[Alin Taşçıyan’ın Star Gazete’de yayınlanan köşe yazısını okuyucularımızla paylaşıyoruz.]
Avrupa kültür sanat camiası bugün geleceği için nefesini tutmuş bekliyor. Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ticari müzakerelerden kültürün çıkarılması için Avrupa Parlamentosu’na Fransa Film Yönetmenleri ve Yapımcıları Derneği önderliğinde dilekçe veren, çoğunluğunu sinemacıların oluşturduğu 6200 Avrupalı sanatçıyı temsil eden bir heyet, bugün Strasbourg’da, 17.00 – 17.30 saatleri arasında bir basın toplantısı düzenleyecek. Bu toplantı Avrupa Parlamentosu üyelerinin görsel – işitsel ve online hizmetler dahil kültürün, 14 Haziran’da gerçekleştirilecek olan AB – ABD ticari müzakerelerinden çıkarılması yolunda oy kullanması amacıyla düzenleniyor.
Heyette ünlü sinemacılar yer alıyor. Yıldızı “Artist” adlı filmle parlayan, geride bıraktığımız 55. Cannes Film Festivali’nde Asghar Farhadi’nin “Le Passe” (Geçmiş) adlı filmiyle En İyi Kadın Oyuncu Ödülü kazanan Fransız aktris Bérénice Bejo, tek kadın temsilci. Avrupa sinemasının büyük ustalarından, Altın Palmiye ve Oscar dahil 11 ödül sahibi ve Fransız Sinematekinin Başkanı Costa Gavras lider konumundaki kişilik. Heyetin geriye kalanı entellektüel kişilikleriyle tanınan yönetmenlerden oluşuyor: Filmleri ülkemiz festivallerinde beğeniyle izlenen ünlü Belçikalı yönetmen Lucas Belvaux… İtalyan sinemasının genç kuşağının başarılı yönetmenlerinden Daniele Luchetti… Romanya doğumlu olup Fransa’da çalışan, hemen hemen bütün filmleri ülkemizde gösterime girmiş olan yönetmen Radu Mihaileanu… Ve “4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün” ile Altın Palmiye kazanan genç Rumen yetenek Cristian Mungiu.
***
AB – ABD ticari ilişkilerindeki yeni düzenlemeler başta film endüstrisi olmak üzere Avrupa kültür sanat aleminin geleceğini belirleyecek. Kültür sanat alanında kurumsallaşmış bir devlet desteğinin varolmadığı ABD’nin sermaye gücüyle bu alana girmesi, Avrupa’da ayrıcalıklara ya da kotalara sahip olması Avrupalı aydınları çok kaygılandırıyor. Kültür kurumlarının özerkliklerini, sanatçıların bağımsızlıklarını kaybedip kar amaçlı işler yapmak zorunda kalacakları ya da rekabet güçlerinin sıfırlanacağı bir durumun Avrupa kültürünün geleceğini karartacağını düşünüyorlar. Avrupa kültürü pazarlık konusu olamayacağı için müzakerelerden çıkarılmasını talep ediyorlar. Bunu da ğkültürel istisnağ başlığı altında somutlaştırıyorlar. Eğer ğkültürel istisnağ sağlanmazsa AB – ABD ticari müzakerelerinde başta çok önemli bir ticari kapasiteye sahip olan film endüstrisi olmak üzere Avrupa kültür sanat üretimi her düzeyde bir pazarlık konusu olabilir. Bu da AB, devlet ve eyalet fonlarının ve kurumlar üzerinden fonlama sisteminin sonunu getirebilir. Avrupa’nın en çok iş üreten endüstrilerinden biri olan film endüstrisini bitirebilir.
Türkiye dahil bütün Avrupa ülkelerinden toplam 2800 üyesi bulunan Avrupa Film Akademisi – EFA Yönetim Kurulu ile Başkan Wim Wenders de kültürel istisna yapılması için dilekçeye destek verdiğini 7 Mayıs’ta resmen açıkladı. EFA, basına gönderdiği bültende müzakerelerde kültürel istisna yapılmamasının bağımsız sinemayı ve yaratıcının ifade özgürlüğünü tehdit edeceğini; Avrupa filmlerinin Avrupa ve dünya ekranlarından yok olacağını ve Avrupa kültürüne onarılamaz bir hasar vereceğini belirtti. EFA’nın kurduğu en çarpıcı cümle ise “Kültürün önemini ihmal eden bir Avrupa, Avrupa Birliği’ni sadece yönetsel ve ekonomik bir yapıya indirgeyecek, böylelikle bütün olumsuz sonuçlarıyla birlikte Avrupa rüyasına son verecektir” oldu.