Metin Boran
Diyarbakır Şehir Tiyatrosu’nda sanat yönetmeni olarak çalışırken (1999-2004) bir yandan bölgenin kültürel birikimi ve sosyolojik gerçekliğine uygun oyunlar sahneliyor, bir yandan da kentte tiyatroya ilgi duyan gençlere her yıl belirli aralıklarla kurs açıyorduk.
Bu kurslarda Şehir Tiyatrosu’nun ve Diyarbakır Devlet Tiyatrosu’nun sanatçıları gönüllü olarak derslere giriyor, bilgi ve deneyimlerini paylaşıyordu. Her yıl düzenli olarak açılan bu kurslara on sekiz yaşın üstünde bulunan gençler müracaat ediyor, biz, bir ön eleme yaparak kurslara katılacak gençleri belirliyorduk. Kursa devam eden bu gençler aynı zamanda tiyatronun prodüksiyonlarında görev alıyorlardı. Kimisi oyuncu olarak, kimisi dekor ve ışıkta, istek ve samimiyetle sorumluluk üstleniyorlardı. Dönemin Belediye Başkanı Feridun Çelik bu kursları çok önemsiyor, koşullar elverdiğince destekliyordu. Dört yıllık süre içinde yaklaşık 60 katılımcı bu kurslarda eğitim aldı. Bu katılımcılar arasında sonradan tiyatroyu tercih eden 13 kişi Türkiye’de çeşitli üniversitelerin güzel sanatlar fakültesine ve konservatuarlara girmeyi başardılar. Herhangi bir okul kazanamayanlar ise tiyatroya alaylı olarak devam ediyorlar.
Tiyatro bölümünü kazananlar arasında, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümünden mezun olan Rüknettin Gün şu anda şehir tiyatrosu sanat yönetmeni olarak görev yapıyor. Yine aynı okuldan mezun olan Nazım Hikmet Çalışkan Diyarbakır’da Ahmedi Xani Kültür Merkezi’nde açılan konservatuarda eğitmenlik yapıyor. Bir diğer öğrencimiz oynadığı filmle geçtiğimiz yıl Antalya Altın Portakal’dan yardımcı oyuncu ödülü alan ve şu anda bir dizi de önemli bir rol oynayan Mimar Sinan mezunu Erkan Avcı, ve onunla aynı dönem konservatuara başlayan şimdilerde bir dizide oynayan Çukurova mezunu Faruk Acar, aynı okul mezunu ve şu anda Batman Belediyesi’nde tiyatro yapan Barış Işık, Erzurum Atatürk Üniversitesi mezunu, şu anda Diyarbakır Şehir Tiyatrosu’nda oyuncu olarak çalışan Rezan Kaya. Daha başkaları da var; Bir başkası, şimdilik tiyatro yapmaktan imtina eden ve inzivaya çekilen Orhan Aksoy ve dizilerde koşturan ve şimdilerde özel bir okulda drama öğretmenliği yapan Cenk Pola İzgören ve şu anda Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nde okuyan Mustafa Elbenim ve diğerleri.
Kurslara devam eden ve aynı zamanda tiyatroda küçük rollerde alan ve daha sonra Çanakkale’de Onsekiz Mart Üniversitesi tiyatro bölümünü bitiren Mesut İzgi biraz daha cesaretli davranarak bir grup arkadaşıyla kendi tiyatrosunu kurdu İstanbul’da. Tiyatro Pusula adıyla kurdukları topluluk, geçtiğimiz hafta ilk oyun olarak değerli yazarımız Yılmaz Onay’ın Karadul Efsanesi adlı tek kişilik oyununu sahneleyerek mecraya adım attı.
Karadul Efsanesi geleneksel oyun yazarlığının dışında farklı bir kurgu ve anlatımla geçmişi ve bugünü şiirsel ve düşsel sayıklamalarla anımsatan, geçmişi sorgulayan bugünden utanç duyan bir duyarlılıkla toplumsal yapıyı sorguluyor. Oyunda işkence, zorbalık, tecrit, dışlanmışlık, yalnızlık, iğdiş edilme, hesap sorma, çığlık ve teslim olmama gibi bireysel dramlar bir düş oyunu gibi ‘yaşantı parçası’ olarak seyirci karşısına çıkarılıyor. Yılmaz Onay’ın yönetmenliğini yaptığı oyunda Mesut İzgi oynuyor. Oyunun sahne tasarımını Aytuğ Dereli, kostümler ise Hazal Ulukurt’a ait. Oyunda Müzisyen Aleksandr Petuhov balalaykası ile İzgi’ye eşlik ediyor. Karadul Efsanesi düş ve gerçeğin iç içe kurgulanması anlamında zor bir oyun. Ancak Mesut İzgi doğru, ölçülü ve özenli bir oyunculuk ile hem metni anlaşılır kılıyor hem de seyircinin dikkatini diri tutuyor. İzgi sesi, tavrı ve uyumlu hareket planı ile görsel anlatımı güçlendiren özel bir performans yaratıyor. İzgi umarım bundan sonra sahnede daha çok yer alır ve farklı tarzda yazılmış oyunlarda da bu performansını kullanır.
Genç sanatçı arkadaşların kurduğu Tiyatro Pusula’nın farklı bir anlayışla ortama yeni bir soluk getireceği umuduyla kurucularına başarılar diliyoruz.
Karadul Efsanesi 10 Mayıs tarihinde Aksaray’da Su Gösteri Sanatları Sahnesinde izlenebilir.