Devlet Sanatı Desteklesin

Pinterest LinkedIn Tumblr +

images[Doğan Hızlan’ın 26 Haziran tarihinde Hürriyet’te yayınlanan yazısını okuyucularımızla paylaşıyoruz.]

Dün televizyonda birçok ödülün sahibi oyuncu ve yönetmen Mehmet Birkiye ile tiyatro üzerine konuştum.

Devlet Tiyatrosu’nda sahneye koyduğu Sessizlik oyunu ile Afife Tiyatro Ödülü’nün Yılın En İyi Yönetmeni Ödülü’nü kazanmıştı.
Ayrıca bu oyunla başka kuruluşların de ödüllerini aldı.
Tiyatroların durumundan söz ettik. Gerçekten de birçok genç tiyatro yaşıyor, genç yazarların oyunları seyirci buluyor, biletler hemen tükeniyor.
Deneyimli tiyatro adamı Mehmet Birkiye, dikkatimi çeken bir tespitte bulundu. Eğer Devlet Tiyatroları olmasa, özel tiyatrolar da yaşayamaz. Onun varlığı özel tiyatroların yaşamasını sağlıyor.
1960–1970 arası, ona göre tiyatronun altın dönemi.
Bu gerçeği diyor, Mehmet Birkiye, o zamanın gazetelerindeki tiyatro reklamlarında  görebilirsiniz. Gerçekten de verdiği rakam şaşırtıcı. Elliyi aşkın tiyatro reklamı, sayfaları süslüyor. Ben de anımsarım. Her kuşaktan seyirci tiyatroları doldururdu.
Şimdi tiyatro seyircisinin durumu nedir, sorusuna verdiği yanıt tiyatroya daha çok genç kuşağın gittiği merkezinde.
Genç yazarların oyunlarının tutulmasının nedeni böyle de açıklanabilir.
Tiyatrolar her gece perdelerini açmıyor. Ödenekli tiyatrolar hariç. Çünkü salonsuzluk bellerini büküyor. Tiyatro yardımları bir salon yapımında kullanılsa, birçok tiyatro onu kiralayabilir ve oyunlarını sergileyebilir.
İstanbul tiyatro seyirci sayısının 600.000 ile 700.000 arasında olduğunu söylüyor. Bunun da tiyatro dünyasının masraflarını karşılamaktan çok uzak olduğunu belirtiyor.
Merkezlerde seyirci yoğunluğu var.
Ben özel ve ödenekli tiyatroların şehir içi turnelerini izliyorum, seyirci bulunuyor. Ya Anadolu turneleri ne oluyor?
Mehmet Birkiye, “Önceden herkesin yazın da yerinde, kentinde oturduğunu, ama şimdi içturizm geliştiğinden oralarda kimselerin kalmaması yüzünden seyirci bulamıyoruz. Ancak kışın iki-üç günlük turnelerle yetiniyoruz” dedi.
Ben yaz festivallerine tiyatroların da katılmasını öneriyorum. Sadece müzik dünyası ile kısıtlı kalmasın festivaller, özel ve ödenekli tiyatrolarla da anlaşma yapsınlar.
Belediyelerin salonları da olmasa İstanbul’da da turne yapamayacaklar.

Devletin sanata yardım etmesinin, Devlet Tiyatrosu ve Devlet Opera ve Balesinin bulunmasını sanatı seven, ülkesinin çağdaş uygarlık düzeyine çıkmasını isteyen herkes bu görüşü savunacaktır.
Aspendos’ta Opera ve Bale Festivali yapıldı, İstanbul’da Uluslararası Opera Festivali düzenlendi, Bodrum’da bale günleri olacak. Bunların hepsi devletin sanat kurumlarınca gerçekleştiriliyor. Eğer bunları özelleştirirsek, uluslararası isyanı bırakın, hepimiz bu çölleşmeye karşı mücadele vereceğiz.
Opera seyredilmez diyenler, Antalya’ya gelen bizim turistlerin ve yabancıların düşündüklerini, görüşlerini bir dinlesinler, İstanbul’daki Uluslararası Opera Festivali’ne ilginin oranı için bir örnek vereyim. Verdi’nin Rigoletto’su zirvede bir ilgi görmüş. Vivaldi’nin Bayezid operasının  biletleri hemen tükenmiş. Büyük şehirlerin büyük kültürel ihtiyaçları vardır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı böyle bir yasa hazırlarken, İngiltere’deki sanat kurumunu örnek alabilir ama onun tarafsızlığını uygulayabilirse…

Sanatta parayı veren düdüğü çalmaz. Düdükçü istediğini çalar.

Hürriyet

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.