
sahne görülüyor.
Röportaj; Sefa Koyuncu – Türkiye Gazetesi