Tiyatronun Ölüm İlmühaberi

Pinterest LinkedIn Tumblr +

8tiyatroçatı[Erhan Gökgücü’nün Evrensel Gazetesi’nde yayınlanan yazısını paylaşıyoruz.]Önce Radikal gazetesinde Kültür ve Turizm Bakanlığınca hazırlandığı belirtilen bir yasa taslağı yayınlandı. Tiyatro adamları okuyunca, dünyada eşi benzeri bulunmayan bu model karşısında şaşkınlık ve dehşet içinde kaldılar. Bölünüp parçalanarak yok edilmeye mahkum bir Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesi… Tatbikat Sahnesi yılları ile birlikte 72 yıllık bir birikim acaba hangi nedenle yok ediliyor? İl Kültür Müdürlerinin yönetimine verilen bir sanat kurumu. Bir İl Kültür Müdürü bir tiyatroyu hangi yetileri, bilgisi ve deneyimiyle yönetebilir ki? Sanatsal projeleri Bakanlar Kurulunca atanmış bir üst kurul değerlendirecek. Bu şart altında tiyatro sanatı kuşkusuz ki hükümetlerin güdümünde olacak. Nitekim geçen yıl Sayın Başbakan ifade etti: “Projeyi beğenirsem parayı veririm.” Bakanlar kurulunun atadıkları nasıl bir projeye onay verirler? Modelin İngiltere Arts Councıl’dan alındığı söyleniyor. Arts Councıl’ın başkanını Kraliçe seçer; bu devletçi bir mantıktır. Temel ilkesi sanatın tümüyle özgür ve sorgulayıcı olmasından yanadır. Bizdeki model ise hükümetlerin buyruğunda olacak. Demokrasinin vazgeçilmez gereği olan meslek kuruluşları ve S.T.Ö.’den söz eden yok. Kaldı ki bu yolla hükümetin görüşü doğrultusunda sanat üretimi için proje vereceklere yeni bir rant kapısı açılacaktır. Örneğini İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları yaşamakta. 2 milyon 750 bin lira bedelle 3 özel proje desteklendi. Oysa Devlet Tiyatroları bu sezon 150 civarında oyuna 15 milyon harcamıştır. Üst Kurul, proje maliyetinin en fazla yüzde ellisini verecekmiş. Durum bu olunca halen Devlet Tiyatrolarının 6-10 TL’ye sattığı biletler kaça yükselecek? Halkımız 30-40 liralık bilet ücretini nasıl ödeyebilecek? Seyirci alıştığı büyük yapımları izleyebilecek mi?

BU TASLAK NE SİVİLLEŞME NE DE ÖZGÜRLEŞMEDİR

Bu servisin hemen ardından 22 Mayısda Habertürk’te Sayın Kültür Ve Turizm Bakanı kısaca şunları söyledi: “Sanat ve kültür alanının sivilleşmesi, özgürleşmesi, çoğulculaşması, devletçi mantıktan kurtulması için yeni bir mekanizmanın ortaya konulması gerektiği konusunda zaten kültür sanat dünyasında da bakanlıkta da oluşmuş bir görüş vardır… Taslağa kısa zamanda son halini vereceğiz.” Hayır, Sayın Bakan; böyle bir taslak ne sivilleşme ne de özgürleşmedir. Bu, tam anlamıyla bir güdümleme anlamındadır. Topluma yalnızca muhafazakar nitelikli bir sanat aşısıdır.” Çoğulculaşma “sözcüğü ile acaba yalnızca partinize oy vermiş olanları mı kastediyorsunuz? Kültür sanat dünyasında böyle bir taslağın gerekliliğine kimler karar verdi? Sizden önceki Bakan Sayın Ertuğrul Günay, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nu geliştirme girişimlerinde meslek birliklerinin kerelerce yazıyla düşünce ve önerilerini almış, toplantılar düzenlemişti. Bu tutum Partinizin “demokrasi, ileri demokrasi” argümanları ile tümüyle örtüşmekteydi. Neden aynı yönteme başvurmuyorsunuz? Sayın Başbakanın, Devlet Tiyatrolarına duygusal tepkisinin bir rolü var mı bu tutumunuzda? Ülkemizin yaşadığı bir dolu sorun tümüyle çözüme ulaştı da sıra tiyatro ve opera, bale sanatlarına mı geldi? Sayın Bakan, yangına körükle gidilmez. Tarih ve toplum en büyük yargılayıcıdır. Gelin, bir kurultay gerçekleştirin. Meslek kuruluşları, yurt içinden ve yurt dışından konu uzmanlarıyla birlikte sahne sanatları için gerçekten çağdaş bir taslak hazırlayalım. Evrensel sanat da sizi dostu olarak ansın. Sanatseverler, her disiplinden sanat insanları, biliniz ki bu taslağın güdümleyici mantığı bireysel olarak icra edilen sanatları da kapsamaktadır. Gelin demokratik haklarımızı, sanatsal taleplerimizi birlikte dile getirelim.

* TOMEB (Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği) Başkanı

Evrensel

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.