28 Haziran sabahı İstanbul Yenikapı’dan bisikletlerle bir yolculuk başlıyor…
Sporun ve sanatın dört duvar arasına sıkıştığını düşünen Yeraltı Sahnesi ekibi, bisikleti merdiven altından çıkarıp sokağa taşıyor, tiyatroyu da doğduğu topraklara Ege’ye götürüyor.
‘Yolda Oyun’ projesi bisikletlerle yapılan tiyatro anlamında bir ilk. Yol boyu her an neyle karışılacağını bilmeyen bu ekip, projenin bir turneden çok, gezici kumpanya olduğunu söylüyor.
Yolda Oyun, ilk oyunları ‘Hacivat ve Karagöz’ atışmasını Yenikapı’dan Mudanya’ya geçerken deniz otobüsünde sergileyecek. Oradan Bursa, İzmir, Muğla, Antalya ziyaret edilecek ve yolculuk 8-11 Ağustos tarihleri arası yapılacak Kahramanmaraş’taki Afşin Kültür Festivali’nde son bulacak.
Tiyatrocu, ressam, öğrenci ve çalışanlardan oluşan 13 kişilik ekip, 40 gün pedal çevirecek. Oyunları tüm yöre halkına açık ve oynamak serbest. Biz de ‘Yolda Oyun mu olur?’u, Yolda Oyun ekibinden Harun Şahnacı ile konuştuk.
Bisiklet ve tiyatro, spor ve sanat.. Bu fikir nasıl ortaya çıktı?
İlle Türkiye’de bir ilke imza atalım gibi bir amacımız yoktu bu proje doğarken.“Alalım yanımıza alabildiğimiz kadar eşya, kaç kişiysek gidelim hem tiyatro yapalım hem bisiklet sürelim gidebildiğimiz yere kadar” diyorduk. Sonrasındaysa, sporun ve sanatın dört duvar arasına sıkışmış olduğunu düşündük. Hep aklımızda vardı zaten böyle bir gezi. Turne değil, gezi. Basında turne olarak çıksa da, biz buna gezici tiyatro diyoruz. Çünkü turnelerde başınıza neler gelebileceğinden tutun, neler gelmeyeceğine kadar her şey bellidir. Evet, Türkiye’de ve sanırız dünyada da bir ilk olacak bu. Bu anlamda bayrağı ilk bizim taşıyacak olmamız bize ayrı bir gurur veriyor ve motivasyon kazandırıyor. Fikrin ortaya çıkışı bir yıl öncesine dayanıyor. Son 1-1.5 aydır da, projemizi geliştirebilmek için elimizden gelen gayreti ekipçe sarf ediyoruz.
‘Yolda Tiyatro’ neyi amaçlıyor?
Yolda Oyun’un en temel amacı, tiyatroyu ve sporu doğduğu yere, yani sokaklara ve Anadolu’ya geri götürmektir. Bisiklet kullanımının yaygınlaşmasını sağlamak, tiyatroya ve genel olarak sanata karşı olan ilgiyi artırmaya çalışmak da diğer amaçları arasında. Sadece belli bir amaca bağlı kalmak özgürlüğümüzü kısıtlayacaktır. Bu proje ile yoldayken en güzel amaçlar uğruna ter dökeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
‘BİSİKLETLER MERDİVEN ALTLARINDAN ÇIKSIN’
‘İşiniz gücünüz yok mu kardeşim ya?’ demiyorlar mı? 40 gün pedal çevireceksiniz…
Elbette gelen olumlu tepkiler yanında, yer yer bu gibi adını koyamadığımız tepkiler de almıyor değiliz. Ancak bu tepkiler “Sakın yapmayın, durun!” gibi kesin uçları olan veya radikal tepkiler değil. Bizim zaten işimiz de, gücümüz de var. Bu gibi olumsuz tepkiler aslında projemizin gücünü de ortaya koyar niteliktedir. Şu projeyi layıkıyla bitirelim, bisikletler merdiven altlarından çıksın bir hele, spor dört duvar arasına sıkışmasın,tiyatro neymiş ve nasıl olurmuş, kimmiş bu kavuklu ya da pişekar, ne yaparmış, kimmiş bu Shakespeare, neler yazmış neler etmiş, modern tiyatrodan örnekler nelermiş vs.. bir açığa çıksın, varalım bizim işimiz de, olmasın gücümüz de. Ama inanın böylesine zorlu bir yolculuğu kafasına koymuş 13 kişilik bir ekipteki her kişinin, zaten oldukça fazla uğraşı var günlük hayatta. Kimimiz öğrenci ve kendi alanlarında çeşitli başarılara imza atmış kimseler, kimimiz sinema ya da medya sektöründe, kimimiz sporcu, kimimiz sanatçı… Bu tür tepkileri veren insanların şu hayattaki pek çok değeri unutmuş ya da boş vermiş kimseler olduğu kanaatindeyiz. Onlardan bir şey istemiyoruz ki, bize inansınlar yeter. Şu yolda belki de sudan ya da diğer hayati ihtiyaçlardan daha fazla insanların bize inanmasına, takipçi olmalarına ve desteğine ihtiyacımız olacak.
