Gizem Aksu
1000 bağırsağın aynı anda dans ettiğin bir yerde bulundunuz mu hiç?
Bakışların, gözlerin, mimiklerin ve yüzlerin bulanıklaştığı, önemsizleştiği, izlenildiğinizi hissetmediğiniz bir yerde dans ettiniz mi?
Uzunca bir süredir İstanbuldaki gece kulüplerine, barlara, diskolara gitmeyi bırakmıştım:
Lütfen kafanızı sallayarak ritim tutmayınız, yanındakinin gözüne giriyor!
Lütfen bacaklarınızı en fazla omuz genişliğinde açınız ki, bir insan daha sıkıştırabilelim!
Lütfen kollarınızı yanlara açmayınız, etrafta tedirginlik yaratıyor,
Havaya da kaldırmayınız, garson sürekli kendisinin çağırıldığını düşünüyor!
Lütfen ağırlığınızı bir sağ bir sol bacağınıza aktararak ritm tutun, elleriniz kadehinizi tutmakla meşgul olurken bakışlar olabildiğince dışarıda ve keskin. Dans edin!
Mekanların, bir metrekareye kaç bağırsak sıkıştırırım kaygısı nedeniyle İstanbul’un çoğu mekanında bedenler acayip militerleşmiş durumda. Sağ sol, sağ sol, sağ sol, sağ sol, sağ sol, sağ sol, sağ sol, sağ sol, sağ sol, sağ sol, sağ sol, sağ sol, sağ sol, sağ sol, sağ sol, sağ sol, sağ sol, sağ sol, sağ sol, sağ sol, sağ sol , sağ sol , sağ sol , sağ sol , sağ sol , sağ sol, sağ sol . Küçük bir koğuşta yüzlerce kol bacak. Erkeklerin kartal bakışları altında dans etmeyi başarabilmek de ayrı bir beceri.
Bizse o sabah, Berghain’de 1000 bağırsak 2100 böbrek dans ettik. Ben böyle bir hissi daha önce hiç yaşamadım. Mutluluktan sarhoş olmak denir ya!
Sabah kahvaltısından sonra bara gidip hiç dans etmedim.
Sadece dans ettiği için mutlu olan yüzlerce insanın yanında bir saniye bile -kıt’a dur-amadım.
Herkesin suratında nedensiz bir gülümseme. Kollarım bende değildi. En son DJ’in terini siliyordu sanırım. Emin değilim, hatırlayamıyorum. Dünyanın en iyi ses sistemine sahip mekanında, durmaya imkan yok. Ne kadar kıllı iseniz o kadar iyi, sesin titreşimi bedeninizde daha iyi muhafaza edeceksiniz.
İlk defa yer altı sanatının ne kadar güçlü olabileceğine bu denli tanık oldum.
Benim için sanat, 4000 memenin ordan oraya çarparak hareket edebildiği bir aradalıktı.
Ya da…
Aynı zamanda hem mevcut hem kayıp giden, uçucu [fleeting]bedenlerle karşılaşmak? Kendi öznelliğini bozacağın [desubjectivize],yani, -çok radikal bir şekilde olsun demiyorum, ama yine de o anı sonunda çok önemli yapacak kadar yoğun bir şekilde- tabiiyetten çıkacağın [desubjugate]yerler.1
1 Michel Foucault (Jean Le Bitoux ile söyleşi). “Şen Bilim” çev. Doğu Durgun. Queer Tahayyül, der. Sibel Yardımcı, Özlem Güçlü. Sel Yayıncılık, 2013, 85.
