Sanat Kuruluna Tepkiler Geliyor

Pinterest LinkedIn Tumblr +

12Mimesis Haber/Birkaç gün önce ortaya çıkan yasa tasarısı tiyatro dünyasında tartışılıyor. Devlet Tiyatrosu, Devlet Opera ve Balesi’nin şu anki pozisyonlarını değiştirecek olan ve Türkiye Sanat Kurulu adıyla bir kurul oluşturacak olan tasarı bugünlerde Kültür Bakanlığı tarafından tartışılıyor. Kamuoyuna yansıyan taslak tiyatrocular tarafından tepki ile karşılandı.

 Tamer Levent “Sanata Evet” başlıklı imza kampanyası başlattı. Şu anda 1974 kişinin desteklediği kampanya bir kültür kurultayı gerekliliğini savunuyor. Kampanya yeniden yapılanma sürecinde arayış toplantıları, çalıştaylar yapılmasını; toplumun yetkin insanlarının bu çalıştaylarda görüş belirtmesini ve bu görüşlerin tartışılmasını talep ediyor. Tamer Levent geçtiğimiz günlerde Evresel gazetesine yeni oluşturulacak kurulun sanatçının özerkliği önünde engel oluşturduğunu belirtmiş ve şunları söylemişti: “Özerklik denen kavram oluşturulacak olan Kurul’la ortadan kalkıyor. Kurulun altısı sanat alanlarından gelecek fakat bunu da Bakanlık seçecek. Ayrıca beş bürokrat da yine Bakanlık tarafından kurula atanacak. İşleyiş bütünüyle arapsaçına dönecek. Özerk bir yapı oluşturacaklarını söylüyorlar kurulda beş Bakanlık bürokratı olacak. Nasıl özerk bir kurul olacak bu? Başbakan’ın sık kullandığı bir söz var ‘Attan düşmeyen, attan düşeni anlamaz’ diye. Attan düşen sanatçıları, attan düşmeyen bürokratlar nasıl anlayacak”.

 Tiyatro Eleştirmenler Birliği Başkanı Üstün Akmen ise aynı gazeteye yaptığı açıklamada bu önerinin hiç içaçıcı olmadığını söylemiş ve bu taslak yasalaştığında ortaya çıkacak sonuçları söyle sırlamıştı:

  • “Ödenekli tiyatrolarda bundan böyle kadrolu oyuncu alınmayacak, sadece sözleşmeli oyuncu çalıştırılacak, emekliliği gelenler emekli olmaya özendirilecek, mevcut kadrolu oyuncular bir havuzda toplanacak. Oysa bilenler biliyor ki, kadrosu olmayan kurum, tasfiye halindeki bir kurumdur.O halde amaç: Ödenekli tiyatroların tasfiyesi…Emekliliğe özendirilmeyle de yıllar içinde oluşmuş olan mesleki birikim, deneyim ve usta çırak ilişkisini ortadan kaldıracaklar.
  • Ne kazanacaklar? Her ödenekli sanat kurumunun prodüksiyon tiyatrosuna dönüşmesini sağlayacaklar!
  • Emekli olmayan oyuncular bir havuzda toplanacak, sanatımızı özelleştirme sevdalıları sanatçılarımızı taşeronlaştıracak, özel projelerle sanatçıyı da rant kapısı yapacak.
  • Bundan sonra kuruma sınav karşılığı kadrolu sanatçıların alınmayacağı gerçeğine gelince: Oyun başına dışarıdan temin edilecek sözleşmeli sanatçılarla iş kotaracaklar. Bu konumda çalışmak isteyenlerin, yönetim kadroları karşısında biat kültürüyle mesleklerini icra etmelerini sağlayacaklar.
  • Bir de sahnelerin Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’nden alınıp valiliklere ya da il kültür müdürlüklerine devredileceği şapşallığı var! Sahnesiz bir kurumun ne hale geleceğini varın siz hesap edin, ister ağlayın, isterseniz gülümseyin.”

Tiyatro eleştirmeni Yaşam Kaya ise Birgün gazetesindeki köşe yazısında taslağın örnek aldığı İngiltere ve İtalya örneklerinde devlet bünyesinde çalışan tiyatroları olduğunu açıkladı ve şunları öne sürdü: “Hazırlanan taslak bir ülkenin tiyatrosunu, operasını, balesini bitiriyor. Sanatın özerkliğini ortadan kaldırıyor. Bir zamanlar herkesi ‘Türkleştirmek’ için yola çıkan ‘tiyatro ve opera’, şimdide bu işi anlamayan kişilerin elinde can çekişiyor. Tekrar ediyorum, hazırlanan tasarı tam anlamıyla bir felaket! Tasarıyı desteklemek adına örnek verilen ülkelerdeki tiyatro yapılarını yazdım, bu tasarıyı yasalaştırıp ülke insanının tamamını sanatta mahrum bırakmak; sanatı ‘özerk’ yapının dışına çıkarmak hepimizin sonu olur! Zaman varken çözüm söylediğim noktalarda halledilmeli. Olayı bir ‘savaş’ gibi algılayan insanların elinde, gelişmekte olan üçüncü sınıf ülke olmaktan öteye gidemeyiz.”

Duygu Dalyanoğlu/MİMESİS

Paylaş.

Yanıtla