13 kişilik bir ekip. 14. kişi olamaz mıyız ?
Bu bizi o kadar sıkıştıran bir soru ki anlatamam size. İlk başlarda 3-5 kişiyken, proje büyüdükçe ekibimizi de o oranda genişlettik. Gerekliydi. Bir adet hemşire katıldı aramıza, web master’ımız da bizimle olacak yol boyunca. Tiyatro oynayacak ekibi genişlettik, ressamımız var, bir de fotoğrafçı alacağız yanımıza. İnanın 14 kişi olmaz. Ha olur nasıl olur, yola çıkıldığı andan itibaren proje için hayati önem taşıyan bir sıkıntı olursa o konuda bir iki ekleme daha yapabiliriz. Onun dışında zaten şu an 13 kişi değil yüzlerce kişiyiz. İlle bizimle birlikte pedal çevirmek isteyenler varsa, yolda bir yerde bize katılabilirler. Yolumuza “Yolda Oyun” ekibi olarak devam edeceğiz. Yolda Oyun bu kadar duyulmamışken ve büyümemişken pek taraftar bulamıyorduk. Ancak şu an kiminle konuşsak “Boş yer var mı?” sorusu ile karşı karşıya kalıyoruz. Boş yer yok. Şöyle kurtarmaya çalışıyoruz bu soruyu da; “Bizi sosyal medyadan daha kolay takip etmez misin sence?” (Gülüyor) Şaka bir yana keşke yüzlerce, binlerce kişi ile çıksak bu yola. Ama sorumluluğumuz da bir hayli yüksek. Projeye fiilen dâhil olacak daha fazla insan, hızımızı yavaşlatacaktır. Ama projemize gönülden destek veren ve bizimle olmak isteyen kişilere de hayır diyemeyiz. Böyle bir karambol bu. Şunu eklemek gerek belki, bizi Türkiye Bisikletçiler Derneği uğurlayacak İstanbul’dan. Bu uğurlamaya katılabilir isteyen. Az ya da çok şenlikli bir ortam olacağını hayal ediyoruz. Öyle de istiyoruz açıkçası. Bu uğurlama ile ilgili de isteyen, sosyal medya hesaplarımızdan duyurularımızı takip edebilirler.
Sadece tiyatro mu var? Şarkısız, türküsüz geçer mi 40 gün?
Sanatı ve sporu birleştirdiğimizi söylüyoruz. Elbette geçmez, müzik yapan arkadaşlarımız da var, ancak bu şarkı türkü durumu ile ilgili biraz kervan yolda dizilecek gibi. Belki tiyatro ekibimiz hazırlıklarını yaparken alanda toplanacak izleyicilerimize kısa da olsa bir müzik yapabiliriz. Ama kendimiz için müzik, yol boyunca elbette birçok insan gibi bizim için de vazgeçilmezlerimizden olacak, orası kesin.
‘ÇADIRDA KALMAK SOKAKTAN KOPMAMAK ADINA VERDİĞİMİZ BİR KARAR’
Bu proje için herhangi bir yerden destek alıyor musunuz? İhtiyaçlarınızı nasıl karşılıyorsunuz?
Tekrarlamak gibi oluyor ama, projenin ilk hali ile şimdiki arasında fark var. Önceden, yani az kişiyken, nasılsa gideriz diyorduk. Buluruz 3-4 bisiklet çıkarız yola. Amaçlarımızı da gerçekleştirebildiğimiz kadar gerçekleştiririz diyorduk. Şimdi de öyle elbette. Hatta aldığımız manevi desteklerden sonra daha da kararlıyız. Projemiz de genişledi haliyle. Üzerimizdeki sorumluluk da aynı oranda artmış durumda. İhtiyaçlarımız da arttı. Gıda, sağlık ve proje için hayati önem ifade eden araç gereçlere ihtiyaç duyduk. İhtiyaçlarımızı sırayla burada söyleyecek değiliz ama en önemli 3 tanesi çadır, bisiklet ve bir adet minivan minibüs (eski vosvos minivan). Proje basının ilgisini çektikten sonra, birkaç yerle de görüşmelerimiz başladı. Ufak tefek gereksinimlerimizi karşılayabiliriz tabii ama bu üçü proje için oldukça önemli. Belgesel ekipmanlarımızı ve diğer araçlarımızı ufak bir minibüsle taşıyacağız. Çadırlarsa sokaktan kopmamak adına verdiğimiz bir karar.
