[Gazerte Habertürk muhabiri Betül Memiş, Didaskali Tiyatro’dan iki oyuncuyla, Çisil Oğuz ve Selin Altıparmak ile buluştu ve aşağıda küçük bir bölümünü paylaştığımız söyleşiyi gerçekleştirdi. Aktarıyoruz.]
Geçtiğimiz yıl kurulan, Fransa ve Türkiye’den oyuncuların katılımıyla da iki kıvamında oyun çıkaran Didaskali Tiyatro’dan kelamı derin, iki oyuncuyla buluştum, işte ortaya çıkanlar…
Haftaya merhaba; 1899-1974 yılları arasında yaşamış, ABD’li caz şefi, besteci ve piyanist ‘Duke’ olarak bilinen Edward Kennedy ‘Duke’ Ellington’dan gelsin: ‘Müzik seni seviyorum demenin yoludur.’ Yazan bünye benden, okur kitleye (naçizane) tavsiye; Bugün, kendinize güzel yollar bulun, ‘sen’leri dozunda, ‘seviyorum’ları tadında olan! Nasılsa yamacınızda ya da yakına düşen uzağınızda, kıymetlileriniz vardır! Kulaklarımızın pasını da; 18 yaşındayken yaşadığı karavanın yanması sonucu, kolları ve bacakları, ciddi derecede yaralanmış, sol elinin yüzük ve serçe parmağı kullanılamaz duruma gelen, doktorların tekrar gitar çalmasının imkansız olduğunu söylemesine karşın, soloları işaret parmağı ve orta parmağını kullanarak çalmış, yaralanan diğer iki parmağını da bazı akorları çalmada kullanan, 1910-1953 yılları arasında yaşamış, Belçikalı Çingene caz gitaristi Django Reinhardt’ın, ‘My Sweet’, ‘Minor Swing’ veya ‘Djangology’ besteleriyle silebiliriz.
Didaskali’den ‘Keşmekeş’ ve ‘Deney’
Neyse bekleme yapmayalım da bugünkü mevzumuza gelelim! Tiyatro mesaisinde kadrajımızı, tiyatro serüvenlerini, Fransa – Türkiye hattı arasında deneyimleyen, genç bir ekibe çeviriyoruz: Didaskali Tiyatro. Geçen yıl, ilk oyunları Keşmekeş’ten sonra, bu sezon ‘Detay’ adlı ikinci oyunlarıyla izleyenlerini mest eden ekibin, iki şahsına münhasırismiyle kelama düştüm, geçtiğimiz günlerde. Gelelim, Paris-İstanbul arasında, maceraya düşen tiyatro serüvenlerini bir de onlardan dinlemeye! (Es notu: Ekip çoktan Fransa’nın yolunu tuttu bile, lakin önümüzdeki yıl yeniden İstanbullular’la buluşacak. O vakte kadar, entemizinden ajandanıza not edersiniz diye!)
Amacımız Tiyatro Yapmak!
*Günümüz koşullarında, sanat ve tiyatro yapmak bu kadar zorken, sizi hangi hissiyat bir araya getirdi? Didaskali Tiyatro’nun şeceresini dökelim biraz!
Çisil Oğuz: Nadir’le (Sönmez) birlikte başladığımız bir yolculuk bu… Galatasaray Lisesi’nden mezunuz. Galatasaray Lisesi Tiyatro Topluluğu ve Tevfik Fikret Salonu, genç yaşlarda orada bulunmuş her tiyatrocu için nostaljik bir anlam taşır. Bizim de tiyatro yapma arzumuz orada doğdu. Liseden sonra, Nadir, 2008’de, ben de 2009’da, Paris Sorbonne Nouvelle Üniversitesi’nde eğitim için Fransa’ya gittik. Ben, lisans eğitimimin son senesinde, Maurice Ravel Konservartuvarı’na kabul edildim. Nadir de lisansının son yılı, Erik Satie Konservatuvarı’nda Daniel Berlioux’nun oyunculuk sınıfına kabul edildi. Kısaca; Nadir’le,uzun zamandan bu yana, tiyatro yapıyorduk zaten. 2012’de de beraber devam etme amacıyla Didaskali’yi kurduk. Ekibimizin bünyesinde, hem Fransa, hem de Türkiye’den tiyatrocular var. Ve ilk oyunumuz Keşmekeş’i, 2012 Eylül ayında, Beyoğlu Galata Perform’da sahneledik. İzleyicilerden iyi tepkiler aldık. Keşmekeş’ten sonra bu sezon seyircimizle buluştuğumuz ikinci oyunumuz ise, İsveçli yazar Lars Norén’in Détails / Detay adlı eseri. Oyunu, Türkçe üst yazıyla Fransızca olarak sahneleniyoruz.
Selin Altıparmak: Ben de tiyatro çalışmalarına Galatasaray Lisesi Tiyatro Topluluğu’nda başladım. Ardından 2004’te, Montpellier Paul Valéry Üniversitesi’nde Sahne Sanatları – Tiyatro Bölümü’nden lisans ve master diplomasını aldım. Tezimi ise Genco Erkal’ın belgesel oyunu Sivas 93 üzerine hazırladım… Bu sırada, Pierre Castagné’nin yönettiği, La Compagnie Maritime Tiyatro Okulu’nda oyunculuk eğitimime devam ettim. 2008’de, Strasbourg Devlet Tiyatrosu Drama Yüksek Okulu’na (TNS) oyuncu öğrenci olarak kabul edildim. Bu süreçte Çisil ve Nadir’in ilk oyunlarını seyretme fırsatım oldu, Galatasaray’dan bir tanışıklığımız vardı zaten ama ilk oyunları sayesinde bir araya gelip, konuşma fırsatı yakaladık. Sonrasında beraber, bir alan yaratmanın, beraber bir şeyler yapmanın, kendimizi var etme serüveninde, güzel olacağını düşündük. Amacımız; tiyatro yapmak… Fransa’da çalışmalara başladık, fakat Türkiye’de oynama derdindeydik…
Söyleşinin tamamına Habertürk sayfalarından ulaşabilirsiniz.