Bir de belgesel var bu projede değil mi?
Evet, “Yol Boyu Belgeseli.” Ekibimizden Taylan Işıklar yönetmenliğini yapacak. Bu işlerden anlayan 2-3 kişiyiz zaten ekipte. Biz “Yol Boyu Belgeseli”ne yoğunlaşacağız yol boyunca. Ortalama 1 saatlik bir belgesel düşünüyoruz ama değişebilir bu. İçinde yola çıkışımızdan finale kadar tüm yaşadıklarımızı vermek istiyoruz. Madem bir ilk olacak, madem zorlu bir yolculuk bizi bekliyor, böyle bir şeyin kalıcı olmaması için hiçbir neden yok. Ve bu belgeseli de Türkiye’deki ve dünyanın dört bir yanındaki festivallere yollayacağız.
Oynayacağınız oyunlarla ilgili bilgi verir misiniz? Neler sergilenecek?
Bu konuda şimdilik ayrıntı vermemeye çalışıyoruz. Düzenlemelerimizi başta Ergin Düzgün ve tiyatro ekibimiz yapmakta. Provalarına da zaten başlamış durumdalar. Neler oynayacağımız yüzde 80 kesinleşti. Kısaca bahsetmek gerekirse, günümüz tiyatro örneklerinden Shakespeare’e kadar uzanan bir yelpazeden 1.30 – 2 saatlik kolajlar hazırlıyoruz. Yelpazemiz geniş. En güzel oyunların en eğlenceli kısımları öncelikli planda Yolda Oyun için.
Siz yoldayken biz sizin neler yaptığınızı nerden öğreneceğiz?
Bir internet sitemiz var www.yoldaoyun.com Bizi buradan sürekli olarak takip edebilir isteyen. Facebook, Twitter, Youtube, İnstagram ve diğer sosyal medya alanlarında, Yolda Oyun hesaplarımız sürekli aktiftir. Duraklarımıza girişimizden çadırlarımızı kurmamıza kadar, tiyatro yaptığımız andan, boşta olacağımız anlara kadar yaşadığımız her anı paylaşacağız. Buralardan bizi anbean rahatlıkla takip edebilir ve dilediği gibi yorumlarını yapabilirler.
‘GİTTİĞİMİZ YERLERDE İNSANA DOKUNMAK İSTİYORUZ’
Gittiğimiz yerlerde ‘forum tiyatrosu’ düzenleyeceğiz diyorsunuz bu nasıl bir tiyatro?
Forum tiyatrosu 1950’lerde Brezilya’da Augusto Boal tarafından geliştirilen bir tür. Dünyanın çeşitli ülkelerinde forum tiyatrosu toplumdaki sıkıntıları belirlemek için de kullanıldığını hatırlıyorum. Toplumun ortak sorunlarını da tespit edip üzerinde fikir alış verişini sağlayacak da bir türdür. Bir kere forum tiyatrosunda seyirci-oyuncu ayrımı ortadan kalkar. Seyirci de oyuna dâhil olur. Haliyle de sahne ile izleyici arasında spontane bir bağ kurulur. Harika bir tarz bize göre. E biz de bisikletleri alıp Anadolu’yu gezecekken forum tiyatrosundan da bir şeyler katarız dedik. İyi de ettik bunu düşünmekle. Hiç olmazsa bu tür sayesinde hayatında bir kez olsun bile tiyatroya gitmemiş bir kişi farkında olmadan tiyatro yapıyor. Daha da ileri gitmek gerekirse, toplumdaki kopuk kısımları birleştirebilecek kadar güçlü bir tür olduğuna da inanıyoruz. Zira insanlar arasındaki diyaloğun artmasına da neden olur. Yeraltı Sahnesi’nin geçtiğimiz yıl çeşitli yerlerde forum tiyatrosu ile ilgili birkaç tecrübesi var. Hal böyleyken bu tarzdan uzak kalmak da istemedik. Gittiğimiz yerlerde insana dokunmak istiyoruz biz. İnsanın her türlüsünü göreceğiz belki de. Sahne ile izleyici arasında neden birkaç metre uzaklık olsun ki, varsa oyun esnasında diyeceği olan atlasın ortaya bizimle birlikte sahne alsın. Duygularını bastırmasın. Bu doğallığa ulaşmak istiyoruz.